☬40☬

1.3K 207 223
                                    

Pelerinlerimiz küllere dönüşüp anons yapılırken hepimiz ürkmüş olsak da çok geçmeden canımızın yanmamasından alevin sadece pelerine etki ettiğini anlamıştık. Silkelenerek üzerimdeki kalıntılardan arınarak geriye çekildim ve şok içinde derin bir nefes aldım.

Jisoo çatık kaşlarıyla bakışlarını bana yönelttiğinde diğerlerinin dalgınlığından yararlanıp sessizce konuştu. "Geçen seferki gibi bir sorun olmasına izin verme. İkimizin hayatta kalması gerekiyor."

Benim ona bir yanıt vermeme kalmadan diğerleri de pelerinlerin küle dönüşmesini atlatıp bize dönmüştü. Anons dışında hiçbir hareketlilik olmadığı için sorgulayıcı bir halde kaşlarımı çattım. "Neden bir şey olmadı?"

"Daha ne olsun?" dedi Yoongi alaycı bir ses tonuyla. "Az daha küle dönüyorum sandım, amına koyayım," diye tıslamayı ihmal etmedi. 

Chaeyoung bıkkın bir şekilde konuştu. "Kapı kapalı mı diye bakalım diyeceğim ama bence bakmamıza gerek bile yok. Kesin kapalıdır."

Omzumu silktim. "Bakmaktan zarar gelmez." Büyük ve hızlı adımlarla kapıya doğru ilerledim. Açılmayacağını düşünerek kapının kollarına yüklendim. Tahminim dışında aniden açıldığında ileriye doğru sendelemiştim. Düşecek gibi değildim ama yine de sendelediğimde kolumda bir çift elin varlığını hissettim. Dengemi toplayıp yanıma döndüğümde Chaeyoung'un şaşkın bakışlarını gördüm. Bir şey demeden kolumu ellerinden ayırarak üzerimdeki hayali tozları silkeledim. Arkamı dönüp Yoongi ve Jisoo'ya baktım.

"Kapı açık."

Jisoo kaşlarını çattı. "Nasıl açık?"

"Açık diyor işte," dedi Yoongi huysuzca. Jisoo'ya aldırmadan hızlıca bu tarafa doğru geldi ve yanımdan geçip koridora çıktı. Jisoo arkasından sinirli bir şekilde bakarken aralarına girmek gibi bir niyetim olmadığı için hiç oralı olmadım.

Koridor nedense ilk geldiğimiz zamana göre daha karanlıktı. Bakışlarımı pencerelere çevirdim. Dışarıda neredeyse bir fırtına mı vardı, bana mı öyle geliyordu?

"Gerçek değil burası," diye mırıldandım.

Çaprazımdan Chaeyoung'un sesini duydum. "Nasıl yani?"

Başımla dışarıyı işaret ettiğimde diğerleri de bana dikkat kesilmişti. "Biz gelirken fırtına yoktu. Bir anda fırtına olması çok saçma. Ayrıca burası farklı bir hissiyat veriyor."

"Muhtemelen," diye fısıldadı Yoongi. Düşünceli görünüyordu.

Jisoo kaşlarını kaldırdı. "Gerçek değilse ne?" Diğer yandan da bulunduğumuz ortamı ima etmek için ellerini iki yanında hafifçe kaldırmıştı.

Yoongi onu ciddiyetle cevapladı. "Uyutuluyoruz."

"İyi de bayılmadık ki," dedi Chaeyoung çatık kaşlarıyla. "Öyle bir durum olsa zamanın bir kısmını hatırlamamamız gerekirdi. Ama ben her şeyi hatırlıyorum."

"Açık bilinç halüsinasyonu," dedim karşılık olarak. Hafifçe başımı yana eğdim. "Niger uzmanlık alanında olduğu için biliyorum. Halüsinasyon görmek için bilincinin tamamen kapanmasına gerek yok. Normal halüsinasyondan farkı çok daha gerçekçi ve planlanmış olması. Ha bir de, bedenini olduğun gibi kullanabiliyorsun ama her şey beyninde gördüklerinden oluşuyor."

"O zaman hala bu katta olmamız gerekiyor," dedi Jisoo.

Yanlış olduğunu belirtmek ister gibi dilimi şaklattım. "Şu anda Seha'nın binasında bile olabiliriz. Odadan kapının önüne kadar yürüdüğümüz mesafe, beynimizin algısıyla bize çok az geldi. Ancak bu mesafe iki bina arası bile olabilir."

𝘀𝗶𝘆𝗮𝗵 𝗽𝗲𝗹𝗲𝗿𝗶𝗻'ʳᵒˢᵉᵏᵒᵒᵏ'Where stories live. Discover now