minuet

3.3K 183 133
                                    

yapacağınız yorumların değerli olduğunu unutmayın, iyi okumalar dilerim!

sokakta gördüğüm küçük kızın anısına...

....
16... 18... 20... 22... 24.

        Asansör, 24. kata gelmesiyle gri kapısını açtı ve Marinette zar zor taşıyabildiği iki bavulu sürükleyerek koridora çıktı. Siyah mermer ile süslenmiş koridorun sol tarafındaki daire kendilerine ait olmalıydı. Ev alınırken ya da taşınma esnasında Paris'e gelmemişti, bu yüzden bilgileri telefon konuşmalarından öğrendikleri ile sınırlıydı.


          Sırt çantasının derinliklerinde saklanan airpod kutusunu bulmak için bir hamle yaptı, şanslıydı ki beyaz kutu hemen eline gelmişti. Kulaklıklarını taktıktan sonra babasını aradı ve kapıya doğru yürümeye başladı. Bavulların koridorda çıkardığı sesten rahatsız oluyordu, 17 saat uçakta kalmıştı ve ailesi onu almaya havalimanına bile gelmemişti. Taksiye yaklaşık 200 Euro ödemişti, kendini dolandırılmış gibi hissediyordu. Tabii, bunların sorumlusu biraz da kendisiydi. Telefonunu şarj etmeyi unutmuştu ve uçaktan inince ailesini arayamamıştı. Ancak taksiye bindiğinde çantasında saklanan powerbank'i bulabilmişti, ki artık çok geçti. Şu an eve girip kimseyle konuşmadan duş almak ve yatağa uzanmak istiyordu. Günün yorgunluğunu ancak böyle atabilirdi.


         Üçüncü çalışta telefonun açılmasıyla hattın diğer tarafından sevecen babasının sesini duydu. "Marinette! Günaydın kızım!" dedi adam, arka planda insanların konuştuğu anlaşılıyordu. Çatal bıçak tıkırtıları ve bardağın masada çıkardığı ses de arada duyulur gibiydi. Acaba bir restorana kahvaltıya mı gitmişlerdi? "Günaydın baba. Evin önündeyim, siz neredesiniz?" diyerek kapının önünde bavullarını bıraktı. Beyaz bavullar siyah mermerin üzerinde zıtlık oluşturuyor, bu da hoş bir görüntü sağlıyordu.


        "Ne demek evin önündesin, kızım? Okulun bir ay sonra bitmiyor mu?" dedi Tom şaşkınlıkla. Duydukları ile Marinette şakaklarını ovup iç çekmişti. "Baba, üniversite sınavına zaten Fransa'da girdim. Çin'de şu an sınava hazırlık eğitimi var, yani benim için okul bitti. Diplomamı bile aldım. Bunu size geçen hafta söylemiştim!" dedi hiddetle.


         Hattın diğer tarafındaki kısa süreli sessizliğe bir anlam veremese de beklemeye devam etti. En sonunda babası tedirgin bir şekilde sordu: "Evin anahtarları sende var değil mi kızım? Gerçi, olmasa binaya giremezdin."


           Genç kız çıldırmamak için kendine hakim olmaya çalıştı ve bavullarından birinin üzerine oturdu. "Evin anahtarı bende yok! Kapıcıya da bırakmamışsınız! Binanın kapısını güvenlik görevlisi kimliğime bakıp açtı. Hem bunu neden soruyorsun? Evde değil misiniz?" Sesi olmasını istediğinden daha sert çıkmıştı ama yapabileceği bir şey yoktu. Yorgunluğundan dolayı daha çabuk sinirleniyordu ve kısa sürede eve girmezse koridora uzanıp uyuyacaktı.


         "Kızım, biz şu an Amerika'dayız. Geçen hafta söylediklerini unutmuş olmalıyım. Ama merak etme, 2 gün sonra eve döneceğiz!" dedi ortamın havasını bozmak istercesine. Marinette ise babasının sakin tavrına mı yoksa zamanında onu dinlememiş olmasına mı sinirleneceğine karar veremiyordu. "Peki bu iki gün ben ne yapacağım? Çilingir çağırab-"


"Olmaz!" dedi Tom hemen. "17 yaşında bir kızın tek başına evde kalmasına müsaade edemem. Ya başına bir şey gelirse?"


         Marinette sinirle aramayı kapattı ve kendi kendine küfretti. Babası her zaman olduğu gibi herhangi bir çözüm üretmiyor, üretilen çözümlerde de kusur buluyordu. Kendi başının çaresine bakması gerekebilirdi, bu yüzden düşünmeye başlasa iyi olurdu. Evde kalamazdı, Paris hakkında hiçbir şey bilmiyordu ve ailesi de ortalıkta yoktu! Bir otele gitmeyi düşünse de kısa süre sonra vazgeçti, 18 yaşına gelmediği için düzgün hiçbir mekan onu almazdı.


color of the scream [adrienette]✅Where stories live. Discover now