10~Karanlık

9.9K 293 66
                                    




Sana en muhtaç olduğum şu anda gel.

Yaşamak olsan da gel,

Ölüm olsan da gel,

Yeter ki gel...

~

Bazı insanlar vardır; geceyi ve karanlığı gün ışıklarından daha çok severler. Karanlıktayken gün ışığında olduğundan daha huzurlu ve güvende hisseder, gecenin güzelliğinin farkında olurlar. Günün en güzel zamanının gece olduğunu bilirler. O gecenin karanlığında kendini bulur, herkes uyuduktan sonra kendiyle başbaşa kalırlar. Kimi zaman mutlu, kimi zaman hüzünlü. Hislerin en güzel yaşandığı zamandır gece. Kimi zaman takar kulaklığını gecenin güzelliğini seyreder, kimi zamansa sadece uyursun.

İnsan ne kadar uyursa uyusun,günün hangi saatinde uyusa bile hiçbir uyku gecenin verdiği uyku kadar ne mutlu, ne huzurlu, ne de tamamlanmış hissettirmez.

Sizce gecenin sahibi ay mıdır? Yoksa dolunay mıdır?

Ay, her gün geceden gitmek istemezmiş gibi gökyüzündeki yerine kurulurken, neden dolunay kendini aya teslim ederek sadece uzaktan izlemekle yetiniyor?

Bir çok bilim adamları şöyle diyor; Ay, dolunayın bir önceki evresiymiş. O zaman her dolunay çıktığı zaman neden ay onun karşısında boyun eğiyordu? Neden aynı gökyüzünde yan yana bir şekilde geceyi aydınlatıp, semayı mutlu etmek varken, bir birlerine küslermiş gibi davranıyorlardı?

Sizce Esved ay mı? Yoksa dolunay mıdır?

Esved ay gibi bir adamdı. Geceyi kendine esir ettiği gibi benide kendine esir ediyordu.

Esved ay gibi bir adamdı. Herkes aydınlık yüzünü görürken, karanlık yüzünü sadece ben görüyordum.

~

Esvedle el ele bir şekilde arabaya ilerledikten sonra, gereksizce bir kibarlık yaparak kapımı açmış, binmem için beni bekliyordu. Bense az önce beni dumura uğratan huzursuz hislerin verdiği ağırlıkla durmuş, varlığı varlığıma küfür olan adama bakıyordum.

Sanki üstünde yorgun bir silsile vardı son zamanlar. Toprak gözlerinin etrafını çevreleyen bir kızıllıkla bana bakıyordu. Elinden birini açtığı kapıya yaslarken, ağırlığını sağ ayağına verip,

"Binecek misin yoksa sabrımı daha fazla mı zorlayacaksın?" diye tavizsiz çıkan sesiyle sordu. Cevap vermeden arabaya bindim. Kapımı kapatır kapatmaz aracın önünden dolanıp kendi tarafına doğru ilerlerken, gözlerimi ondan bir saniye bile ayırmadım. Sonunda onunda binmesiyle elini anahtara uzatıp çevirirken arabayı çalıştırdı.

Sessiz geçen yolculuğumuzun ardından okulun önüne geldiğimizde, arka koltuğa koyduğum poşeti almak için uzanırken, onunda öne doğru eğilmesiyle saçlarım sakallarına tutundu. Bu beklenmedik olayla ben şaşkın bir şekilde ona dönerken, o gözlerindeki sessiz fısıltıyla bana bakmaya başladı. Garip bir andı. Gözleri tapınır gibi gezindi suratımda. Her bir uzvumu hafızasına kazırmış gibi baktı.

Ben, ben neden böyle hissediyordum? Karıncalanan kalbim garip bir duygu salıyordu bedenime. Elini yüzüme doğru yaklaştırıp avucunu yanağıma yasladı. Sıcacık avucu yanağımı kor gibi yakarken, beni kendime getirecek sözleri fısıldadı karanlık kokan sesiyle.

"Sana güvenmek istiyorum Gaye." Söylediği sözlerin şaşkınlığını yaşarken, aniden çekilmemle eli havada kaldı. Havada kalan elini yumruk yaparak dizinin üstüne yaslarken, gözlerinde yeniden zehirli bir ifade belirdi. Gözlerimi gözlerinden çekerken konuşmaya başladım. Sanki gözlerine bakarsam, zehri derimi yırtarak kanıma sızacakmış gibi hissediyordum.

MerdümWhere stories live. Discover now