31~Şebâne

9.5K 296 94
                                    

Ben böyle yaşıyorum işte. 

Bir şeylerin acısı,

bir şeylerin anısıyla...

~

Hani düşüncelere bile gelmeyen ipe sapa gelmez birkaç harf, kelime, cümle hatta insan vardır. Sözcükleri diline düşürmezken o insanı da aklına düşürmezsin olduğu yeri yakacağından, kıracacağından ve kül edeceğinden korkarken çünkü eminsindir. Doğası böyledir yaradılıştan, yıkıcıdır. Elini düzeltmek amaçlı kırık bir şeye uzatırken o kırık olan parçaları bile unla tuz, tuzla buz eder.

Bazı şeyler düzelmez, bazı insanlar ölse dönmez dediğinden.

Kısa koridorda bir elimle montumu sıkıca kavramışken diğer elim de sıkıca kavranmıştı Esved tarafından. Göğsümün içi kaynayan kazan varmışcasına yanmaya başladı silah seslerini duyduğum an fakat bu sefer o kazanın altında yanan ateş değil korkularımdı. Gözlerim şaşkınlıktan açılınca Esvedin adımları da durdu, duran adımlarının yerini söylediği küfürler devraldı. Bir elinde elim varken boşta kalan elini beline götürüp az önce yerleştirdiği silahı çıkardı yeniden.

"Silah sesi mi o?" diye sordum yarım bir sesle. Oysa biliyordum ne sesi olduğunu yine de sorma gereği hissediyordum nedensiz bir şekilde. Bu his çalan kapıyı açtığın zaman o kişinin geldiğini bilerek gene de geldin mi sorusunu soracak kadar anlamsız ama mutlaktı.

Esved cevap vermeden silahın emniyetini açtı ve dikkatli bir şekilde benim elimi tuttuğu elinin işaret parmağına geçirdi. Gözlerim bu yaptığı hareketle sonuna kadar açılınca tenime değen soğuk silah titrememe neden oldu. Ellerimizi birbirine kenetlemişken onun işaret parmağında silah, benim yüzük parmağımdaysa dakikalar önce parmağıma geçirdiğim yüzük vardı. Dudaklarım ağlar gibi bir hal alırken,

"Neler oluyor?" diye sordum endişe içinde. Birbirine değen silah ve yüzük aklımın başımdan başka her yerimde dolanmasına neden oluyordu. Elimi çekmek istiyor fakat silahın varlığından dolayı buna cesaret edemiyordum. Esved boşta kalan elini cebine atıp telefonunu çıkarınca neden elini boşalttığını anladım fakat algılayamadım.

"Sen deli misin? Elimi bıraksaydın ya ne diye saçma sapan şeyler yapıyorsun? Böyle mi tutacaksın silahı?" diye sordum her gün bir saldırıda bulunuyor da tek derdim silahı nasıl tutacağıymış gibi. Şu an nasıl baktığını göremediğim bakışları telefonundayken öylece koridorda durmuş ilerlemiyorduk aşmamız gereken iki koridor daha varken.

Soluk bakışlarım onun yüzünde can verirken telefonu kulağına yaklaştırdı ve gözlerini kapattı.

"Ulan pezevenkler, iki üç adamla baş edemiyor musunuz siz?" diye bağırdı aniden. Dışarıdan duyulan silah sesleri kesilmezken ne tepki vereceğimi bilemeden sadece titriyordum. Bakışlarım gözleri kapalı adamdan bir an bile çekilmedi, nefretim daha çok arşa uzandı. Kendini zar zor tutar gibi bir hali varken aniden gözlerini açtı ve,

"Beceriksizliğinizi siktirtmeyin lan bana." dedi yutkunmadan hemen önce. Konuştuğu kişi ne diyor duyulmazken gelen hışırtılı ses daha çok sinirlenmesine neden oldu. Yüzüm yüzünde hakimiyyet kurmuşken devam etti.

"Bahane sunma bana Cemil. Benim çıkışa gideceğim şimdi, iki dakika içinde arabayı hazırla." Esved bakışlarını bana çevirip baktı ifademi tartarak. Çıkış diye bahsettiği yer Kılıçın bahsettiği yerdi, kimsenin bilmediği çıkışı. İçeridekiler onu burada zannederken onu buradan çıkaran gizli çıkışı. Geçen sefer yerini bana söylememişti fakat bu sefer benimle birlikte oradan çıkacaktı.

MerdümWhere stories live. Discover now