Bölüm 24

42K 2.4K 605
                                    

İyi okumalar dilerim:)

Güzel oy ve yorumlarınızı eksik etmeyin lütfen benden:))

Müziği açabilirsiniz umarım:)

DOREMİ: Ne demek bu şimdi?

DOREMİ: Sen benim karşıma çıkmadın.

DOREMİ: Yani çıksan benim haberim olurdu.

Davetsiz: Bu konuyu kapatalım.

DOREMİ: Ne kapatması ya, ne zaman oldu bu?

Davetsiz: Çok eskiden, çok ani bir şeydi, hatırlamaman normal. Gerçekten kapatalım bu konuyu. Birden yazdım zaten. Önemsiz.

İnanamıyordum! Tek kelimeyle inanamıyordum! Ben nasıl hatırlamazdım bunu! Ellerimin içi terlemeye başlamıştı. telefonu bırakıp ellerimi pantolonuma sildim. Tekrardan telefonu alıp yazmaya başladım.

DOREMİ: Ne dedim sana o gün? Yani karşıma çıktığın gün ne dedim?

DOREMİ: Ne dedim de seni bu kadar kırdım. (Gönderilmedi.)

Davetsiz: Öyle boktan bir gündü ben de unutuyorum artık.

DOREMİ: Söylemeyecek misin?

Davetsiz: Hatırlamıyorum :)

Hiçbir şey yazamadım. Ne yazılırdı ki böyle durumda? Ne söylemiştim ona? Kırmışım onu hem de çok...

Ekrana baktığımda Davetsiz hâlâ çevrimiçi idi.  Hızla konuşmadan çıkıp interneti bağladım.

Ellerim yeniden terlemişti. Önümdeki kitaplara baktım. Bu kafayla hiçbir şey okuyamazdım! Okumak istemiyordum!

Yerimden kalkıp yatağıma girip gözlerimi tavana diktim ve düşünmeye başladım. Ne zaman çıkmıştı karşıma? Ne zaman olmuştu bunlar...

Saniyeler dakikaları, dakikalar saatleri kovalarken aynı sorular da bir birini kovalıyordu...

__

Gözlerim çalan alarm sesiyle masanın üzerinde unuttuğum telefona kaydı. Kalkıp alarmı kapattım. Dağınık saçlarımı elimle gözümün önünden çektim.

Gece boyu düşünmekten uyuyamamıştım. Havanın karanlıktan aydınlığa doğru geçen tonlarını izledim tüm gece pencereden. Ama küçük bir an'ı bile hatırlayamıyordum! Küçücük bile!

Bu sefer sinirle ellerimi saçlarımdan geçirip banyoya gittim. Elimi yüzümü yıkayıp okul formamı giyindim. Çantamı alıp aşağı indim...

__

"Bebeğim sen iyi misin?"

Ece'nin beynimde yankılanan sesiyle kafamı masadan kaldırdım.

"Uykum var."

"Kan çanağına dönmüş gözlerinden bu bilgiyi gayet net anlıyorum ama en ön sırada uyuyamazsın. İstersen geç arkada boş yer var uyu." dedi. Bana üzülerek bakıyordu.

Doğru söylüyordu zaten hocalar da birkaç kere uyarmıştılar. Aslında hiç uykum yoktu ama ders dinlemek istemiyordum. Tek istediğim o günü hatırlamaktı. Ama kahretsin hiçbir şey hatırlamıyordum.

Kafamı kaldırıp arka tarafa baktığımda birkaç saniyelik Kaan ile göz göze geldik. Kaşları çatık bir şekilde gözlerime bakıyordu. Ece'nin dediği gibi gözlerim gerçekten kan çanağına dönmüş olmalıydı. Önüme döndüm.

Ece'ye tamam anlamında kafamı salladım. Can'ın yanı boş olmalıydı.

Çantamı alıp arkaya doğru adımladığımda Anıl Can'ın masasına yerleşiyordu ama Can yoktu. Artık yerimden kalktığım için masaya doğru adımlamaya başladım.

"Boş mu?"

'Dan diye sorsaydın.' Öyle yaptım zaten.

Anıl gülümseyip "Hayır, Can gelecek birazdan." Dedi.

"Siz beraber mi oturuyorsunuz?"

"Hayır, Can bana kimya çalıştıracak." dedi ve devam etti "Sen uyumak için mi gelmiştin?"

O kadar mı belli oluyor?

"Evet, ders dinleyecek halim yok."

"Bak," dedi eliyle diğer sıradaki masayı göstererek "Benim kalktığım yer boş oturabilirsin."

Kafamı çevirip gösterdiği masaya baktığımda Kaan'ın yalnız oturduğunu ve kafasını eğip telefonla meşgul olduğunu gördüm.

"Tamam."diye mırıldanıp Anıl'ın yanından ayrıldım. Masanın yanına geldiğimde Kaan geldiğimin farkına bile varmamıştı. Sıkıntılı bir nefes verip konuşmaya başladım.

"Oturabilir miyim?"

Kafasını telefondan kaldırıp bana baktı ve omuz silkerek "Olur." Dedi. Ardından çantasını boş sıradan alıp arkasına yerleştirdi. Ben de çantamı arkama yerleştirip oturdum. Kollarımı kafamın altında birleştirip gözlerimi kapadım.

Hoca sınıfa geldikten sonra yine aynı pozisyonu alıp gözlerimi kapadım ve dinlemeye başladım. Arka olduğu için hoca beni göremiyordu.

"Çocuklar dersimize başlamadan önce sınıfımıza yeni gelen Merve kızımıza hoş geldin demek istiyorum. Umarım istediğin dereceyi yapmakta okulumuz sana yardımcı olur."

"Teşekkürler hocam."

'Ne ara gelmişti bu kız?'

Hoca tekrar konuşmaya başladığında adımı duydum.

"Ece, Ahenk yok mu bugün?"

"Var hocam da s-sadece biraz başı ağrıyordu diye arkaya geçti."

"Ahenk, neredesin kızım?"

Hocanın sesiyle yerimden kalkıp beni görmesini sağladım.

"Buradayım, hocam." dedim. Sanki ben olmasam ders geçmeyecek!

"Neyin var kızım?"

"Önemli bir şeyim yok, sadece biraz başım ağrıyor."

"Tamam. Ama bak derslerinde geriye düşmüşsün bu aralar. Geleceği parlak öğrencisin. Aklında ne varsa hepsini bir kenara at. Zaten birkaç ayın kalmış. Senden güzel puanlar bekliyoruz"

Hoca çatık kaşlar ile bana baktığında bakışlarım bizden iki masa önde oturan Merve'yi buldu. O da çatık kaşlar ile bana bakıyordu. Yerime otururken gözlerim Can'nın masasına kaydı. Sağ eliyle kalem çevirirken çatık kaşlar ile bana bakıyordu.

Bir an sanki bütün sınıf çatık kaşlarla bana bakıyormuş gibi hissettim.

Niye herkes bana çatık kaşla bakıyor! Zaten Davetsizi kırdığım için kendimden nefret ediyorum! Acaba biliyorlar mı Davetsizi kırdığımı? Nerden bilecekler yaa. İyice şizofren oldum!

Yanımda oturan Kaan zaten ilk baştan çatık kaşlar ile bana bakıyordu. Şimdi yanına oturdum diye iyice sinirlenmiştir.

Kafamı kollarımın arasına deve kuşu misali gömmeden önce istemsizce Kaan'ın kaşlarına baktım.

Evet arkadaşlar kaşına baktım.

Ama tahmin ettiğim gibi değildi...

Farklıydı. Çatık değildi birkere. Sakindi...

Seviliyorsunuz Davetsizlerim❤🌼

Her defa bölüm sonunda parmaklarım bu sözleri yazıyor sidndmixkd ama ne yapayım gerçekten seviyorum sizi:))

Görüşmek üzere Davetsizlerim

Dönence/ texting Tamamlandı.Where stories live. Discover now