31 -Sevgi-

13.5K 1K 319
                                    

Salondaki koltukların nerdeyse hepsi doluydu. Kalan tek yere kendini attı Onur, kollarını açtı bana. Ciddi mi diye bir süre baktım ona. O kadar insanın önünde kucağına oturmamı mı bekliyordu?

İrem'in yanındaki yastığı çekip aldım, yere oturdum yastığı kıçımın altına alarak. Bunu yaparken gözümü Onur'unkilerden ayırmamıştım. "Bayılıyorsun değil mi beni gıcık etmeye?" dedi yarım ağız gülümseyerek bana.

"Ben senin her haline bayılıyorum." dedim sırıtarak.

"Yapmayın ya." dedi Bera az önce hiçbir şey olmamış gibi alaycı bir tavırla elini alnına atarak.

"Ya kıskanmaaa!" dedi İrem ona uzanıp saçlarını karıştırarak. Bera yüzünü buruşturdu, bu hepimizi güldürdü.

"Vay be... Normalde sevgililerini ortama soktuğunda sıkıntıdan patlardık." dedi Barlas. "Hep sıkıcı tiplerle çıkardın."

"Ben sıkıcı mıyım?" dedim hemen çaprazımda oturan Barlas'a alaycı bir sinir ifadesiyle bakarak.

"Kızlar kadar değil." dedi Barlas bana sırıtarak.

"Hişt amcaoğlu ayıboluyo he!" dedi İrem ona dönüp. Bera İrem'le dalga geçip ona sataşmaya başladı.

"Yenge yemek yapabiliyor mu?" dedi Doruk Onur'a dönerek. Hızla kaşlarımı çattım. "Yapabiliyorsa bir tık daha ısınacağım, fena açım."

"Isınma fazla." dedi Onur ona pis pis sırıtarak.

"Yenge falan hayırdır ya?" dedim İrem gibi sokak ağzıyla. "Yengen orda bak." dedim Onur'u gösterip. "Enişte diyeceksin."

"Haha! Şakacı çocuk." dedi Doruk alaylı bir ifadeyle bana.

"Şaşırmam. Onur'da fena mal var." dedi Ata sırıtarak. Onur çatık kaşlarla ona döndü.

"Ata sen benim götüme mi bakıyorsun?"

"O göte bakmamak hakaret sayılır." dedi yanında oturan Cem sırıtarak. Dakikalardır telefonuyla oyalanan Cem sonunda muhabbete katıldığında yüzümü buruşturdum.

"Ben sevgilimi kimlere emanet ediyorum?" dedim Doruk'a dönerek. Doruk gülmeye başladı. Onur beni bileğimden yakalayıp çekerek ayağa kaldırdı, kucağına oturttu belime sarılarak. Bu sefer ses etmedim.

"Görüyorsun ya?" dedi gözlerime bakarak Onur. Omzum üzerinden ona bakıyordum ben de. Burnunu yanağıma sürttü hafifçe. "Bana niyetleniyorlar resmen."

"Problem yok." dedim sırıtarak önüme dönüp. Tabiki ciddi olsalardı problem olurdu ama o an kafamda başka bir şey vardı. Çıkarılmamış bir hırs. "Ne de olsa Onur istemediği sürece kimse ona dokunamaz, ben sevgilime güveniyorum." Onur rahatsızca kıpırdandı.

"Yenge yargı dağıtıyor." dedi Ata. Bu İrem'in sırıtmasına sebep oldu. Kaşlarımı çattım Ata'ya.

"Bana yenge deme! Kız mıyım ben?" Ata ellerini havaya kaldırdı.

"Takılıyorum!" Belimdeki eller sıkılaştı, çenesini omzuma yaslayıp yanağını yanağıma sürttü.

"Sana bunun güvenle alakası olmadığını söylemiştim."

"Takılıyorum." dedim Ata'yı taklit edip haince sırıtarak. "Ee? Eğlendiniz mi konserde?" dedim tüm gruba hitaben.

"Eğlenmek mi?" dedi hıhlayarak Cem. Ona baktığımda başını diğer tarafa çevirmişti ve suratında rahatsız bir ifade vardı.

"Onur kaç gündür canımıza okuyor, haberin var mı?" dedi Doruk gülerek.

"Ve hala istediğim cevapları alamadım." diye homurdandı sevgilim.

"Ne değişecek?" dedim. "Olan oldu." Ne kadar arkadaşından hoşlanmasam, ne kadar söylediklerinden ötürü canının yanmasından memnun olacak da olsam benim de Onur'a cevapları vermeye niyetim yoktu. Sonuçta problem çözülmüştü, gereksiz gerginlik doğurmak istemiyordum.

"Bakın, yeni bir şarkımız var artık." dedi Ata kocaman gülümseyerek. Sonra bana baktı. "Senin de duymanı çok istiyorum." Black Pistol Fire - Pick Your Poison çalmaya başladı. "Şarkının adı-"

"Şarkıyı biliyorum." dedim ona gülümseyerek. Şarkıya eşlik etmeye başladı, İrem de ona katıldı. İkisi ayağa fırlayıp dans etmeye başladıklarında bu güldürdü bizi. Durup durup turnayı gözünden vurmak derler ya... Hem arkadaş, hem sevgili konusunda başarmıştım bunu. Hatta sevgilimin ortamı konusunda bile!

Kollarından kurtulup aralarına katıldığımda üçümüz saçma sapan beceriksizce dans etmeye başlamıştık. Barlas telefonunu çıkarıp bizi çekmeye başlarken Doruk da aramıza katılmıştı. Bera düğünlerdeki teyze edasıyla ağır ağır alkış tuttu sırıtarak. Bu bizi güldürürken Cem de ona katıldı. Sanki Rock N Roll değil de halay vardı salonda o an.

Gözlerim Onur'u buldu, küçücük bir gülümsemeyle beni izlediğini fark ettim. Yanına koşup ellerinden tutup çekiştirdim. "Yapma." dedi son heceyi uzatarak kendini geriye çekip.

"Seninle dans ederek tanıştık, cool ayaklarına yatma şimdi!" dedim sırıtarak. Bu onu da güldürdü.

"O sadece sarhoşken dans ediyor." dedi Bera, ayağa fırladı. "Ben biraları getiriyorum o zaman."

"We all pick our poison, its best left unspoken, not the only one!" Arkamda Bera'ya sırıtarak bağıran gruba katıldım Onur'u çekiştirerek.

*

Sonunda kafamız biraz güzel, onun odasında yatağında uzanıyorduk. Ben hala ayağa kalktıkça sallanıyordum. O ise aşırı gevşemiş, keyiflenmişti. Kolu belimi sarmış, beni göğsüne almıştı. Alnıma bir öpücük bıraktı. "O kadar hoşsun ki..." diye mırıldandı. "Sana bakarken gözlerime kadar karıncalanıyorum."

"Burda da ben ve vücudum daha farklı durumda değiliz." dedim kıkırdayarak. Biraz daha yükseldim yatakta, elimi saçlarından geçirip oynamaya başladım. Şimdi burun burunaydık. Gözlerini yumdu. Nefes sesleri aşırı düzenliydi. Her an uyuyakalacağını bilerek yüzünü inceledim. Güneşten yanık teni pürüzsüz ve sevimliydi her zamanki gibi. Elmacık kemikleri ve çevresi allanmıştı. Alnında saçlarının birkaç tutamı terle birlikte sabitlenmişti. Dudaklarının kenarları yukarı büküktü gülümsemiyor da olsa. İç gülümseme derdim ben buna hep. Bazen gülümsemiyorken bile mutluluğu belli ederdi dudaklar.

"Bugün yanımda kalır mısın?" dedi gözleri hala kapalıyken mırıltıyla.

"Tabiki kalırım." dedim saçlarıyla oynamayı sürdürürken. Tamamen bana dönüp kollarını sırtıma doladı, yüzünü boyun girintime sakladı.

"Seni seviyorum." Hemen sonra nefesi tamamen düzenini buldu, sessizlik hakim oldu tüm odaya.

Benim kalp çarpıntılarım dışında.

Gözlerimi yumup bu güzel rüyadan asla uyanmamak, tatlı sarhoşluğumdan asla ayılmamak istedim. Zamanın durmasını ve sonsuza dek o hoş karın ağrısıyla birlikte o anda mahsur kalmak istedim.

"Ben de seni seviyorum." Duymayacağını biliyordum. Ben söylemeden onun bunu hissedebildiğini bildiğim kadar emindim buna. Yine de tekrar tekrar söylemek isterken buldum kendimi. Güzeldi çünkü. Güzel şeydi, bu dünyadaki en güzel şeydi. Bizi hayata bağlayan en büyük sebepti sevgi.

İsimsizler (Gay) Where stories live. Discover now