16~Vahşet

8.9K 285 54
                                    




Multimediya Esved.


~

Ben ölseydim, o belki ağlardı.

Ama o ağlasaydı; ben ölürdüm.

~

Elimdeki alkolsuz sıvının pipetiyle oynarken gözlerimle etrafı tarıyordum. Geçen sefer ki yatak vukuatından sonra Esvedin yanında ve yamacında içki içmek gibi bir niyetim yoktu.

Bir saattir burada olmamıza rağmen, ondan ne bir arama, ne de bir haber yoktu hala. Geçen bu süre içerisinde mekan tıklım tıklım doluşmaya başlamış, Laleyse,

"Oturmaya mı geldik kalksana." diyerek başımın etini yemişti. Benim amacım Esvedi buraya getirtmekti, onu daha fazla sinirlendirecek bir şeyler yapıp planımı çıkmaza sokamazdım, olan yine bana olacaktı yoksa. Kafamı kaldırıp boynumu kırarken gözüme ilişen büyük disko topuna bakıp ne kadar muazzam olduklarını inceledim. Buradaki herkesin varlığı onun yansıttığı şekiller ve ışıklar sayesindeydi.

Disko topları her ne kadar büyük bir monotonluk içerisinde gözükseler de, aslında başına buyruk, civarı konrol eden nesnelerdir. Yansıttıkları şekillerin her biri, gözlerimizin önünden aynı sırayla geçer ancak biz onları takip etmekten kendimizi alıkoyamayız.

Disko topu yalnızdır, etrafında genelde pek bir şey asılı olmaz, olsa da aralarında en büyük olanı yine disko topudur, ortamın idarecisidir. Yansımalarının cezbedici hoşluğu bir yana, çevreyi düşünür, hümanisttir. İmaj derdinde değildir, yansıttığının önemini bilir. En çok göze çarpan nesne olabilecekken, vücuduyla değil yaptığı işle ön plana çıkmak isteyen bir karakterdedir.

"Böyle olacağını bilseydim yemin ederim gelmezdim Gaye, ne içki içiyorsun ne dans ediyorsun kızım neden geldik biz buraya o zaman? Bunun için mi Esvedi atlattın yani?"

Haklı isyanına bir an ne diyeceğimi bilemedim, sonuçta onu buraya eğlenme adına getirmiştim ve kaç zamandan sonra ilk defa çıkıyorduk. Her şeyi boş vererek elimi ona uzatıp,

"Kalk hadi sarışın bayan, hünerlerimizi gösterelim." dedim ve çoktan elimi tutup kalkan Laleyi piste doğru çekiştirdim.

"Çok güzel karısınız hanımefendi." diyen alaylı sesine müzikte bile duyulacak derecede yüksek bir kahkaha attım. Yanından geçtiğimiz insanlar bize dönüp bakarken en az olan kısma ilerledik ve çalan şarkıya uyum sağlamaya başladık. Adını bilmediğim ama kulağımın bir yerlerden aşina olduğu, yabancı bir şarkıydı çalan. Çoktandır dans etmediğim için yadırgamışlığın verdiği rahatsız hisle yerimde bir sağa bir sola doğru hareket ederken ellerimi yukarıya doğru kaldırıp saçma sapan daireler çiziyordum. Bir şeyler yapıyordum ama ne yaptığımı bilmiyordum.

Tıpkı hayatım gibi. Bir şeyler yaşıyordum ama ne yaşadığımı bilmiyordum.

Önümde çok güzel kıvırtan Lale bana bakıp gülerken kendi etrafında dönüyordu. Bunda aldığı alkolunde bir etkisi vardı tabii ki. Beni boş vererek arkasını dönüp kendi kendine dans etmeye devam ederken, ensemde hissettiğim nefesle duraksadım.

"Kollarını çok yukarıda tutuyorsun," diyen yabancı sesin sahibine tam dönecekken, havada olan kollarıma dokunan bir çift yabancı elle kasıldım.

Gözlerim karşımda dans eden arkadaşımda, ellerimse tanımadığım bir erkeğin kolları arasındaydı.

"İşte böyle." deyip kendi kollarıyla beraber benimkileri de biraz ortaya doğru indirirken, kendime gelip kollarımı elleri arasından çektim ve ona dönmeden bir adım öne doğru gittim.

MerdümWhere stories live. Discover now