69 -Korku-

9.4K 861 440
                                    

"Sadece kurcalama." dedim gergin bir sesle. Aceleyle altından çıktım, montumu aldım üzerime.

"Nereye?" dedi bir gram olsun kızgınlık eksilmemiş sesiyle.

"Eve gidiyorum. Mesai saatin geldi nerdeyse. Diğer şekilde kalkmayacaksın." dedim saati işaret edip.

"Ata kalsana." dedi eliyle yüzünü ovuşturup. "Mesaim bitince geleceğim hemen zaten."

"Bera mesain 7 saat." dedim gülerek.

"Oyalan işte. Evde ne yapacaksan burda onu yapabilirsin zaten. Ben gelince de birlikte uyuruz. Beni bekleme uyu hatta, ben yanına girerim." Sessizce başımla onayladım. Yanıma gelip montumu üzerimden sıyırdı, sarılıp dudaklarıma bir öpücük bıraktı. Hemen sonra merdivenleri tırmandı hazırlanmak için.

*

"Yok kanka ya onun yolu yol değil." dedi kıkırdayarak Joseph. Sırtüstü döndüm yatakta, elimi tişörtüme sokup göbeğimi kaşıdım.

"E hoşlanıyorum diyordun, ondan dedim." Yüzümü buruşturdum. Bir şey mi yemişti acaba ya? Her zamanki göbek kaşıntısı değildi bu.

"Hoşlanıyordum çünkü. Soğudum son buluşmada." Merdivenden sesler gelmeye başladı. Kıpırdandım, elimi karnımdan çekip yatağa saldım. Kapatacaktım ama çocuğun sözünü bitirmesini bekliyordum. "Bana nasıl davrandığını biliyorsun." Kapı açıldı. Bera ağır ağır içeri girip yanıma uzandı yüz üstü, yüzünü boyun girintime sokup elini belime doladı. Boştaki elimi saçları arasından geçirdim. Alkol ve sigara kokusu yine... "Çocuk sadece seksten hoşlanıyordu, benden değil."

"Seni sonra arasam olur mu?" dedim beceriksizce gülümsememi bastırmaya çalışarak. Bera yüzünü boynuma sürtüyordu.

"Tamam kanka." Kapattı telefonu.

"Kimdi o?" dedi mayışık sesiyle. Ona doğru döndüm, bacaklarımı belinin yanlarına sıkıştırdım sığamayınca.

"Joseph." Belime sarıldı, biraz daha gömdü yüzünü oraya.

"Hm..." Buklelerden birini yakalayıp parmağıma doladım.

"Yorulmuş birileri sanırım?" Yüzünü boynumdan çekip kısık gözlerini gözlerime dikti.

"Çok. Alsana yorgunluğumu." Sadece kendisi değil, ağzı da hafiften de olsa alkol kokuyordu. Yüzümü buruşturdum. Aslında rahatsız olmamıştım ama ağzını aramak istedim. Bera çalışırken alkol almazdı.

"Offf, ne ara içtin bu kadar?" dedim elimle ağzını itip.

"İçmedim ki." dedi gülerek.

Parmaklarımla burnumu sıkıp gözlerimi yumdum. "Öyle de güzel içmişsin ki!" Aslında öyle aman aman kokmuyordu, muhtemelen doğru söylüyordu ama...

"Kaçmak istediğin zaman çok güzel yalan söylüyorsun." dedi beni biraz daha sıkıştırıp. Kahkaha attım, arkamı döndüm zorlukla ona. Ellerini belime dolayıp yüzünü omzuma gömdü. "Sen duş mu aldın?" dedi aynı yorgun sesle. O ses tonu o kadar güzeldi ki saatlerce konuşsun saatlerce dinlerdim. Dudaklarımdaki gülümsemeyi bastıramıyordum. Geriye dönük ilişkileri konusunda asla kıskançlık yapacak bir tip değildim ama o şekilde başkasına sarılıp o ses tonuyla konuşacağı, bu güzelliğe başkalarının da şahit olacağı düşüncesi beni çıldırtabilirdi.

"Hayır." dedim sesimin utangaç çıkmasına engel olamayıp. Derince nefes aldı.

"Sen niye bu kadar güzel kokuyorsun?" Cevapsız bıraktım birazcık daha küçülerek yatakta. "Uyudun mu?"

"Hayır." dedim aynı çekingen sesle. Birden üzerimde yükseldi dirseklerini iki yanıma koyup. Sırt üstü dönüp ona bakmak zorunda kaldım. Gülümsüyordu.

İsimsizler (Gay) जहाँ कहानियाँ रहती हैं। अभी खोजें