final²

732 102 115
                                    

Chaeyoung, Jungkook'un öldüğüne dair olan haberi aldığından beri buna inanmayı reddediyordu. "O bensiz hiçbir yere gitmez," diye mırıldanıp duruyordu. Bir ara o kadar çok tekrarlamıştı ki bu cümleyi, Asher neredeyse orayı terk edecekti.

"Chaeyoung kes şunu."

Chaeyoung kızarmış gözaltlarıyla birlikte bakışlarını Asher'a çevirdi. Dağınık saçları, dolu ve kızarmış yüzüyle bir korku filminden fırlamış gibiydi. Asher soğukkanlı birisi olmasa mutlaka bu bakıştan feci derecede korkardı, ama ne şanslı ki onu hiç etkilemiyordu. Asher sadece bir cümlenin Chaeyoung'ta bıraktığı etkiye karşı şaşkınlığını sergiliyordu.

"Jungkook'a bir şey olmadan önce zamanı geriye alabilirdin, Asher." Asher'ın ismini ilk defa kullanıyordu ve ilkinde çok da cana yakın göründüğü söylenemezdi. Üstüne bastırarak dolu bir nefretle sarf etmişti bunu. Asher aldırmadı, ilk değildi son da olmazdı zaten.

Asher yüzünü buruşturarak mırıldandı. "Jungkook'u korumak için bir anlaşma yapmadım."

Chaeyoung o kadar sinirliydi ki elinden bir kaza çıkmaması için bakışlarını kaçırdı. Sertçe dudağını ısırarak düşüncelerini başka yönlere çekmeye çalıştı. Başarısız olacağının farkındaydı ama en umutsuz kaçış yolunu denemek bile onun yararınaydı. Asher'ın bir şansı varken bunu -Jungkook'u kurtarmayı- kullanmaması düşüncesi onu daha da çileden çıkarıyordu. Yine de hala içinden bir ses Jungkook'un ölmediğini söylüyordu. Chaeyoung dudağını yaladı ve karşısındaki duvara bakarken konuştu.

"Yanlış duymuş ya da görmüş olabilir misin? Jungkook daha önce de ölümle karşı karşıya geldi."

"Hadi ama!" Asher ayağa kalktı ve Chaeyoung göremiyor olsa da ona tepeden bir bakış attı. "Bana inanmayacaksan neden anlaşma yaptık ki?"

"Çünkü yanılıyor olabilirsin!" Chaeyoung sonunda bakışlarını ona çevirdi. Gözleri öfkeyle parlıyordu. Yatağının yanı başında duran şamdandaki mumun ışığı, gözlerini daha da tehlikeli gösteriyordu. Klanının rengiyle büyük bir uyum içerisindeydi. Flave'in beden bulmuş hali gibiydi. Asher güçleri hissedemese Chaeyoung'un bir safkan olduğunu bile zannedebilirdi.

Chaeyoung'un gittikçe çileden çıkması Asher'ı bir miktar mutlu ediyordu. Düşündüklerini yansıtmamakta bir usta olduğu için, Chaeyoung elbette bundan habersizdi. Asher'ın bakışlarında sadece boşluk görüyordu. Hiçbir şeyi yansıtmıyorlardı. Gözleri zihninin bir aynası değildi, zihnine perde çekiyorlardı. Chaeyoung bunu gördükçe daha da sinirleniyordu. Onun yalan söyleyip söylemediğini anlamak imkansızdı. Köşeye sıkışmış gibi hissediyordu. Kalbine ait ne varsa yitirmişti, bomboş hissediyordu. Gidenlerin değil de, geride kalanların acısının çok daha yoğun olduğunu anlayabiliyordu. Jungkook yerine ölmeyi diledi ama bu acıyı Jungkook'a yüklemeyi de istemedi. Çaresizce omuzlarını düşürdü ve ağlamamak için dudağını ısırdı. Bu çabası nafileydi, zaten defalarca ağlamıştı. Sakinleşmek onun için bir seçenek değildi, bir ağlama krizini bir başkası takip ediyordu.

"Ne hissediyorsun, Chaeyoung?" Asher'ın sesi çok daha ciddileşmiş ve yoğundu. Chaeyoung bir şeyler peşinde olduğunu sezmişti ama ne olduğunu bilmiyordu. Bilmediği şey, Asher'ın potansiyel bir eğlence yaratmaya çalışmasıydı. Onun eğlence anlayışı ise şüphesiz ki katliamdı.

Chaeyoung Asher'dan çekinse de cümlelerine filtre çekemeyecek kadar çok yorgundu. Fısıldadı. "Canım yanıyor." Titrek bir nefes aldı.

"Canını yaktılar, değil mi?" Asher öyle bir ses tonu kullanıyordu ki Chaeyoung'un zihninde yankılanıyordu her dediği. Dışarıdan birisi görse Asher'ın Chaeyoung'u hipnotize ettiğini düşünürdü.

𝘀𝗶𝘆𝗮𝗵 𝗽𝗲𝗹𝗲𝗿𝗶𝗻'ʳᵒˢᵉᵏᵒᵒᵏ'Where stories live. Discover now