Bölüm 14

1.8K 93 10
                                    

Eylül'ü ödev yapmak için odasına götürdükten sonra onunla beraber orada bir süre oyalanıp düşünmeye başladım.Deren bir hala olarak yeğenine bunu nasıl yapabilirdi?Hem de bana karşı...Yürek yemiş olsa gerekti ya da Serhan'ın önceleri dediği gibi hafıza kaybımı bir düşmancasına kullanıyor, zayıf noktamdan vuruyordu.Serhan kardeşiyle konuşacağını söylese de ondan önce kızın yanına varmalı bir de güzel korkutmalıydım.Zayıflığımı kimseye göstermemeli güçlü durmalıydım aksi halde düşmanlarım bu olayı bana karşı kullanmaktan asla çekinmezdi.Eylül'ün yanından ayrılıp başımdan şimşekler çakarak Deren'in odasına girdim.Kız döner sandalyesinde sanki yeğenini aile tartışmasının ortasına bırakmamış gibi rahatça oturuyor, filmini izliyordu.Öfkeyle yanına gidip topuklu ayakkabılarımla sandalyesini duvara kadar yaslayıp onu orada kilitledim.Bu halimle aksiyon filmlerindeki kadın ajanlardan halliceydim.
"Bana bak küçük hanım!Ben kendimi unutmuşmuş olabilirim ama bu demek değil ki içgüdülerim beni terk etti.Eğer bir daha kızıma dokunmak, işlerimize burnunu sokmak gibi bir hata yaparsan seni yok ederim!Seni...Yok ederim!Bu evdeki varlığını bile hatırlamazlar, anladın mı beni?Bir daha sakın, sakın böyle bir hata yapma!Bundan sonra da ayağını denk al çünkü nefesimi hep ensende olacak!"
Ben odadan çıkarken Deren korkmuş ve donmuş bir halde duruyordu.Kapıyı kapattığımda vermeyi unuttuğu nefesini bırakmış ve çözülmeye başlamıştı.Telefonuma gelen mesaj sesiyle irkilip cebimden çıkardım.Tanımadığım ama telefonuma kayıtlı olan bir numaradan bir fotoğraf gönderilmişti.
Yasemin, geçen gün bir kızı gördüm alışveriş merkezinde.Aynı Deren ama yanındaki adamı görünce de emin olamadım sana sorayım dedim.
Fotoğrafı yakınlaştırıp oradaki kişileri tanımaya çalıştım.Deren ve yanındaki yabancı adam sarmaş dolaş bir şekilde vitrinlere bakıyordu.Erkek arkadaşı olmasını yadırgamıyordum, onun yaşındaki her gencin sevgilisi olabilirdi.Deren'in ailesinin klasik tarzları sevmesi ve adamın da yeşil saçlı bir punkçı olması dışında bir problem yoktu tabii.Bir de Serhan böyle bir şeyin olduğunu bilseydi modern yanını bir kenara bırakır ve onları bir daha görüştürmezdi.Bunu ona söyleyip Deren'e hayatı zehir edebilirdim ama bunu yapmak içimden gelmiyordu, işte.Onu yeterince korkutmuştum ve bu intikam oldukça dozundaydı.Fotoğrafın kullanılmasını en azından şimdilik hak etmiyordu.Yan taraftan gelen kapı sesiyle ekranı kapayıp odadan çıkan kişiye baktım. "Deren'le konuşayım.Neden böyle bir şey yapmış öğrenelim."
Serhan kız kardeşinin odasına doğru giderken kolundan tutup kendime çevirdim.Bunu yapmama şaşırmıştı, ne söyleyeceğimi merak ediyordu.Fazla detay vermeden durumu izah ettim.
"Ben az önce odasındaydım.Yeterince sert bir şekilde onu uyardım.İkinci bir konuşmaya gerek olduğunu düşünmüyorum."
Bir süre düşündükten sonra başıyla onaylayıp gözlerini yana doğru çevirdi.Odamıza bakıyordu, belli ki aramızdakileri etraflıca konuşmak istiyordu.Derin bir nefes alıp aklımdakileri olabileceğim en sakin halimle oracıkta anlattım.
"Aramız kaza öncesi kötüymüş, anlıyorum ki kaza sonrası da düzelmemiş..."
Konuşmak istediğinde elimi havaya kaldırarak onu durdurdum.Sözlerimi bitirmeden beni bölemezdi, dinlemeliydi yoksa bir daha böyle net ifadeler kuramayabilirdim.
"Boşanmak istiyorsan, hatırlamamı bekleyemeyeceksen kağıtları getir imzalayayım ama şunu bil Eylül'ü benden ayırmaya kalkarsan bu şey anlaşmalı boşanmadan çıkar haberin olsun." Son sözümü söyleyip oldukça havalı bir şekilde merdivenlerden aşağı indim.Sofra henüz hazırlanmamıştı, daha yarım saat daha vardı.Dış kapıdan bahçeye çıkıp derin nefesler alarak içimdeki yangını dindirmeyi denedim.Faydası olmuyordu ama deniyordum, işte.Başımı çevirdiğimde sabahki şoförüm karşımda belirdi.
"Bir yere mi gideceksiniz, Yasemin Hanım?"
Başımı "hayır" dercesine sallasam da yemeğe kadar buradan uzaklaşıp biraz olsun tanıdık birileri karşıma çıkmadan kendimi dinleyebilirdim.Bu bana iyi hissettirebilirdi.Şoföre kararımı değiştirdiğimi söyleyip arabaya bindim.Sahile gidecektim, nefes alıp denizin huzurunu içime çekecektim.Şoförle sabahki konuşmamızı hatırlayıp sordum.
"Serhan sana çok kızdı mı?"
Adam kısa boylu, tombul biriydi.Orta yaşlarına henüz geldiğinden saçlarındaki beyazlar yeni yeni çıkıyordu.Komik ve karakteristik bir suratı vardı.Gülerken çok eğlenceli, kızarken çok korkutucu olabilirdi.Koruma şoförler böyle görünmeliydi herhalde, değil mi?Adam bir yandan arabayı sürerken bir yandan da dikiz aynasından beni izleyip yaşadıklarını anlattı. "Serhan Bey içeri girerken bana bir bakış attı ki, görmeliydiniz!Onu hiç bu kadar öfkeli görmemiştim.Kesin kovuldum dedim.Sonradan yanıma Salih abim geldi.Sana çok kızmış ama bir yandan da hak vermiş, gözüne gözükme yine de buralarda ol dedi bana.Ben de köşede duvarın dibindeki banka oturdum bekliyordum.Sizi gördüm, devamını biliyorsunuz..." Söylediklerimde haklı çıkmıştım, Serhan ona kızmıştı ve hepsi bu kadardı.Eğer benim dediğimi yapmasaydı işler o zaman epeyce karışabilirdi.Ona dediğimin aksine bir şey yapmazdım ama içimde bununla ilgili pek çok ikilem yaşayabilirdim.Sabahki davranışımı hatırlayıp ondan özür diledim.
"Sana sert davrandım, seçim yapmaya zorladım.Kusuruma bakma."
Adam "Estağfirullah, o nasıl söz?" diye diye yolu tamamladı.Sağa doğru döndükten sonra kenara çekip kapımı açtı.Daha arabadan inerken temiz kokuyu içime çekmiştim.Temizliği böyle bir şehir için sorgulanabilirdi ama yine de bir şekilde huzur vermeyi başarabiliyordu.İleri doğru yürüyüp banklardan birine geçtim.Orada otururken huzur buluyor, huzuru bulduğum zaman da kendime yaşadıklarımı hatırlatıp o huzuru kaçırıyordum.Başımı ellerimin arasına alıp yerdeki çekirdek kabuklarını izlemeye başladım.Ben bu çekirdek kabuklarıydım.Çöpe aittim ama bir şekilde her şeyin içinden sıyrılıyor ve manzaralı ortamın bir köşesinde kendime bir yer bulabiliyordum.Etrafım doluydu ama içim boştu.Tıpkı diğerleri gibi...Ah, Yasemin ah! Neden böyle olmak zorunda? Neden hiçbir şey seninle kolay değil? Kötüsün, bu yüzden mi? Başına ne geliyorsa bundan mı?Düşmandan başka bir şeyin yok! Bu yüzden mi? Düşüncelerimin içinde boğuluyorken sorularıma cevap alırcasına bir an için durdum. Bu duruş istemli bir duruş değildi.Düşüncelerim yan tarafımdan gelen darbeyle benim gibi savrulup gitmişti.Kolumdan çekilip yere düşürüldüğümde bunun bir saldırı olduğunu anlayıp kendimi savunmayı denedim.Tekmelerin arasında boşluk bulmaya çalışıyordum.Fırsat bulduğum anda ayağı tutup diz tarafına tekme atabilmiştim.Onu yaralamayı başarsam da karşımdaki benden daha güçlü ve çevikti.Son takatimle ellerimle geri geri gidip ondan uzaklaşırken yüzünü görmeye çalıştım ama ne yazık ki bu amacımda başarılı olamamıştım.Bana saldırabilecek ve bunu yaptırabilecek o kadar çok insan vardı ki kim olduğunu bir türlü kestirememiştim.Gücüm bittiğinde gözlerimi kapamak üzereyken arkadan gelen sesle saldırgan beni orada bırakıp koşmaya başladı.Her şey kararmak üzereydi.Adam eliyle başımı tutup gözlerime bakmaya çalışırken sayıklıyordu. "Yasemin Hanım iyi misiniz?Yasemin Hanım!Yasemin Hanım!"
O an gökyüzünün kararışını gördüm.Gökyüzünün çok rengi vardı.Bazen açık mavi, bazen sadece mavi, bazen lacivert, bazen kopkoyu bir lacivertti.Ama gökyüzü gökyüzüydü, işte.Karanlık da olsa açık da olsa gökyüzüydü.Karanlık renkler açık renklerin görünümüne kavuşsa bile zamanı gelince karanlık olmaktan kaçar mıydı?Gökyüzü gökyüzüydü, işte ama her renk kendini bir şekilde yansıtırdı.

***

Yeniden merhabalar! Yeni bölümle karşınızdayım. Oy ve yorumlarınız benim için her zamanki gibi çok kıymetli o yüzden mutlaka bekliyorum. Yeni bölümlerde görüşmek üzere, hoşça kalın!

1)Yasemin punkçı erkek arkadaşı Deren'e karşı kullanacak mı?
2)Serhan evrakları imzalaması için Yasemin'e getirecek mi?
3)Yasemin'e saldıran kişi kim?
4)Sizce saldırının düzenlenme sebebi ne olabilir?

Hayatı YalanWhere stories live. Discover now