Bölüm 12

1.8K 94 19
                                    


Aysun merdivenlerden yuvarlanmak üzereydi.Sezgilerime ve bilgilerime göre gebeliğin ilk haftasında hatta son haftasında da...Hatta tüm hamilelik döneminde düşmek anne ve bebek için oldukça tehlikeliydi.Ondan nefret etsem bile buna göz yummak ve oradan yuvarlanışını izlemek alınabilecek gibi bir risk değildi.Son zamanlarda pek de yaver gitmeyen şansımı deneyip düşmeden önce onu tutup desteklemeye çalıştım.Hamile kadının dengesini sağlamasına yardım ettiğim sırada işler tersine dönmüş, dengesi bozulup aşağıya doğru tek başına yuvarlanan kişi ben olmuştum.Başımı koruyarak aşağıya indiğimden hareket edebiliyor, kemiklerimdeki ağrıyı en ince noktasına kadar hissedebiliyordum.Gözlerimi araladığımda Aysun'u olmasa da Candan'ı yanı başımda bulmuştum.

"Yasemin Hanım!İyi misiniz?Bir yerinize bir şey oldu mu?"

Şu an için ağrısız bir şekilde hareket ettirebildiğim tek yeri, yani kaşlarımı kaldırıp kadının beni anlamasını bekledim.Aslına bakarsanız bu o kadar da akıllıca bir seçim sayılmazdı.Kaşları kaldırmak ülkemizde pek çok anlama gelebilirdi.Bu soruya indirgeyecek olursak; iyi misinize karşılık hayır anlamı taşıyabilirdi ya da bir yerinize bir şey oldu mu sorusuna cevap olarak bildiğin gibi değil her yerim ağrıyor anlamına gelebilirdi.Boynumu tutarak yavaşça ayağı kalktıktan sonra merdivenin başında basamağa oturup şoka girmiş halde beni izleyen kadına baktım.Aysun ne yapacağını bilemez bir şekilde gözlerini irileştirmiş beni izliyordu.Bir süre yere bakıp devamında hiçbir şey söylemeden koşarak odasına gitmişti.Ona bir şey olmadığı için rahatlayıp tekrardan boynumu tuttum.Küçük bir ağrı olsa da aciliyet gerektiren herhangi bir şey olduğunu düşünmediğimden koltuklardan birine oturup arkama yaslandım.

"Candan, ağrı kesici getirir misin?"

***

Yuvarlanmamdan saatler sonra Serhan'la birlikte doktordan döndüğümde kapıyı, bana ağrı kesici getirmek yerine patronuna haber veren Candan açmıştı.Kaşlarımı çatıp sitemli bir hale büründüm.

"Sağ ol, Candan!"

Candan dudaklarını yanaklarına doğru çekip ne diyeceğini bilemez durumdayken patroncuğu onu kurtardı.

"Evet sağ ol, Candan!Sen olmasaydın el bileğinin kırıldığını öğrenemeyecektik."

Gözlerimi devirip elimden başlayıp kolumun bir kısmına kadar giden alçıya baktım.Bu şeyi ilkokul ve ortaokulda imzalatmak için havalı bulsam da bu yaşımdayken ondan nefret ediyor ve ağrısını ayak tırnaklarımdan saç uçlarıma kadar hissedebiliyordum.

"Daha sargılardan yeni kurtulmuştum ki bir de bu çıktı başıma.Araba çarptığında alçılık işim olmamıştı ama merdivenlerden yuvarlanınca oldu.Çok saçma!"

Serhan başını iki yana sallayıp karşıdan bizi karşılamaya gelen kızımızın koşuşunu izledi.Kollarını açıp kendini ona sarılmaya hazırladı.Büyük kavuşma gerçekleştiğinde kızı bir süre havalandırıp boyuna getirerek etrafında döndürdükten sonra yere bırakıp konuşmasını bekledi.Kendini kızının konuşmasına hazırlamıştı ki Eylül'ün bana da sarılmasıyla şaşırıp gözlerini irileştirdi.

"Anneciğim, iyisin değil mi?"

Ona sarılıp bana ilk, içten sarılışını derin annelik duygularıyla yaşadım; bu sırada anne kelimesine "-ciğim" eklediğine şaşırmayı da atlamamıştım.Bana tatlı tatlı bakarken sarılışının sebebini kendi ağzından dinlemeye başladım.

"Anneciğim, sen halamın bebeğini kurtarmışsın.Sen bir kahramansın."

Kızımın aklındaki anne figürünün benim hareketlerimle şekillenmesi dışında, yaşadığı ev içerisinde duyduklarından da etkilendiğini o an fark etmiştim.Ona göre annesi; eskiden ona ve diğerlerine nasıl davranıyorsa onları gözlemliyor, duyduklarıyla da bana davranışını belirliyordu.Buradan bakıldığında benden nefret etmesi o kadar normaldi ki!Sağlam elimi çekiştirdiğinde o elimdeki küçük ağrıları önemsemeden onu takip ettim.Deren hariç ev ahalisi koltuklara yerleşmiş, içecekleri önlerinde benim gelişimi beklemişlerdi.Aysun gözlerini bana çevirdiğinde sabahkinden kat kat farklı olarak tebessüm etti.Ayağa kadar kalkıp yanıma kadar geldi.

Hayatı YalanWhere stories live. Discover now