27 -Aşk-

15K 1K 186
                                    

"Cidden eve mi gidiyoruz?" dedim ev yolunda olduğumuzu fark edince gözlerimi irilterek. Yan yan bana baktı.

"Evet? Gitmek istediğin başka bir yer mi vardı?" Gözlerimi kaçırdım. Takılmak için söylediğim bir şeyi ciddiye aldığına inanamıyordum. Hem de oynaştığımız zamanlarda ne kadar çekindiğimi bilerek...

"Hep evdeyiz." dedim omuzlarımı kaldırarak. Duraksadı, gözleri sokağı taradıktan sonra elini belime atıp yanağıma bir öpücük bıraktı.

"Dışarda sana dokunamıyorum." Yanaklarımın allandığını hissedip gözlerimi ayaklarıma indirdim.

"Seni saklanmak zorunda bıraktığım için kusura bakma..." dedim tişörtünün eteklerini avuçlarıma sıkıştırarak.

"Biliyor musun, seninle olmak için her şeye değer." Beni yönlendirdi, yürümeyi sürdürdük. "Nereye gitmek istersin o zaman?"

"Eve gidelim." dedim ona gülümseyerek. Gözleri yüzümü buldu, sırıttı bana.

"Sanırım aşık oluyorum." dedi hemen sonra önüne dönerek. Alaylı alaylı kıkırdadım elimi ağzıma götürüp. Düşüncesi bile midemin ağrımasına yetiyordu. "Şaka yapmıyordum." dedi asık bir suratla yan yan bana bakarak.

Bu sefer sokağın ortasında hareketsizce kalan ben oldum. Ağzım yavaşça aralandı, gözlerim irildi. O da birkaç adım önümde durup bana döndü. Midemde binlerce kelebek boğazıma tırmanıp orayı tıkadı. Boğazımdaki karıncalanma sağolsun zorlukla birkaç seferlik denemenin ardından yutkunmayı başardım, gözlerimin dolduğunu hissettim.

Gözlerini irilterek üzerime atılıp ellerini yanaklarıma koydu. "Hey! Ne oluyor?"

"Ben de sana aşık oluyorum galiba!" Gözlerimden aşağı süzülen yaşlarla birlikte pembeleşen yanaklarıyla kıkırdayarak başparmaklarıyla göz yaşlarımı sildi.

"Ağlamaya devam edersen seni tam şu an, tam burada öperim." dedi bana sevimli bir tavırla gülümserken. Kollarımı beline sarıp yüzümü göğsüne gömdüm, kendimi nefessizlikten boğmaya çalıştım.

"Babam bu ayın sonunda gidiyor." diye çıkardım baklayı ağzımdan. Sessizlik oluştu, kollarım arasındaki bedeni ağır ağır kasılmaya başladı. Hemen sonra göğsü kabarıp geri indi sertçe.

"Gitmeyi... düşünmüyorsun, değil mi?" Güldüm alayla.

"Nasıl gidebilirim ki?" dedim kollarımı ayırmadan başımı kaldırıp geriye bükerek yüzüne bakıp.

"Ah bebeğim..." dedi dağılmış bir ifadeyle başını omzuma düşürüp, ağır ağır kendini asfalta bıraktığında onunla birlikte dizlerim üzerine çökmek zorunda kaldım. "Yüreğime indirmek mi istiyorsun?" Parmaklarım omzumdaki kafayı buldu, saçları arasında turladı. Diğer elimle de sırtını sıvazladım. O ise bacaklarını iki yanıma açarak yere serilmiş, ellerini de aynı şekilde yere devirmişti. "Nereye gidiyor peki?"

"Tekirdağ tarafına." dedim burnumu çekerek.

"Uzak değil ki. Benim ehliyetim var, hafta sonları götürürüm seni babanın yanına." Gözlerimi kırpıştırdım, başını omzundan ayırıp onun bana hep yaptığı gibi avuçlarıma aldım suratını.

"Gerçekten mi?" Başıyla onayladı gülümseyerek. Ben de sırıttım, sonra utanıp şakaya vurmak istedim. "Bisiklet süremeyen sevgilim araba mı kullanıyor?" Kahkaha attı, ayağa kalkıp ellerini tutarak çekiştirdim onu. "Popon hep toz olmuştur şimdi." dedim çatallı bir sesle. Sakinlemiştim bile ama istemeden de olsa göz yaşlarım hala süzülüyordu.

"Yıkarsın belki?" dedi muzipçe gülümseyerek. Abartıyla kahkaha attım.

"Rüyanda görürsün." Dudak büktü kalkarken. Ellerimi arkasına atıp kalçalarını silktim. Gözleri tekrar etrafta gezdi.

"İyi manzara verdik yalnız." dedi gülerek.

"Umarım telefonu olan hayranın falan yoktur buralarda." Yüzünü buruşturdu, tekrar yürümeye başladığımızda kolunu omzuma attı.

"Sana daha önce çok güzel kahve yaptığımı söylemiş miydim?" diye mırıldandı yürürken.

"Tuzlu mu yoksa?" dedim sırıtarak. "Tuzluysa içerim."

*

Eve geldiğimizde kapıyı kapattığı gibi kapıya yasladı beni. Parmak uçları yanaklarımda turlarken gülümsedim. "Galiba odaya kadar dayanamayacaksın."

"Sen varya..." dedi beni süzerek. Uzanıp dudaklarına küçük bir öpücük bıraktığımda alnını alnıma yasladı. "Adamı çıldırtırsın. Benden başkasını çıldırtabileceğin düşüncesine de katlanamıyorum orası ayrı." dedi gülerek.

"Benim tek problemim sensin, rahat ol." dedim kıkırdayarak.

"Bence sen bugün çok rahat olma ama." dedi gülümseyerek, tepki vermeme kalmadan beni kucakladığı gibi odama taşıdı. Kalçamın altından kaldırmış, tam olarak omzuna atmış olmasa da kollarımın altına kadar omzunda olduğum için yüzünü göremiyordum.

"O ne demek ya?" diye bağırdım ona doğru. "Canını yakmam diyen sevgilime ne yaptın?"

Sırtım yatakla buluştuğunda dizleri üzerinde çökmüş, bana bakıyordu. Önce kendi tişörtünden sıyrıldı, hemen sonra altımdaki şortu çıkarıp yerle buluşturdu. "Sana şöyle bakarak bile heyecanlanıyorum." dedi gülerek beni süzüp. Utandım, rahatsızca kıpırdandım. Eğilip baldırlarımın iç kısmına öpücükler dizmeye başladığında gözlerim şaşkınlıkla irildi, derin bir nefes alıp tavanla bakışmaya başladım.

"Onur!" diye inledim, ters dönerek kaçmaya çalıştım ama cevap kalçalarımdan sıyrılan baksır ve kalçama inen öpücükler oldu. Bu daha da utanmama sebep olurken tek kaçış yolunu kullanıp omuzlarından tutarak yatağa gömdüm onu, üzerine oturdum. Bu bile onu tam olarak kısıtlayamadı ve kalçalarımın altında takılı kalan baksırı çekiştirip çıkardı. "Seni-" diye azarlamaya geçiş yapacakken sırıtarak bana baktığını fark edip duraksadım. "Ne oldu?" dedim nefes nefese onu izleyerek.

"Çok güzelsin." diye mırıldandı. Elleri belimi bulmuş, tenimi okşamaya başlamıştı tişörtümün altından. Kalçalarıma inip okşamaya başladığında titredim, üzerine eğilip boynuna öpücükler bırakmaya başladım.

Beni çevirip altına aldığında homurdandım. "Hep böyle yapıyorsun." Kıkırdadı, yine ilk seferde olduğu gibi tişört üzerinden göğsümü buldu dudakları. Yüksek sesle inlememe engel olamadım, aceleyle pantolonunun önünü açıp bacaklarımı beline doladım. Eli arkasına gidip pantolonu dizlerine kadar indirdi.

Benden kısa bir an ayrılıp pantolonundan kurtuldu, komidine uzanıp el kremimi bularak geri döndü. Parmaklarını ıslattıktan sonra kalçamı buldu, tişörtümü boğazıma kadar sıyırarak göğsümü tekrar dudakları arasına sıkıştırdı. Yeni bir iniltiyle birlikte bacaklarımı aralayarak ona alan sağladım.

Yine işimi parmaklarıyla gördüğünde ona sebebini sormak istedim ama utandım. Hemen sonra kendiyle ilgilendi, yine sırayla temizlenip yatağa serildik. Öylece tavanı izlemeye başladığımızda dayanamayıp ona döndüm, bu sefer birazcık daha zorlamasından ötürü yanan kalçalarımla birlikte yüzümü buruşturup homurdandım. "Acıyor mu?" Omuz silkip onu izlemeye başladım. Tekrar tavana dönüp gözlerini yumdu.

"Neden sadece parmaklarını kullanıyorsun?" Gülerek bana baktığında utanıp hızla arkamı döndüm ona. O da bana dönüp kollarını belime sardı, enseme bir öpücük bıraktı.

"Çünkü canını yakmak istemiyorum. Henüz tam olarak alışamadın." Elimi yakalayıp kucağına, baksırı üzerine yerleştirdiğinde utandım. Yüzümü görmediği için memnundum. "Bunu parmaklarımla karşılaştıramazsın."

"Sonraki sefere ben de seninle ilgilenebilir miyim?" dedim boğuk bir sesle yastığıma sığınarak. Kısa bir an oda sessizliğe gömüldü.

"Çok mutlu olurum açıkcası." dedi gülerek. "İyi geceler."

"İyi geceler koca bebek." diye mırıldanıp belimdeki elini yukarı çekerek ellerim arasında göğsüme koydum.

İsimsizler (Gay) On viuen les histories. Descobreix ara