☬19☬

2K 225 213
                                    

birinci ağızdan anlatılacak düz yazı bölümüdür

"i love your dance."
-siyah pelerin

***

Chaeyoung'un ince beli ellerimin arasında eriyip gidecek gibiydi sanki. Kırılacakmış gibi nazikçe kavramıştım belini. İnce parmakları uzun parmaklarıma dolanmış, avuçlarımız birbirlerinin sıcaklığıyla besleniyorlardı. Tavandan yayılan devasa büyüklükteki avizenin parıltıları Chaeyoung'un kendine has parlaklığı olan sarı saçlarını daha da parlatıyordu. Saçlarından ve dolgun dudaklarından onu tanımamak mümkün değildi. Beni tanıyıp tanımadığını merak ederek gülümseyerek ona baktım.

Yüzünde belli belirsiz bir gülümseme oluştu. O kadar belirsizdi ki bu gülümseme, kimisine göre aslında gülmüyor da olabilirdi. Bakışlarını aşağı indirdi ve başıyla elbisesini işaret etti. "Eteğim güzel mi?"

İşte o anda ben olup olmadığımı test ettiğini anlamıştım. Aramızdaki etek muhabbeti bir hayli büyük ve unutulmayacak derecedeydi. Kahkaha atmamak için kendimi zor tutarak genişçe gülümsedim ve Chaeyoung'un kulağına yaklaştım. Kısa bir süre burnum kulağının yanındaki saçlarına sürtünürken bekledim. Ve fısıldadım. "Göz alıcı..." Duraksadım ve dudağımı yaladıktan sonra tebessüm ettim. "Özellikle üst tarafı."

Normalde sonuncu kısmı söylemek istemezdim ama ben olduğunu anlamasının tek yolu buydu sanırım. Bunu dememe sinirlenmiş ve Jungkook olduğumu anlamış olacak ki parmaklarıma dolanmış parmaklarını sıktı ve tırnağını derime batırdı. "Özellikle üst tarafı? Ah, seni narin temsilci..."

Başımı kulağının yanından çektim ve gözlerine baktım. "Yine mi narin konusu, Chae?" Hafiften de somurtarak bakışlarımı kaçırmıştım. Birine ölebileceğinin söylenmesi hiç hoş değildi. Müzik daha da yavaşladığında ikimiz de eş orantılı olarak hareketlerimizi yavaşlattık. Bariz olarak olmasa da yavaşça Chaeyoung'un belindeki elimi sıkılaştırmış ve kolumu biraz daha beline dolamıştım. Böylece birkaç santimetre de olsa yakınlaşmıştık. Tanrım, bunu neden yaptığımı bilmiyordum. Yararıma mıydı zararıma mıydı onu da bilmiyordum. Zira bir yandan bundan zevk alırken diğer yandan kalbim patlayacak gibi hissediyordum.

"Sana buraya gelmemen gerektiğini söylemiştim, Jeon." Soyadımın dudaklarından dökülmesi, eğer kayda alabilecek olsam saatlerce dinleyeceğim sarhoş edici bir melodi olurdu. Kaçırdığım bakışlarımı gözlerinde sabitledim. Tekrar Jeon demesi için nelerimi vermezdim ki?

Dalgın bakışlarımı fark etmiş olmalı ki hoşnutsuz bir şekilde ismimi söyledi. "Jungkook! Beni dinlemiyor musun sen?"

"Dinliyorum."

Gözlerini devirdi. "O kadar mı sıkıcı dans ediyorum?"

"Hayır," diye mırıldanırken birleşik olan ellerimizi ayırdım ve diğer elimi de belinde birleştirerek onu biraz daha kendime yaklaştırdım. O bana yaklaştıkça aramızdaki boy farkı biraz daha ortaya çıkmış, en önemlisi ise pürüzsüz tenini de yansımamı gördüğüm berrak gözlerini daha net görebilmiştim. Ellerimi belinde birleştirerek yaptığım bu hareketten dolayı kısa bir an afallasa da o da diğer elini ensemde birleştirdi ve beni daha iyi görebilmek için başını hafifçe yukarı kaldırdı. Böylece dudağı çenemin sadece birkaç santimetre ilerisinde kalmıştı.

"O zaman neden dalgınsın?"

"Sadece düşünüyordum," dedim gözlerimi gözlerinden ayırmadan. Müzik dahi kulağıma boğuk bir şekilde ulaşıyor, ancak buna tezat bir şekilde Chaeyoung'un sesini çok net duyabiliyordum. Sanırım duyu organlarım bile Chaeyoung'a odaklıydı. Gözlerimi ondan alamıyordum.

𝘀𝗶𝘆𝗮𝗵 𝗽𝗲𝗹𝗲𝗿𝗶𝗻'ʳᵒˢᵉᵏᵒᵒᵏ'Where stories live. Discover now