Bölüm 7

2K 99 17
                                    

Güvenliğe kapıyı açtırıp delikanlıyı içeri, yanıma aldım.Kapının biraz ilerisinde durup korumaların duyamayacağı ama ola ki ters bir durum olursa müdahale edecekleri kadar oradan uzaklaştım.Kollarımı bağlayıp söyleyeceklerini beklemeye başlamıştım.Yirmilerindeki adamın yüzündeki benleri incelemeyi kesip konuşmasına odaklandım.
"Yasemin abla bana kızdığını, buraya gelmemi istemediğini biliyorum ama çok zor durumdayım.Yardıma ihtiyacım var."
Yardım, hmm!Pekala, hangi konuda?İçinde birilerini kaçırma, yasaklı maddeler, kavga dövüş yok değil mi?Ama sen temiz yüzlü birine benziyorsun.Öyle şeylerle pek işin olmaz gibi.O zaman...
"Nasıl bir yardımdan bahsediyoruz?"
Genç adam yüzünü yere indirip derin bir nefes verdi.Başını iki yana savurup dertli bir bakış attıktan sonra gözlerini tekrar üstüme dikti.
"Para değil abla, merak etme.Ben ablamı bulamıyorum, ablam kayıp.Küssünüz biliyorum ama bir umut geldim, işte...Onunla hiç görüştün mü, seni aradı mı?"
Konuyu gayet iyi anlamıştım.Gencin ablası arkadaşımdı.Ben özel gücümü kullanıp diğerlerini kırdığım gibi onu da bir şekilde kırmış, kendimden uzaklaştırmıştım ve küsüşmüştük.Ablasıyla küstükten sonra muhtemelen bu gençle aramızda birkaç kez para mevzusu dönmüştü ve ben de gence son defa para verip bir daha da buraya gelmemesini söylemiştim.Tabii bu benim için sadece bir teoriydi.Benim düşünmem gereken asıl şeyse gençle yaşadığımız para olayı değil, ablasıyla görüşüp görüşmediğimdi.Kötü olan biri uzun zamandır küs olduğu biriyle görüşebilir mi?Onu kaçıran kişi ben değilsem üzgünüm ama onunla...
"Görüştüğümü sanmıyorum.Eee, görüşmedim demek istedim, yani."
Eliyle bacağına vurduktan sonra kafasını kaşıyıp bana baktı.Stresi ve endişesi her mimiğinden belli oluyordu.
"Aslı ablam hiç yapmazdı böyle şeyler.Kesin başına bir şey geldi.Ah, be Berke!Keşke o gün evden gitmeseydin!"
Gencin ismi Berke'ydi, ablası da Aslı.Acaba ne kadar tanıyorum ben bu Aslı'yı?Hafızam yerimde olsa bulabilecek kadar mı?Başımı yana atıp bir yandan bunları düşünürken bir yandan da Berke'nin kendisini eleştirirken orantısız güç kullanışını izliyordum.
"Hepsi benim suçum.Ne diye çıktım ki ben?Kır dizini evinde otur değil mi?Ama akıl yok ki bende."
Elimle omzuna dokunup kaşlarımı çattım.Ablasıyla bir geçmişimiz vardı madem öyleyse bu çocuk benim de kardeşim sayılırdı.Onu teselli etmeli, sakinleşmesini sağlamalıydım.
"Senin suçun yok.Ortadan kaybolan kişi ablan.Başına bir şey gelmek zorunda da değil.En kötüsünü düşünüyorsun.Belki buralardan biraz uzaklaşmak istemiştir.Haber vermemesi garip, evet ama bu bir şeyi kanıtlamaz ki.Kendine yüklenme bu kadar."
Berke'nin telaşlı yüzünde küçük bir gülümseme belirmişti.Neden gülümsediğini anlamak için gözlerimi kıstığımda açıklama gereği hissetti.
"Aynı ablam gibi konuştun.O da bana böyle söyler hem de tam bu ses tonunda.Karşımda ablam varmış gibi geldi bir an.Yüzün de şey olunca...Böyle yani...Aynı yüz ifadesi...Her neyse, boş ver...Sen ablamı görürsen, bir haber alırsan beni ararsın değil mi?Senin çevren de geniş, sorup soruşturursun..."
Ona yardım etmeye karar verip başımı salladım.Bana defalarca teşekkür ettikten sonra elimi sıkıp oradan uzaklaştı.Berke'nin ardından gidişini izlerken bizim evin kapısı açılmıştı.Arkamdan gelen Serhan önüme gelip benimle beraber çocuğun gidişini izledi ve sordu.
"Kim bu çocuk?Camdan gördüm, konuşuyordunuz."
Ellerimi iki yana açıp dudaklarımı yanaklarıma doğru çektim.Hafızasını kaybetmiş biri olarak buna net bir cevap veremezdim.Ben de az önce çocuktan öğrendiklerimi ona söyledim.
"Adı Berke'ymiş.Ablası kayıpmış, benden yardım istedi.Biz önceden ablasıyla arkadaşmışız.Aslı diye bir arkadaşımı tanıyor musun sen?"
Serhan şöyle bir düşündü.Bu ismi daha önce duyduysa da çok eskilerde kaldığı belliydi.Sonunda hatırladığında bana söyledi.
"Aslı...Bu ismi en son üniversitedeyken duymuştum.O, olabilir.Ben okula geldiğimde o gitmişti, sizi hiç bir arada görmedim.Eskiden çok iyi arkadaşmışsınız sonra büyük bir kavga edip küsmüşsünüz böyle anlatmıştın bir keresinde.Yıllar sonra yeniden ortaya çıktı...Aslı..." Yıllar sonra yeniden ortadan kayboldu, demek istedin herhalde...Onun benden farklı, fazladan bir şey bilmediğini anlayıp omzumu silkmekle yetindim.Bu konuda getireceğim her yorum için yetersizdim.Destek almam şarttı ve bu konuda da sadece Serhan'a güvenebilirdim. "Ablasını bulmak için yardım edebilir miyiz?Tanıdık birileri var mı ya da arayabileceğimiz..."
Serhan dediklerimi çoktan düşündüğünü belli edip telefonunu eline aldı.O telefon konuşmasını gerçekleştirirken bu sırada küçük bir noktayı atladığımı fark edip o noktaya takıldım.Kızı da kızla neden büyük bir kavga ettiğimi, neden küstüğümü de hatırlamamıştım.Eğer kötü bir şeyse ve onun bilmemesi gerekiyorsa bu kez kesinlikle yanardım.Umarım Serhan işin fazla detayına girip kızla neden küstüğümü araştırmazdı.Aksi halde ona eski zamanlardan beri yalan söylediğimi ve onu kandırdığımı düşünebilirdi.Kimse böyle bir şey olmasını istemezdi.
​Banyoda geceliğimi giymiş, kendime bakıyordum.Yüzümdeki yara kremleri düzenli kullanmamla hızla iyileşmişti ve bandaj artık çıkarılacak bir haldeydi.Onu çekip yüzümden aldım.Böylesi daha iyi ve daha normaldi.O devasa sargı beziyle kendimi öyle olmasam bile hasta hissediyor ve sürekli olarak hafıza kaybımı hatırlıyordum ama şimdi...Herkes gibiydim, işte.Odaya geçip yatağa yerleştim.Serhan benden önce gelmiş, günün yorgunluğuna rağmen sırtına yastık koyup kitabını bile okumuştu.Her gün okuduğu kitabını yanına koyarken ona o şartlarda yakalandığı zaman herkesin soracağı o soruyu sordum.
"Ne okuyorsun?"
Kitabı elinde olan birine daha yaratıcı ne sorulabilirdi ki?Serhan yastığına yatıp yorganını düzeltirken beni cevapladı.
"Beden diliyle ilgili bir kitap.Az önce de yalan söyleyen insanların hangi davranışlarda bulunduğunu okuyordum."
Burada kapalıymış gibi görünse de oldukça açık bir şekilde laf çarpma vardı.Bunun kibar haline kinaye deniyorsa kinayenin de kinayesini yapmıştı.Gözlerimi devirip imayla kıstım. "Burada bana bariz bir şekilde laf çarpıyorsun ama üzgünüm hatıralarım yerinde olmadığı için senin ne demek istediğini anlamıyorum."
Yatağın ucuna gidip yorganı kendime çektim.Bunu yaptığımda onu rahatsız etmeyi ihmal etmemiştim.Bana sürekli olarak kızgın olmayı kesip biraz da yapıcı olmayı denemeliydi.Ben hafıza sorunuma rağmen elimden geleni yapıyorsam o da en azından kızı için biraz daha anlayışlı olmayı deneyebilirdi.Yeteri kadar...Hatta fazlasıyla iyi biriydi.Hasta birine kızgın kızgın bakmayıp laf da çarpmazsa tadından yenmezdi.Yorganı çekip sitem etti.
"Tamam, hatırlamadığın için yabancı biri geliyor olabilirim ama gecelerdir yatağın bir ucuna gidip yorganı kendine alıyorsun, seni rahatsız etmemek için yaklaşamıyorum da.Biraz olsun, birkaç santim bile olsa yaklaşabilir misin?Üşüyorum."
Gecelerdir mi?En başından beri mi?Onu da mı alttan aldın be adam!Ne diye daha önce söylemedin ki?Yok, ben vazgeçtim; sitem etsen de laf da çarpsan tadından yenmezsin sen.Sert bakışlarının altında yumuşacık bir kalbin var.Sevgi dolu, sıcacık...Sana düşman olanlar bu tarafını görmesin diye var bu sert bakışlar.Onları kendinden uzak tutmak için...Herkese karşı sert, aşılmaz duvarların var ama içeriden gelecek bir darbeye karşı savunmasızsın.Orada çok naif, çok kırılgansın.Kalbinin orasına ulaşıp öyle evlendim seninle...Orandan vurup öyle kırdım seni...

***

Merhabalar Hayatı Yalan tüm hızıyla devam ediyor. Oylarınızı ve yorumlarınızı merakla bekliyorum. Bölüm sorularımız:
1)Aslı'yla Yasemin'in arasında ne geçti?
2)Aslı şimdi nerede olabilir?
3)Serhan göründüğü kadar iyi biri mi?
4)Yasemin Serhan'a, Serhan Yasemin'e yeniden aşık olabilecek mi?

Hayatı YalanWhere stories live. Discover now