☬18☬

2.2K 253 179
                                    

üçüncü ağızdan anlatılacak düz yazı bölümüdür

"can you hear my heart?"
-siyah pelerin

***

Seoul Sihir Okulu tüm ihtişamıyla parlarken görevliler oradan oraya koşturuyor, biten içkileri ve şekerlemeleri yeniliyorlardı. Yönetim kuruluna ayrılan bölümde Seha ve yardımcıları oturmuş, yüksek bölümden öğrencileri izliyorlardı. Bu bölüm ana kısımdan çok daha yüksekteydi. En ortada Seha otururken, sanki bir ülkeyi yöneten kralı andırıyordu. O Seoul Sihir Okulu'nun kralı gibiydi. Seha olabilmek için turnuvalarda diğer temsilcilere meydan okumuş, üç can almak zorunda kalmıştı. Niger Klanı'nın kanlı bir geçmişi vardı. Seha da o geçmişe adını kazıyabilmek için kana bulamıştı her yeri.

Her bir klan üyesi onların klanını tespit edecek kahinlerle seçiliyordu. Seoul'un dört bir yanında gizlice çalışan kahinler, Seoul Sihir Okulu'na ait kanları tespit ediyor ve hala nasıl olduğu bilinmeyen bir şekilde klanlarını biliyorlardı. Belirli bir yaşa kadar aileleriyle büyüyen çocuklar gerekli zamanda bu okula getirilip klanlarının usulüne göre yetiştiriliyor ve çeşitli büyüler öğreniyorlardı. Jungkook on beş yaşındayken buraya gelmişti. Aslında herkes farklı yaşlarda buraya geliyordu. Kahinlere göre zihin ve beden hazır olduğunda, büyüye aç olduğunda ortaya büyük bir hissiyat çıkıyor ve o kişi güçten düşüyordu. Kimisinin büyüye daha erken ihtiyacı oluyordu, kimisinin daha geç. Bu bedenlerinin büyüye olan bağımlılığıyla alakalıydı.

Aslında Jungkook doğduğundan beri büyüye açlık duyuyordu. Çocukluğunda nedenini tespit edemediği ağrıları, sancıları şiddetli boyuttaydı. Ancak kahinler onun okula girişinin erken olacağını inatla vurgulayarak on beş yaşına basmadan onun alınmasını reddetmişlerdi.

Baloda kullanılan maskeler tanınmayı zorlaştırırken kişilerin hangi klandan olduğunu pelerinleri ifşa ediyordu. Böyle önemli etkinliklerde pelerin giymek zorunluydu. İstenmeyen bir etkileşimi engellemiş oluyordu, başka klanlardan kişilerin yakınlaşması gibi.

Jungkook balo öncesi Seha'ya gidip gidemeyeceğini sormak istese de Seha bunu reddederse Jungkook'un balo için istekli olduğunu anlayacak ve odasında kalması için ekstra uğraşacaktı. Jungkook bunu göze alamadığı için hiç sormadı. Taehyung ve Yugyeom dakikalar önce hazırlanıp gitmişlerdi. Jungkook yatağının üzerinde duran pelerinine baktı. Balo başlayalı yaklaşık bir saat olmuştu. Bitmesine ise dört ya da dört buçuk saat vardı. Bu süre içerisinde muhtemelen odada tek başına sıkıntıdan ölürdü. Taehyung ve Yugyeom'a mesaj atsa muhtemelen eğlenmekle meşgul oldukları için onlar dönmezdi. Chaeyoung'a mesaj atarsa da konuşabileceğini sanmıyordu. Tuhaf bir şekilde son zamanlarda kendini ona bir şeyler yazarken buluyor ve bu atılganlığının önüne geçmek istiyordu. Yanlış anlaşılmak istemiyordu çünkü Chaeyoung'un sevdiği ya da hoşlandığı biri değil, sadece ideal tipi olduğunu düşünüyordu.

Bakışları telefonu ve pelerini arasında mekik dokurken dudağını ısırdı. Bunu yapabilirdi. Şık bir şekilde giyinip her odaya gönderilmiş olan ve kendisine ait olan o maskeyi takıp gidebilirdi. Kim onu fark edebilirdi ki? Herkes maskeliydi ve etraf kalabalık olacaktı. Seha fark edemediği sürece -ki fark etmesi çok zordu- gerisinin hiçbir önemi yoktu. Seha'nın onu okuldan atacağına inanmıyordu. Koskoca Niger Klanı'nın temsilcisi ve aynı zamanda kıdemli bir büyücüydü. Başarılarını herkes biliyordu. O geleceğin Seha'sı olacak potansiyeli barındırıyordu. Seha bunu göze alamazdı, onu gönderemezdi.

𝘀𝗶𝘆𝗮𝗵 𝗽𝗲𝗹𝗲𝗿𝗶𝗻'ʳᵒˢᵉᵏᵒᵒᵏ'Where stories live. Discover now