☬21☬

2K 214 491
                                    

Taehyung ve Yugyeom odada volta atarken kafayı yemek üzereydim. Şerefsiz Yoongi beni düpedüz temsilcilikle tehdit ediyordu. Ne bok yiyecektim acaba? Elimi saçlarımdan sertçe geçirdim ve kurumuş dudağımı yaladım. "Ne yapacağım ben?" dedim Yugyeom ve Taehyung'a bakarak.

İkisi de durdu ve bana öylece baktı. Yüzlerindeki bakış o kadar umutsuzdu ki, en kolay çözüm yolu kendimi yok etmek gibi gelmişti o an. En sonunda Yugyeom konuşmak üzere dudaklarını araladı. "Mesajlaşmalar yayımlanırsa Seha kesin olarak ikinizi de temsilcilikten alır mı? Mesajlar o kadar mı önemli, Jungkook?"

Başımı önüme eğdim ve gözlerimi sıkıca kapatıp açtıktan sonra bir süre ne diyeceğimi bilemesem de konuşmak üzere dudaklarımı araladığımda Taehyung araya girmişti. Tek kaşını kaldırdı sorgular gibi. "Sexting yapmadınız herhalde?"

Başımı hızlıca iki yana salladım. "Saçmalama. Tabii ki yapmadık. Sadece..."

"Sadece ne?" dedi Yugyeom ortadaki yatağına oturup bağdaş kurduktan sonra. Taehyung da yanına oturdu ve ikisi de bakışlarını üzerime dikti. "Biraz gevşek konuşmuş olabilirim," diye mırıldandım. "Ne kadar gevşek?" diye sordu Taehyung. "Yani sonuçta genciz, gevşekliğimiz ne kadar sorun olabilir ki?" dedi Yugyeom beni rahatlatmak ister gibi.

Oysaki insanların ağzına sakız olup itibarımızın yerle bir olmasına yol açacak kadar gevşek konuşmuştum. "Beni sevdiğini ima ettim, her ne kadar gıcık etmek için yaptığım bir şey olsa da herkesin anlamak istediği gibi anlayacağına eminim. Her şeyi geçtim, en basitinden yurt meselesi var. Chaeyoung sürekli yurttaki bir kızla yattığımı ima etti, bu yalan olsa da buna da inanacaklarına eminim. Pelerinimi almam için yaptığımız buluşma planları da orada. Sadece o kısmı yayımlarsa insanlar bir randevu zannedebilir."

Taehyung elini saçları arasından geçirdikten sonra bir iç çekti. "Mesajlar yayımlanırsa Seha sizi kesin olarak temsilcilikten almayabilir."

"Öyle olsa bile ikimizin de itibarını mahvederim, Taehyung. Aklından bile geçirme."

Taehyung başını yana eğdi ve her zaman bir şeyler öğrenmek istediğinde yaptığı gibi gözlerini kıstı. "Söylesene Jungkook. Umurunda olan senin itibarın mı, yoksa Chaeyoung'un itibarı mı?"

"Bu durumda sadece kendimi düşünecek kadar bencil ve şerefsiz değilim, Taehyung."

Taehyung bir kahkaha attı. "Ne tuhaf ki, Chaeyoung'un burada olduğu gece bencil ve şerefsizdin."

Kaşlarımı çattım. "Ne demeye çalışıyorsun, Taehyung?" Bir şey demesine izin vermeden devam ettim. "Şu an tartışmamız gereken geçmiş mi sence, yoksa mahvolmasına az bir zaman kalmış geleceğim mi?"

Sessiz kaldığında Yugyeom havayı yumuşatmak ister gibi aramıza girdi. "Evet beyler, saksılar çalışmaya başlasın artık. Konuşmaları Yoongi'nin elinden geri nasıl alabiliriz?"

Yatağımın üzerinde duran telefonumu havaya kaldırdım. Yoongi ve Yugyeom konuştuktan sonra Yoongi telefonu bir yere bırakacağını söylemiş ve Yugyeom da gidip almıştı. Önce saf Yugyeom sevinmişti mesajları almayacak diye ama, Yoongi'nin tehditini devam ettirebilmesi için elbette mesajların kopyasını alması gerekiyordu. Ki yüzde bir milyon ihtimalle de almıştı. "Bu telefondan alacağını almış zaten, Yugyeom. Düşünmemiz gereken elinde ne kadar kaydın nerede olduğu."

"Birkaç tane kayıt diyorsun yani?" dedi Yugyeom, tek kaşını kaldırarak. Yoongi'den bahsediyorduk. Elbet ki işini sağlama alacak ve tek kayıtla yetinmeyecekti. Tek bir tane kayıt olsa onu döve döve elinden alacağımı çok iyi biliyordu. Hoş, hala onu dövmek seçeneklerim arasındaydı. Acıdan kıvranana dek onu ölesiye dövmek istiyordum. Haddini fazlasıyla aşıyordu. Kendi klanında huzursuzluğa yol açtığı yetmiyor gibi bir de benim klanıma da bulaşıyordu.

𝘀𝗶𝘆𝗮𝗵 𝗽𝗲𝗹𝗲𝗿𝗶𝗻'ʳᵒˢᵉᵏᵒᵒᵏ'Where stories live. Discover now