Bölüm 11

1.9K 82 17
                                    




Ders kitaplarım elimde yemekhaneden dışarı çıkmıştım.Gözlerim doluydu, ağlıyordum ama tam olarak neden olduğunu hatırlayamıyorum.Belki yemekhanede tatsız bir olay yaşamıştım belki de daha önemli bir şey, bilmiyorum.Yürüyordum, öylece durmadan yürüyordum.Okulun çevresini aşıp otopark kısmına gelmiştim.Araba o kadar çoktu ki bazıları kaldırıma taşmıştı.Yola çıkıp orada yürümeye devam ettim.Yerleri izliyordum.Günün sabahında yağmur yağmış olmalıydı, yerler ıslaktı.Bazı yerlerde çukurlar su toplamıştı.Onlara basmadan ilerlerken uzaklardan yakınıma doğru gelen sesle karşıdaki motora bakmaya başladım.Motor hızlıydı ve çukurlardan dolayı dengesiz hareketler sergiliyordu.En sonunda bir çukura takıldığında tekerlerin de kayganlaşmasıyla yere savrulup sürüklenmişti.Etrafta kimse yoktu.Adama doğru koşup yardım edebileceğim bir şey var mı diye bakmaya gittim.Güçlü ve çevik olduğundan kontrollü bir şekilde düşebilmişti.Bundan olsa gerek rahatlıkla hareket edebiliyordu. Kaskını çekip çıkararak yüzünü gösterdi.O kişi, Serhan'dı.Elini başına götürüp kasktan dolayı yapışan saçlarını düzeltip yüzüne bir güzel de gülümseme koymuştu.Kaza yapan birine göre fazla iyi görünüyordu.

"Babamı kızdırmak için motora binersem olacağı bu." deyip gülmeye başladı.Başlangıçta ona katılıp gülmek istesem de bir süre sonra kendimi tutamayıp gülmenin yerini ağlamaya bıraktım.Serhan aniden olan bu duygu geçişime anlam veremeyerek gözlerimi yakalamaya çalıştı.

"Neyin var, iyi misin?"

Ağlamaktan konuşamadığım için omzumu silkmekle yetinmiştim.Kendimi toparlayıp konuşmayı becerebildiğimde ona ağlama nedenimi söyledim.

"Babalarımız, annelerimiz bizim için çok kıymetli.Dünya aile varken renkli.Onlar yokken soluk, hayat yok, sevinç yok, mutluluğa dair hiçbir şey, hiçbir şey yok.Kendimi bazen gülümserken buluyorum, onlar yok ama ben hâlâ gülümseyebiliyorum diye kendime kızıyorum.Sonra bir şey oluyor ve gülmeye devam ediyorum.Çünkü elimden gelen tek şey gerçeğini unuttuğum gülümsemenin sahtesini deneyebilmek."

Serhan gözlerini irileştirdi.Bu kadar basit, esprili bir cümleden böyle bir anlam çıkarabileceğimi tahmin etmemişti.

"Bunu beklemiyordum, sebebinin bu kadar derin olacağını yani.Bir yerlerde oturup konuşmak ister misin?"

Ona hayır demem gerekirdi ama bir yanım ona çoktan güvenmişti, işte.Konuşmaya ihtiyacım olduğu her halimden belliydi.Başımı sallayıp onu onayladıktan sonra yan duran motoruna bakıp tekrardan ona döndüm.O da benimle aynı hareketi yaptıktan sonra kaşlarını kaldırdı.

"Motorla gitmek istemezsin herhalde."

"Hayır, motor olmaz." dedim imayla ehliyetine güvenmediğimi belli ederek.O da yağmurlu havada motor sürme konusunda kendine pek güvenmediğinden yürüyerek aşağıdaki kafelerden birine gittik.Masaya oturduğumuzda uzunca bir süre susmuştuk.Beni tanımıyordu ve anlatacak, konuşulacak çok konu bulunabileceğini biliyordu.Belki de kendimi iyi hissedene kadar beklemişti.

"Gülümsemelisin bence.Gülmek her insana çok yakışır.Güldüğün için asla suçlu değilsin.Hayat senden bir şeyler almış ve sana gülmek için...Senin durumunda gerçek gülmeyi hatırlatmak için sana bir şeyler sunuyor.Sen de bunlara uyum sağlamalı ve kabullenmelisin.Aileni unut demek değil bu.Ailenin seni görmek istediği gibi gülümse ve gülümsemeye de devam et demek.Hayatı kendine zindan edebilirsin.Güldüğün her seferde kendine kızabilirsin ama biraz olsun mantıklı düşün.Ailen seni mutlu görseydi mi daha çok sevinirdi yoksa üzgün görseydi mi?Peki ya sahte gülüşün...Sahte güldüğünü öğrendiklerinde ne derlerdi?"

Serhan söylediği her şeyde haklıydı.Bunları ben de biliyorum ama yine de...Ne bileyim?Birilerini kaybetmek canı çok yakıyor ve acısını atlatana kadar da sancı çektiriyordu.Atlatana kadardan kastımı biliyorsunuzdur, unutmak değil...Atlatmak...Çatılmış kaşlarıma ve tekrardan dolmaya başlamış gözlerime bakıp beni herkesinki kadar normal bir psikolojiye sokmaya çalıştı.

Hayatı YalanWhere stories live. Discover now