Bölüm 41

992 40 26
                                    

Kapıyı çarpıp evden çıktım.Tavırlarım karşısında bana meraklı meraklı bakan şoförümün şaşkınlığından yararlanarak elindeki araba anahtarını kaptığım gibi aracın içine girdim ve onu sürmeye başladım.Gitmek istediğim yer kavga sonrası gidilecek belirsiz bir yer değildi, tam aksine kavgamızın sebebi olan bir yerdi.Oraya gitmeyi her şeyden çok istiyordum.Çünkü sinirimi yatıştırmayı ancak o şekilde umuyordum.Orası neresi mi?Tabii ki Yasemin'in tedavi gördüğü eski evi...

Saatler Önce

Bugün her zamankinden neşeli ve mutlu bir gündü.Yanımda eşim ve kızım, karnımda da küçük bebeğim duruyor, ara ara minik hareketleriyle daha şimdiden annesini rahatsız edecek ufak çaplı yaramazlıklar yapıyordu.Eylül gece bizimle uyumak istediğinden hâlâ yatağımızdaydı.Bacağını babasının karnına dayamış, nasıl deli uyuduysa başını benim göğsüme yaslamıştı.Rüya aleminin boşluğunda kendini oldukça mutlu hissediyor olsa gerek dudaklarının kenarından belirli belirsiz gülümsüyordu.Başına küçük bir öpücük bıraktıktan sonra başının altına bir yastık bırakıp yataktan çıktım.Bu sırada yatağın sarsılmasıyla Serhan'ı da uyandırmıştım.

"Aslı, saat kaç?"

Serhan gözlerini açmaya çalışıyor, dün gece geç uyuduğundan kendine bir türlü gelemiyordu.Komodinin üstündeki telefondan saate bakıp ayılmaya çalışan eşime söyledim.

"Yediye geliyor.Hazırlan."

Serhan başını kaldırmaya çalıştıktan sonra bu denemesinde başarısız olup yastığa geri gömüldü.Eliyle yüzünü sıyırıp gözlerini yarım yamalak açmaya çalıştı.

"Bugün işe gitmeyeceğim.Eylül'ün de okulu yok zaten.Biraz daha uyusaydım iyi olurdu ama neyse.Açtım gözümü bir kere.Kalkayım."

Serhan bacaklarını havaya kaldırıp sert ve ani bir şekilde aşağıya indirerek kendini yataktan kaldırdı.Onu izlemeyi bırakıp banyoya gitmek istediğimdeyse beni durdurmuştu.

"Aslı, bekle.Konuşmamız lazım."

Başımı ona doğru çevirip banyoya gitmemin daha acil olduğunu söylediğimde önüme geçip önce kendisi içeri girdi.Başlangıçta tuvalete ilk kendisi girmek istediği için beni durduğunu sansam da işin rengi öyle değildi.Kendisinden sonra beni de içeri çekti ve kapıyı ardından kapattı.

"Serhan ne yapıyorsun, sen?Delirdin mi?Eylül içerde."

Serhan yüzünü bayağı bir ciddileştirmişti.Yapmak istediği şey düşündüğüm tarzda bir şey değildi.Belli ki konuşmak istediği ve Eylül'ün ve diğerlerinin duymaması gereken bir konu vardı.Ona bakıp bir şeyler söylemesini bekledim.

"Hatırlıyor musun bir keresinde yatakta yatarken sana 'Bugün hiç dışarı çıktın mı?' demiştim."

Omzumu sallayıp gözümü devirdim.Bunun banyoda konuşulacak kadar önemli bir konu olduğunu düşünmüyordum. İşin sonunun nereye varacağını anlamayı deneyip bir şeyler söylemesini bekledim.

"O gün sana sordum çünkü ben...Birini gördüğümü düşündüm ve...Eğer sen değilsen...Bu...O kişinin..."

Serhan konuşmakta zorlanıyordu.Gözlerini benden kaçırıyor, benim dışımdaki her yere çeviriyordu.Konuşmanın gittiği yere bakacak olursak birazdan duyacaklarımı çoktan anlamış ve zihnimde Serhan'ın söyleyeceklerinin yüzlerce versiyonunu kafamdan geçirmiştim. Derin bir nefes aldığımda artık gerçekleri duymaya hazırdım.

"Ebru'yla da bu yüzden görüştüm.Araştırmamız, emin olmamız gerekiyordu.Yani...Onun yaşadığından...Yasemin'in yaşadığından."

Kendimi hazırım sanıyordum.Bunu duymaya hazır olmalıydım.Yasemin kaçık kadının tekiydi.Ölümü elbette ki sahteydi.Kesinlikle korkunç bir planı vardı.Bunca zamandır gözlerden uzakta bunun için hazırlanıyordu.Uzaktan bizi bir sapık gibi izliyor, olur olmadık yerlerde takip ediliyormuşuz hissine kapılmamıza neden oluyordu.Belki de beni, bebeğimi, hatta Serhan'ı ve Eylül'ü yok etmenin zeminini hazırlıyordu. Göğsümün sıkıştığını hissettiğimde kapıya uzanıp oradan çıkmak istedim. Oradan, bu evden, bu ülkeden...Yasemin'in olabileceği her yerden...Ama ben bunu yapmak üzereyken Serhan beni durdurdu.

Hayatı YalanWhere stories live. Discover now