11 -Poz-

16.2K 1.4K 533
                                    

"Tabiki izleyemezsiniz." dedi Doruk göz devirerek. Sonra bana gülümseyip başıyla takip etmemi işaret etti. Odasına girip başka bir kapıdan içeri girdik. Burası odasına göre daha geniş bir odaydı. Atölye olarak kullandığı barizdi. Yerlerde hep boya lekeleri vardı. Bir duvarda aralıklı birkaç raf vardı ve art arda tuvaller dizilmişti. Çok fazla tuval vardı ve yan taraflarındaki boya lekelerine bakılırsa boş olmadıkları belliydi. Uzunca bir masa vardı, üzeri beyaz temiz bir örtüyle örtülmüştü. Hemen karşısında ise kaliteli bir ahşaptan yapıldığı bariz olan bir şövale vardı.

"Bu resmi kimse görmeyecek, değil mi?" Başını iki yana sallarken alçak uzun masayı işaret etti.

"Oraya oturabilirsin. Resimlerimi sergilemek için değil, hobi olarak çiziyorum. Lisede insanlar sapık olduğumu söylerdi bu yüzden. Sonuçta canlı mankenle çalışmak zorunda değilim ama eski usulle çalışmaktan zevk alıyorum ben de." dedi gülerek. Yanıma geldi, üzerimdeki tişörtü çekip çıkardı. Bunu yaparken fazlasıyla hakim olduğu bir iş yapar gibi görünüyordu. Beceriksiz ya da sarsak değildi, bambaşka bir insana dönüşmüştü sanki. Beni süzdü alıcı gözüyle ama bu rahatsız edici gelmedi bana. Çünkü ben sapık olduğunu düşünmemiştim.

"Kaç yaşındasın?"

"22." dedi ve odadan çıktı. Kısa bir an aralıktan Cem'i gördüğümde hemen yan odada olduklarını düşünmemeye çalıştım. Bunu bilmesini istemiş, hatta keşke öğrenince surat ifadesini de görebilsem demiştim ama resim çizilirken yan odada olduğunu asla hayal etmemiştim. Bilmesini isteme sebebim ise körü körüne benden hoşlanmadığına inanmak istemememdi. Olaylar karşısında yaptığı yüzler, bedeninin verdiği tepkiler doğru düzgün tanımadığın birine vereceğin tepkiler değildi. Belki de huyu böyleydi ama yine de o şekilde düşünmek hoşuma gidiyordu. Biraz önce dudaklarının seğirmesini bir tik olarak düşünmek istemiyordum.

Döndüğünde elinde beyaz bir tişört vardı. Kumaş biraz kirli görünüyordu, birkaç yırtığı vardı yakasında. İç geçirdi, karşıma dikildi. "O tişörtü giyeceğim sanırım? Ben çıplak çiziyorsun sanıyordum." Gülümsedi bana.

"Şimdi aklımda bir pozisyon var. Ben onu yaptıktan sonra sen kıpırdamayacaksın. Arada kolların ağrırsa bana haber ver, bazı detaylardan sonra mola verdireceğim." Kolların ağrırsa dediği an ben birazcık ürktüm. "Onun dışında kafanı oynatmadığın sürece konuşmanda problem yok. Yüzünü en son çizeceğim zaman haber vereceğim zaten." Başımla onayladım. Tişörtü boynumdan geçirdi. "Kollarını geçir." Kendim giyinebilirim demek istedim ama gergin olduğum için susmaya karar verdim, dediğini yaptım. Tişörtü belime kadar indirip geri çekti, boynumdan ve kollarımdan tekrar geçti delikler. Sonunda tişörtü iki bileğim üzerinde bırakıp sırtımı arkamdaki mindere yaslayarak kollarımı duvara dayadı. Sonra biraz geriye çekilip beni süzdü. Gözlerini yumup iç geçirdi. "Kolların çok ağrıyacak. Sürekli mola yaparsak resim orantısız olur."

"Bu biraz BDSM pozisyonu gibi olmadı mı zaten?" dedim duvara yasladığı kollarıma bakarak. Kahkaha attı. Utandım, kollarımı kucağıma indirdim.

"Duvara bak." dedi rafları işaret ederek. "Tabloları sayabilir misin?"

"Çok fazlalar." Başıyla onayladı. "O kadar çok çizdim, o kadar çok pozisyon kullandım ki... Sürekli yeni bir poza ihtiyacım oluyor. BDSM falan umrumda değil, hatta mantıklı. Bunu birazcık daha fetiş oyununa çevirip çizebilirim." dedi sırıtarak. Gürültüyle yutkundum.

"Almayayım."

"Neyse hadi." dedi kollarımı tekrar kaldırarak. Sabitledi, bana baktı. "Of, bu çok fazla mola demek olur ama. Baktıkça daha çok ağrıyacakmış gibi hissediyorum."

İsimsizler (Gay) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin