Bölüm 24

1.7K 84 19
                                    


Yasemin'le elbette yüzleşecektim ama bunu tek başıma yapamazdım.O güçlüydü ve zengindi.Elinde beni alt edebilecek bir sürü adamı vardı.Şartları eşitlemek adına ben de yanıma birini çekmeliydim.Şanslı kişi olarak kendime Serhan'ı seçmiştim; böylesi bir savaşı ancak onunla kazanabilirdim, bu yüzden de Hande'yle birlikte onların evine gittim.Gerçekleri bilmesini istiyordum, bu nedenden ve diğer bir nedenden daha tabii.Acaba öğrenince ne tepki verecekti?Karısı tarafından defalarca kandırılan bir adam nasıl tepki verirdi?Bir de karısını başka bir kadından ayırt edememiş olması vardı.Hande bizi ayırt edebilirken onun ayırt edememesi...Bunu kendine nasıl izah ederdi?Yasemin'in bana ikizim kadar benzemesi, yaşadığım kaza sonrası birkaç yara izi ve ameliyat şişliği içindeki vicdan azabını dindirebilir miydi?Bunlar üzerine henüz bir fikir yürütemiyordum çünkü Cihanaylara gittiğimde güvenlikler yüzünden içeri girememiştim.Bu nedenle önden Hande'yi yollayıp her şeyi ona anlatmasını söylemiştim.Hayatındaki her şeyi Yasemin'e borçlu olan kadının özünde dürüst ve gururlu biri olmasını dilemek dışında yapabileceğim hiçbir şey yoktu.Orada kapıdaki korumaları izlerken en azından gazetecilerin dağılmış olduğunu görüp rahat bir şekilde bekleyebildiğimi düşündüm.Kendimi pozitif tutmaya çalışıyordum...Belki de bunu yapmamalıydım.Yasemin'e karşı saldırgan olabilmem için maksimum negatifliğime ulaşmalıydım.On on beş dakika sonra dış kapının açılmasıyla oradan çıkanları uzaktan seçmeyi denedim.Önden çıkan Hande'ydi.Yapay kürküne sarılmış bir şekilde çıktıktan sonra ardından Serhan da ona eşlik etti.Yüzü bayağı bir asıktı ve de düşünceli.Ya Hande ona Yasemin'i koruyacağı afili bir yalan söylemişti ya da yüzündeki ifade gerçeklerin soğuk bir şekilde yüzüne çarpmış haliydi.Gözlerini çevirip beni aramaya başladığında ikinci seçeneğin olduğunu anlayıp kapıya doğru yaklaştım.Hande yanımdan geçerken bana sarılmıştı.Bir şeyler söylüyordu ama ben gözlerimi henüz Serhan'dan alıp dikkatimi ona verememiştim.Sonunda ona bakabildiğimde son cümlelerine yetiştim.

"Her şeyi anlattım, adresi de verdim.Eve gidiyorum ben.Tekrardan her şey için özür dilerim.Senden ve...Yasemin'den de."

Kadın arabasına bindikten sonra onun arkasından bakarak gözden kaybolana kadar gidişini izledim.Serhan'a bakmaktan ve konuşacaklarımızdan korkuyordum, aslında bundan birkaç saniyeliğine bile olsa kaçmaya çalışıyordum.Belki bu sayede zaman kazanabilirim ve konuşmayı erteleyebiliriz diye...Bu şekilde boş sokağa bakmak anlamsız olacağından daha fazla kaçamayacağımı anlayıp ona döndüm.Serhan karşımda duruyordu ama gözleri benim üstümde değildi.Neden bana bakmıyordu?Aklından ne geçiyordu?Yoksa Hande ona yanlış bir şeyler mi söylemişti?Serhan'ı izlerken güvenliğe yaptığı ani hareketiyle irkilip geri çekildim.Adamı yakasından tutuyordu.Yüzünü daha sonradan fark etmiştim, bu kişi beni davete götüren kişiydi.Alkolik olduğumu sanmam için bir şekilde beni bayıltmayı başarmış kişi.Tabii ya, o Yasemin'in adamıydı; şerefsizin, saman altında su yürütenin tekiydi.Aksi düşünülebilir miydi ki?

"Bana ihanet ettin!Arkamdan iş çevirdin, Yasemin'in oyunlarına alet oldun!Bunun hesabını soracağım sana!"

Adamın üstünü arayıp telefonunu ve cüzdanını bulduktan sonra yandaki diğer güvenliğe teslim edip onu buradan götürmesini istedi.Biz ona giderken Yasemin'e haber uçurmasını engellemişti.Diğerlerinin arasında da ihanet edecek olan var mıydı bunu şimdilik bilemezdik ama diğer güvenliğin bunu öğrenebileceğinden emindik.Serhan asıl güvenlikleri iyice tembihledikten sonra arabasını garajdan çıkarttırdı.Bu sırada bana bakmamış, benimle konuşmamıştı.Araba geldiğinde ona binmek üzereyken beni burada bırakmaya çalıştığını anlayıp kendimi ondan önce arabaya attım.Kapısını ardından kapattıktan sonra sonunda benim varlığımı görebilmişti.

"Sen gelmeyeceksin, bu benim meselem!"

Onun meselesi mi?Taklit edilmiş, dolandırılmış, kaçırılmış ve hafızam kaybettirilmişken mi?Gerçekten bunu söyledin mi?

Hayatı YalanWhere stories live. Discover now