Bölüm 20

1.8K 74 46
                                    


Kaşlarımı dikleştirip yaşananlardan habersiz olduğumu gösterecek şaşkın mimikler yaparak kendimi aklamaya çalıştım.Bunun işe yaramayacağından haberdardım yine de şansım denemiştim, işte.Serhan karşıma geçip korkunç bir bakış attıktan sonra merdivenlerden yukarıya çıkıp odamıza geçmişti.Bu hareketi beni afetsel bir tartışma için orada bekliyor demekti.Tabii burada tüm bu kınayıcı bakışların içinde benimle kavga etmeyi ben de dahil kimse istemezdi.Gözlerimi bana kötü kötü bakan insanlardan çekip yatak odasına çevirdim.Televizyonda gördüklerimi konuşmaya ve tartışmaya hazır değildim, daha neler yaşandığını bile hatırlamıyordum.Belki bu yaşananların üstünden birkaç saat geçseydi beni her zaman yarı yolda bırakan hafızam bu sefer bir iyilik yapıp davette olanları hatırlamama yardımcı olabilirdi ama muhtemelen Serhan bu kadar bekleyemezdi.Onun yanına gidip bu kendinden bezmiş, yorgun halimle onunla konuşmalı ve kendimi açıklamalıydım.Kapıyı açıp içeri girdiğimde Serhan kapıyı kapatmama bile fırsat vermeden yanıma geçip kapıyı sertçe itti.Bir şey söylemiyor, susuyordu.Sakin kalmaya çalıştığı gün gibi ortadaydı.Onun hissettiklerini hafifletmese de bir şeyler söylemeye ve olayı en az hasarla atlatmayı denedim.

"Arabadaydım, yanına geliyordum sonra...Sonrası yok hatırlamıyorum.Bu nasıl oldu, ne yaptım da böyle old..."

Serhan gözlerini kapayıp derin bir nefes verdiğinde ayağımı çekip, ezdiğim gururunu ve saygınlığını daha fazla mahvetmemek adına sustum.Susup onun içindekileri dökmesini bekledim.Zaten çok geçmeden bunu yapmıştı.

"Sen...Sen düzelmek istiyorum, demiştin.Sana inandım, güvendim ben!Fırsat verdim!Hatırladığın ve hatırlamadığın zamanlarda sana defalarca şans verdim!Bunu nasıl yapabildin, Yasemin?Son çırpınışlarımızı verdiğimizi bile bile nasıl yapabildin?Bizden nasıl vazgeçebildin?Hiç mi sevmedin bizi?Hiç mi değer vermedin?Niye, niye yaralayıp arkamdan bıçaklıyorsun beni?Ne yaptım ben sana, söyle bana?Niye bizi parçalamak için bu kadar zorladın kendini?Söyle de en azından sebebini bileyim!İtibarım, şerefim, gururum niye ayaklar altında söyle bileyim!Söyle!"

Ona verebileceğim bir cevap yoktu.Gerçi olsaydı bile ne fark ederdi ki?Buna verilebilecek bir cevap bu saatten sonra onu tatmin eder, acısını dindirir miydi?Sessiz ve suçlu bir şekilde yeri izledim.O arabada ne olmuştu da o hale gelmiştim bilmiyorum ama suçumu biliyordum ve artık bir şeyleri toparlayamayacağımı da...

Hatırlamak istiyorum...Her şeyi hatırlamayı değil sadece o anı.O arabada her şeyin silinip kuş gibi hafiflediğim anı...Belki ondan biraz öncesini de...Gerçi o kısımları biliyorum, Candan'dan bir içecek aldığımı biliyorum ama o alkollü bir şey değildi, beni bu hale getiremez bundan eminim.O zaman kesinlikle o arabada olanları hatırlamak istiyorum.Ne olduysa orada oldu.Mesut dışındaki o şoför bana tuzak kurdu ya da beni içkili bir yere götürdü bilmiyorum...Belki de başka bir şey oldu.Geçmişten bir şey hatırladım ve unutmak istedim, bu yüzden de alkole sarılıp deli gibi içeceğim bir yere bırakmasını emrettim.Bu olabilir mi?Yani böyle bir şey mümkün mü?Hatırladığım bir şeyi tekrar unutmak ve üstünden zaman geçmesine rağmen hatırlamamak...

"Sen!Beni o davete sen götürdün!Neler olduğunu anlat bana!"

Şoför ben masada otururken eli bağlı bir şekilde ayakta duruyor, kendimi çalışanlarını ezen bir patronmuşum gibi hissettiriyordu.Normal şartlarda Mesut ya da bir başkası olsa oturmasına izin vereceğim halde içimde bıraktığı şüphe nedeniyle aklım bunu yapmama müsaade etmiyordu.

"Efendim, biz arabadaydık.Sonra siz bir anda arabayı kenara çekmemi istediniz ben de dediğinizi yapıp sizi bıraktım.Nereye gittiğinizi izlediğimde...Alkollü bir mekana gittiğinizi gördüm.Bir şeyler içmeye başladınız.Bir tane içtiniz önce bir tane daha ve bir tane daha...Çıkarken sizin sarhoş olduğunuzu anlamıştım, Serhan Bey'e haber verip davete götürmemem gerekirdi, biliyorum.Bir hata yaptım, bağışlayın beni!Üç çocuğum var efendim, bu işe ihtiyacım var.Ne olur, affedin!"

Hayatı Yalanحيث تعيش القصص. اكتشف الآن