34 -İntikam-

12.5K 962 234
                                    

İreme yazdım. Onurlara geçiyorum, uyanınca gel.

Evden çıkıp koştura koştura evlerinin yolunu tuttum. Önceki gün canı sıkkın ayrılmıştım sevgilimden gecenin bir yarısı. O psikolojide -ki o psikolojiye ben sokmuştum- onu yalnız bıraktığıma inanamıyordum. Belki sakinleşmişti ya da belki de hemen uyumuştu ama endişelenmeme engel olamıyordum.

Hiçbir zaman kürtaj konusunda yargıları olan bir insan değildim. Onun bu konuda kendini ne kadar suçladığını fark etmiştim, sonuçta bu büyük bir yüktü. Can almaktı bir bakıma. Yine de öyle bir durumda kesinlikle en doğru karar olduğunu düşünüyordum. Annesi tarafından eşya gibi babaya bırakılmış bir çocuk olarak söylüyorum bunları. Buna da şükür ama yine de hayatımın çok daha güzel olabileceği düşüncesi beni mahvediyordu, özellikle çocukluğumu düşündüğüm zamanlarda... İnsanların bakamayacağı çocuklar doğurması bana itici geliyordu. Sadece parasal olarak anlaşılmasın sabah sokağa salınıp akşam eve yatıya sokulan çocuklar görüyordum. Çığlık çığlığa bağırasım gelir bazen. Prezervatif kürtajdan daha ucuz! (Onca hikayem arasında kafa yapıma bu kadar yatan bir paragraf YAZMADIM YAZAMAM.)

Kapıyı aceleyle peş peşe zile basarak çaldım. Bera açtı kocaman gözlerle. "Manyak mısın oğlum, bir şey oldu sandım!" Üzerine atılıp sıkıca sarıldığımda kasılıp kaldı. "Aklımı aldın ve almaya devam ediyorsun dengesiz herif, ne oluyor?"

"Sen mükemmel bir insansın." dedim ve hızlıca ayrılıp salona koştum, pata küte çıktım merdivenleri. Odasına daldığımda duraksadım, iç geçirip gülümsedim. Öylece yastığına sarılmış, mışıl mışıl uyuyordu. Yanına adımladım, arkasına uzanıp sıkıca sarıldım beline.

Kıpırdandı, karnında birleşen ellerime baktı. "Hazar?"

"Benim koca bebek." dedim gülerek. Bana dönüp kolları arasına aldı beni. "Günaydın." dedim ona gülümseyerek. Gözlerini açmadan dudaklarıyla yüzümde gezinip dudaklarımı buldu, iki kere üst üste öpüp sokuldu bana.

"Günaydın." dedi varla yok arası bir sesle, esnedi. "Saat kaç?"

"Bilmiyorum." dedim kıkırdayarak. Gözlerini açtı, kıpkırmızı gözlerini gözlerime dikti. Uyanınca kızarırdı onun gözleri genelde.

"Hayırdır? Ne oluyoruz?"

"Sevgilimi özledim ve geldim." dedim kaşlarımı kaldırarak. "Sebep mi istiyorsun?"

"Şaşırtıyorsun beni." dedi beni üzerine çekerek. Kıkırdayarak başımı göğsüne koydum. Biraz sonra nefesi tekrar düzene girdi. Aptal, yine uyumuştu.

Dürttüm, resmen hortlar gibi kaldırdı başını gözlerini ve ağzını aynı anda açarak. "Sen de beni şaşırtıyorsun." dedim kahkaha atarak. Elini alnına atıp ovuşturarak başını yatağa geri düşürdü.

"Bebeğim yemin ederim çok uykusuzum."

"Artık gece ne yaptıysan." dedim pişkince sırıtarak. O da sırıttı.

"Sabaha kadar mala vurdum seni düşünerek, ne yapacağım?" Yine kirli diliyle suratımı kıpkırmızı yaptı, sonra başını kaldırıp apışıp kalan suratıma bakarak kahkahayı bastı. Beni yatağa devirip yanaklarımı öpücüğü boğduğunda yüzümü buruşturdum.

"Yalama be!" O öpücüklerine ek olarak belimi gıdıklamaya başladığında ise güç bela nefes almaya çalışarak kahkahalarla gülmeye başladım. "Onur... Onur yapma!"

Sonunda bileklerini yakaladım, o da pes edip kollarını iki yana açarak yatağa gömdü, başını omzum üzerinden yastığa koydu yüzüme dönük. Kulağıma fısıldadı. "Bırak uyuyayım."

"Olmaz." dedim kollarımı beline dolayarak. "Şu an ilgi istiyorum." İnledi kulağıma doğru keyifsizce.

"Bir saat sonra alsan ilgini?" Başımı iki yana salladım. Doğrulup yüzüme bakmaya başladı aptal aptal. Başparmaklarını şakaklarıma bastırıp iki yana çekti, ben artık onu göremiyorken kahkaha atmaya başladı. "Bunu hep yapmak istemiştim!"

"Göremiyorum." diye homurdandım. Dudaklarıma bir öpücük bırakıp çekik gözlerimi rahat bıraktı. Hemen sonra gözümün altındaki bene bastırdı dudaklarını.

"Sen gerçekten çok güzelsin, bir erkek nasıl bu kadar güzel olabilir ki?" dedi gözlerini kırpıştırarak beni süzüp. "İnanmıyorum, makyaj falan yok suratında değil mi?" dedi baş parmaklarından biri bu sefer alt dudağımda ileri geri oynarken.

"İlgiden kastım bu değildi." dedim üstümde olduğu halde ona arkamı dönüp kızaran yüzümü yastığa gömerken. "Ayrıca ben gayet yakışıklı bir çocuğum, sadece boyum kısa." Kıkırdadı, yine kendini üzerime bırakırken belime sarıldı.

"Günaydın!" diye bağırarak odaya daldı İrem. Hemen arkasından da Bera.

"İnsan bir kapıyı tıklatır." diye homurdandı üzerimdeki çocuk kalkarken.

"Siz napıyordunuz öyle?" dedi Bera çatık kaşlarla bizi süzüp. Kızaran suratımı ovuşturdum ellerimle sanki bu kızarmasını engelleyecekmiş gibi.

"Sana ne?" diye homurdandım.

"Bana ne mi? Kardeşimin yatağındasın." Yanıma gelip yanaklarımı sertçe iki yana çekiştirdiğinde elinden kurtulup Onur'un arkasına saklandım ayağa fırlayarak.

"Bera çocuğuma zorbalık yapma, parçalarım seni!" diye bağırdı İrem çirkef bir sesle. Onur kolları göğsünde, gıcık olmuş bir tavırla onlara bakıyordu.

"Tüm sabah keyfimi piç ediyorsunuz, sağolun."

"Hadi, denize gideceğiz!" dedi İrem yine sırıtarak. Gözlerimi iriltip sevinçle el çırptım. Geçen sefer anlaşmıştık ama olaylardan ötürü gidememiştik. "Birkaç saate çıkarız, kahvaltımızı yapıp hazırlanalım."

"Çocuklara da haber veriyorum, ne kadar kalabalık o kadar eğleniriz." dedi Onur. Sonra sırtını kaşıyarak telefonunu aldı komidinden. "Yuh ama, saat daha on bir." Bana çevirdi kızgın gözlerini." Omuz silktim sevimli bir sırıtmayla.

Odadan çıktıklarında üzerime üzerime gelip yatağa attı beni. "Onur duymadın mı?" dedim dirseklerim üzerinde doğrularak. "Hazırlanmamız ve kahvaltıya inmemiz gerek, arkadaşların da gelecek."

"Dün beni eve nasıl getirdiğini hatırlıyor musun?" Gözlerimi irilttim kendi de dizleri üzerinde yatağa çıkıp tişörtünü bedeninden sıyırdığında.

"Za-zamanı değil, yakalanacağız!" Benim tişörtümü de çekip çıkardı, ellerini çıplak belime yerleştirip göğsüme gömdü dudaklarını. Dişlerimi sıktım, başımı geriye atıp gözlerimi yumdum.

Kesik kesik inlediğim sırada ellerimden biri dalgalı koyu saçların arasına daldı. "Bakalım bir daha böyle şeyler yapacak mısın?" Ses tonundan gülümsediği çıkarımını yapmak kolay oldu. Beni ters çevirdi, belime öpücükler bırakarak kalçamdan şortumu ve baksırımı sıyırdı. Asla itiraz etmedim, istekle kasılıp parmaklarını bekledim.

Çabucak bitirdi işini, hızlı bir duş alıp çıktık, kurulandık. Ben kendi kıyafetlerimi giyinirken o deniz şortuyla tişört aldı üzerine. Kahvaltıya indiğimizde sadece Cem gelmişti henüz. Onur'la tokalaştılar, kahvaltımızı yaptık. Sonra da İrem'le eve geçip üzerimizi giyindik.

İki araba geldiler. Biri Barlas'ındı, diğeri de Bera'nın. Biz Bera, Onur, İrem ve ben bindik. Diğer dörtlü de Barlas'ın arabasındaydılar. Bera sağolsun yol boyunca Grandson dinledik. Onur sağolsun araç taşa bile takılsa yüzüm buruştu, durumu kavrayan ikili bizimle alay etti.

İsimsizler (Gay) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin