82 -Final II-

14.3K 956 624
                                    

Bölümde geçen şarkıdan ötürü bu bölümü birine ithaf etmek istiyorum ama yorumlarda o kişiyi bir türlü bulamadım. Görürse ve buraya yazarsa eğer güncellemek istiyorum. Birisi bu şarkıyı ısrarla yorumlara yazıyordu ve onun sayesinde keşfettim. O zamandan beri de kullanmak istiyordum. Çok teşekkür ederim❤️

Uyandığımızdan beri İrem de ben de İrem'in ailesini taciz ediyorduk. Ha, ben evlerine de giremiyordum ve telefon aracılığıyla sıkıştırıyordum. Ne annesi, ne babası bana mısın demiyordu. Benim yasağım bile kalkmıştı ama İrem'in yasağı asla kalkmıyordu. Ailesi çok sıkı, aşırı korumacı insanlar falan değildi. Hastalıktan deli gibi korkuyorlardı. "İrem bir kereciği falan yok! Bir kere kapsan olay bitmiştir zaten!" diye kızdı annesi.

"Hem de konser için istiyorsun! O kalabalığa giremezsin!" diye destekledi babası annesini. Elimle yüzümü ovuşturdum.

"Hazar, oğlum sen de gitme. Ne konseri bu hastalıkta ya!" diye kızdı annesi yüzünü telefona çevirip bana kızgın bakışlarını sergileyerek.

"Hazar." dedi İrem. Sonra telefonunu kendine çevirip çıktı mutfaktan, odasına geçti. "Görüyorsun yavrum. Yapacak bir şey yok."

"İrem ya!" diye homurdandım. "Bıktım yemin ederim, kaç aydır suratını göremiyorum. Sensiz konsere mi gideceğim bir de?"

"Benim yerime de eğlenirsin." dedi dudak bükerek. "Dediğim gibi, yapacak bir şey yok."

"İyi de ben sensiz eğlenemem ki." dedim en çocuksu sesimle. Kıkırdadı.

"Alış artık. Bu hastalığın biteceği yok. Bitene kadar da ben de yokum."

"Irkçıyım şu dakikadan sonra." diye homurdandım. "Uzakdoğu bitmiştir benim için."

"Gerizekalı herif, Korelisin sen!" Kahkaha attı.

"Yoo, gayette Türküm." dedim sırıtarak.

"Hadi git hazırlan. Geç kalma bir de." Başımla onaylayıp öpücüklerle birlikte kapattım telefonu.

Önce alkol alacağımız için kendime yiyecek bir şeyler hazırlayıp karnımı doyurdum. Sonra sıcak bir duş alıp dolabın karşısına geçtim. Uzun bir bakışmanın ardından Onur'un beyaz sweatini üzerime geçirdim, altıma açık renk bir mom giyinip ayaklarıma converselerimi geçirdim. Saçlarımı düzeltip bomber ceketimi üzerime aldım, bir türlü tam hissedememe sebebimi aradım aynayla bakışarak. Sonra geldi aklıma. İrem ve highlighterı. Kendi kendime kahkaha attım, çıktım evden.

Puba girip bara yanaştım, genel olarak kaptığım tabureye yerleştim. Bera bardak kuruluyordu. "Naber yakışıklı?" Bana baktı, gülümsedi.

"İyi olmaya çalışıyoruz Hazar Bey. Siz nasılsınız?" Omuz silktim sırıtarak.

"Onur'u uzun süredir sahnede görmüyorum. Biraz heyecan yaptım." Bera duvardaki saate çevirdi kafasını.

"On beş dakikaları var." Başımla onaylarken çenemi yumruğuma yasladım. "Ne içersin? Corona?" Abartıyla irilttim gözlerimi.

"Yok aman, kalsın." Kahkaha attı.

"İrem izin alamadı galiba?" Başımı iki yana salladım.

"Sorma. Sabahtan beri ailesine yalvarıyoruz. Salmadılar kızı."

"Bebeğim?" Omzuma bir kol yerleşti. Gülümseyerek Onur'a döndüm. "Hoşgeldin." dedi sırıtarak bana.

"Off, konser öncesi buz gibi bir bira ne güzel giderdi..." dedi Ata diğer yanıma yerleşirken.

"Sana bira yasak." dedi Bera sırıtarak kollarını göğsünde bağlayıp. Ata dudak büktü.

"Konser var bugün, bir günlük sal içsin işte." dedi Barlas. Başımı arkama çevirdiğimde Barlas-Doruk-Cem üçlüsüyle karşılaştım. Doruk kocaman gülümsedi bana her zamanki gibi. Burnumu kırıştırıp önüme döndüm. Onur gülümseyerek bana bakıyordu dibimde.

İsimsizler (Gay) Where stories live. Discover now