☬41☬

1.4K 203 756
                                    

Chaeyoung kollarıma yığıldığında herkes put gibi kalakalmış dalgınca yere bakıyordu. Şu an en azından dalgın kalabilmemin sebebi, Chaeyoung'un aldığı sessiz nefeslerdi. Sandığım kadar kötü bir şey olmamıştı ancak şu anda da ne durumda olduğunu bilmiyordum. Kısacası her koşulda kötüydü.

Seha ne zaman dördümüzü bir yere kapatsa en azından birimizin başına bir şey geliyordu. Bunu bile bile Seha yapmaya devam ediyordu. Belki de amacı, en sonunda bizi teker teker pes ettirip son kalanı yeni Seha yapmaktı. Kim bilir?

Jisoo soğukkanlılıkla kendini toparlayarak hafifçe öksürdükten sonra Chaeyoung'un koluna yavaşça dokundu. "Hala çok sıcak. Vücut ısısını dengelememiz gerekiyor, yoksa kötü şeyler olabilir," diye mırıldandı.

Bakışlarımı 'hiçbir halta yaramayan' Yoongi'ye çevirdim. "İnat etmeyip alevi canlandırsaydın bunlar olmayacaktı, Min Yoongi."

Yoongi kaşlarını kaldırdı alay dolu bir ifadeyle. "Şimdi tüm sorun benim alevi canlandırmamam mı?" Gözlerini devirdi. "Sanki bu kız büyüyü kullanırken sonunun nereye gideceğini bilmiyordu."

Cevap vermek üzere dudaklarımı araladığımda Jisoo sert bir tonda araya girdi. "Vakit suçlu arama vakti değil. Bir an önce ilerlememiz gerekiyor. Sonuçta burada zaman algısı olmasa da bedenlerimiz yoruluyor." Bakışlarını bana çevirip sakinleşmemi sağlama umuduyla elini Chaeyoung'un sırtındaki elime güvenle bastırdıktan hemen sonra elini irkilerek çekti. Anlamayarak kaşlarımı kaldırdığımda fısıldadı. "Buz gibisin."

"Yani?" dedim karşılık olarak.

Yoongi sırıttı. "Yani Chaeyoung'un vücut ısısını seninle dengeleyebiliriz."

Jisoo bunu mu kastediyor diye tepkisini görmek için bakışlarımı ona çevirdiğimde yüzünde herhangi bir itiraz anlamı görmedim. Kaşlarımı çattım. "Bu çok mantıksız."

Jisoo eğildiği yerden ayağa kalktı ve konuşmaya başladı. "İlerlerken vakit kaybetmemek için kullanılabilir bir yöntem. Chaeyoung'un vücut ısısı dengelense bile bilinci hemen yerine gelmeyebilir ama en azından olası kötü bir durumu engellemiş oluruz. Bir yandan ilerleyip bir yandan bunu sağlayabilmek için de Chaeyoung'u taşıman gerek."

Her ne kadar tamamıyla mantıklı bir fikir olarak görünse de beynim bu fikre karşı çıkıyordu. Karşı çıkma nedeni tamamen bencillikten kaynaklanıyordu. Tenlerimizin onca şeyden sonra, başka bir anlamda olmasına rağmen temas etmesini istemiyordum. Henüz çok olmamıştı. Ben bir anda atlatıp unutabilecek kadar da duygusuz ya da olağan dışı biri de değildim. Hafızam yerli yerindeydi ve ben her anımızı çok net hatırlıyordum. Bunları bilerek yakın olmak ise göğüs kafesimi aleve vermekten başka bir şey değildi.

Yine de itiraz etmeye cesaret edemedim o an. Ne diyecektim ki itiraz edip? Chaeyoung'a yakın olmak canımı yakıyor mu diyecektim? Ya da 'Affedersiniz Chaeyoung'la sevgili olup hafızasını sildim ama ben hatırlıyorum, onunla yakın olamam' falan mı? Ne geçiyordu ki aklımdan? Huzursuz bir nefes verip usulca başımla onayladım. Chaeyoung'u doğrudan kucağıma alacaktım ki Yoongi tek adımda yanıma gelip "Öyle olmaz," diye fısıldadı. Ne demeye çalıştığını soracaktım ki kıyafetimi yakasından tuttuğu gibi bir çırpıda üzerimden çıkarttı. "Kıyafetle taşırsan bir anlamı kalmaz," dedi Yoongi ciddiyetle. Elindeki kıyafetimi tutmam için kollarıma bıraktı. Bakışından ve ses tonundan ciddi olduğunu anlamıştım. Dalgaya vurarak konuşmuyordu. Dalgaya vursa bir şekilde itiraz ederdim ama o gerçekten haklıydı.

"Öyle de Jungkook üşümez mi?" dedi Jisoo tek kaşını kaldırıp.

Madem böyle işe yarayacaktı, ben de mecburen bu şekilde katlanmak zorundaydım. "Kolay kolay üşümem ben," dedim karşılık olarak. Bunda doğruyu söylüyordum. Gerçekten zindandan çıktığımdan beri eskisi gibi değildi vücut dengelerim.

𝘀𝗶𝘆𝗮𝗵 𝗽𝗲𝗹𝗲𝗿𝗶𝗻'ʳᵒˢᵉᵏᵒᵒᵏ'Where stories live. Discover now