64 -Yalan-

9.5K 953 542
                                    

Onur'larda kalacaktık. O gün Bera evde yoktu, arkadaşında kalacakmış. Kalacaktık derken sadece İsimsizler olarak toplanmıştık. Film falan izledik -nasıl oldu ben de bilmiyorum ama vicdana gelip filmi bana seçtirdiler- ve sohbet ettik biraz. Uyku zamanı geldiğinde Onur Cem'le kendi odasına gitti. Barlas ve Doruk misafir odasında yattılar. Bana da Bera'nın odası kaldı. Azıcık bilinçli Bera'nın odasını kapmış olabilirim...

Yatağa girdiğim an yine o koku karşıladı beni. Sırıttım, yastığına kapıp burnuma bastım. Evet, bulutların üzerinde yuvarlanıyordum.

Telefonumu çıkarıp flaşla bir fotoğrafımı çektim, Bera'ya attım. Odanı çaldım, haberin olsun.

Aslında bayadır konuşmuyorduk. Hatta o bara gittiğimiz geceden beri. Aramız pek iyi durumda da değildi de ben biraz gevşektim. Aramız birazcık da olsa eski sıcaklığına kavuşsun istiyordum ve bu ona yazmak için güzel bir bahaneydi.

Çok geçmeden görüldü oldu. İyi geceler. Kaşlarımı çattım. Resmen siklememişti beni.

Utana sıkıla Sana da. yazıp yolladım. Böyle hayal etmemiştim ve gerçekten aşırı utanmıştım. Gerçekten Bera benim onu düşündüğüm kadar beni düşünmüyor ya da umursamıyordu. Yarısı kadar bile. Belki de son zamanlarda olanlardan ötürü soğumuştu benden tamamen.

Yastığı kollarım arasında biraz daha sıktım. Kendime aşırı sinirliydim. Neden yazmıştım ki? Hadi yazıyorsun, neden fotoğraf da atıyorsun? Yüzsüz gibi... Ata sağ tarafta yat. Mesaj sesiyle birlikte Bera sebepli bininci kalp krizimi geçirip hızla telefonu elime almıştım.

Neden?

Ben sağda yatamıyorum. Gözlerimi irilttim. Onun yattığı tarafa yatmamı mı istemiyordu yoksa... Eve mi geliyordu?

Salonda da yatabilirim bu kadar rahatsız oluyorsan...

Ne?

Neden senden rahatsız olayım, sağda yatamıyorum dedim ya... Cidden eve geliyordu!

Sen arkadaşında kalmayacak mısın?

İşi çıktı eve geliyorum ben. Zorlukla yutkundum, sağ tarafa kayıp dizlerimi karnıma çektim. Ölü taklidi yapmak zorundaydım. Birlikte uyumanın düşüncesi bile mideme ağrılar sokuyordu. Geldiğinde dilimin tutulacağına, hatta oracıkta öleceğine emindim. En azından uyuduğumu düşünürse utancımı bastırabilir, utançtan ölsem de saklayabilirdim.

On dakika falan sürdü gelmesi. O gelene kadar ben elli kere Bera sebepli kalp krizlerimden geçirdim. Midem otuz kere falan iflas etti, beş yüz kere de seslice yutkundum. Odaya girdiğindeyse kısa bir süreliğine nefes almayı unuttum.

"Uyudun mu?" dedi kısık sesle. Tepki vermedim. Birkaç tıkırtı duyuldu, tahminimce üzerini değiştirdi, sonra yavaşça yatağa süzüldü. Bense o sıralarda tuttuğum nefesi salınca düzensizleşen soluklarımı uyanık olduğumu fark etmemesi için düzene sokmayı yeni başarmıştım.

Kıpırdandım, rahatımı kaybettiğim için yüz üstü dönerek yastığı kollarım arasına aldım. Aslında içten içe deli gibi ona dönüp bakmak istiyordum ama yakalanmaktan feci korkuyordum. Beş altı dakika kendimi strese soktum baksam mı bakmasam mı diye... Sonunda aptallığıma kızıp ona döndüm ve gözlerimi araladım. Nasıl olsa yakalanırsam uykum bölünmüş gibi yapabilirdim.

Sırtüstü uzanmış, kollarını başı altındaki yastığın da altına sokmuş tavanı izliyordu sessizce. Gözleri bana döndü ağır ağır. İrkildim. "Uyandırdım mı?"

"Hm..." Mırlayıp gözlerimi kapattım. Ailemden bildiğim kadarıyla gerçek Ata olsa aynen böyle yapardı çünkü. Geceleri uyandığımı asla hatırlamazdım ve sabahları ailemin dalga geçmesiyle haberim olurdu bunlardan. Uyanıp insanların suratına homurdanıp geri yatma alışkanlığım var... (İşte bu tamamen benim.)

İsimsizler (Gay) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin