Bölüm 50

32.1K 1.7K 284
                                    

Merhabalar Davetsizlerim. Sizi o kadar özledim ki anlatamam.

Nasılsınız? Umarım iyisinizdir.

Çok bekletmeden bölüme geçelim. Gerçekten duygulandığım bir bölüm oldu benim için:) Bu gün Çöpçüler hikayeme de bölüm attım ve ikisinde de çok duygulandım. Umarım onu da okursunuz.

İyi okumalar:)

Umarım şarkıyı açarsınız. Şarkı hem Emre ve Ahenk'e uyuyor hem de kaybettiklerine:)

Ne diyeceğimi, ne yapacağımı, nasıl davranacağımı bilmiyordum. Böyle bir durumda nasıl davranılır, ne denilirdi ki?! Sanırım en iyisi susmak olacak. Bazen suskunluğun bütün sözlerden daha etkili olduğunu biliyordum.

Sakince yanına giderek ona sarıldım. Onun da bana sarılmasıyla kollarımı daha da sıktım. Bu durumlarda suskunluk kadar iyi gelirdi insana sarılmak, bu örneği en iyi kendimden bilirdim.

Babam ve abimi kaybettiğimide söylenilen hiç bir şey kalbimi biraz bile soğutmazken, ikizlerin, dayımın, annemin sessiz sarılışı daha iyi geliyordu. Çünkü kim ne derse desin sen biliyorsun artık onların olmayacağını, ne yaparsan yap geri gelmeyeceklerini anlıyorsun. Etrafındakilerin yapacağı en iyi şey sana sarılarak sadece acını paylaşmak olur.

Ne kadar öyle kaldık bilmiyorum ama Emre'den ayrıldığımda gözlerinden akan yaşları gördüm. Elim ayağım titredi. Erkekler ağlamaz lafı külliyen yalandı ama erkeklerin bir başkasının yanında ağlamasının kolay olmadığını biliyordum. Mezarın kenarına oturduğunda ben de yanına iliştim. Onunla konuşmak istesem de kendisinin başlamasını bekledim.

"Bir kaç ay önce aramızdan ayrıldığı tam yedi yıl oluyor." Ne kadar ağlasa da dudağının kenarında küçük bir tebessiğ vardı. Bu tebessüm annesinin yokluğunu kabullediğini gösteren tebessümdü.

"Neden öldü?"sesim prüzlü çıkmıştı.

"Çok hastaydı. Annem kanserdi." Derin nefes aldı "Ben sadece son bir ayda öğrendim Bir gün iş görüşmesi için bir kaç haftalığına yurt dışına gideceğini söyledi, babam da ses çıkarmadan kabuletti. Sonra günler haftaları, haftalar ayları kovaladı, annem gelmedi, bazen konuşuyordu ama o da sadece sesli olarak görüntülü değil." Durdu konuşmak ona ağır geliyordu "Bir gece babama sarılırken annnemin kokusunu aldım, o zaman bir şeyler olduğunu anladım. Hafta sonu olmasına rağmen işlerim yoğun diyerek evden çıkıyordu, zaten son zamanlarda iyice çökmüştü. Hafta sonlarından birinde gizlice arabaya bindim. Sonra babam hastaneye geldiğinde kapıyı kitlemeden hızlıca indim. Gizlice takip ederek bir odaya girdiğinde ben de girdim ve... annemi gördüm. Daha doğrusu göremedim. Eski annem gitmişdi rengi solmuş, saçları yoktu, gözaltları mosmordu. O gün tüm gün ağlayarak anneme sarıldım." Sustu "Hayat dolu insandı. Her günümüzü dolu dolu geçirirdik." Omuzlarını silkti "Belki de öleceğini bildiği için böyle yapıyordu... Çok güzeldi, zarifdi, kibardı."

Bundan şüphem yoktu, Emre'ye resim çizmeyi öğreten o'ydu, şiir seviyor diye Emre'ye şiir okuyan o'ydu.

"Biz çok mutluyduk, babam, annem, kardeşim ve ben. Sanki tüm mutluluğumuz anneme bağlıymış gibi onunla gitti... Ahenk ben çok özlüyorum annemi."

Özlersin tabii. Kalbi olan her insan çok sevdiği insanları özler.

Tekrar sıkıca sarıldım ona. Bu sefer benim de göz yaşlarım onunkilere karıştı. O da yaralıydı tıpkı benim gibi, tıpkı bize benzeyen herkes gibi. O an Emre'yi kalbimin içine saklamak istedim. O zor zamanlarımda yanımda olmuştu ama ben daha yeni öğreniyordum onun yarasını.

Dönence/ texting Tamamlandı.Donde viven las historias. Descúbrelo ahora