Bölüm 27

40.3K 2.3K 595
                                    

Bugün ilk defa iki bölümü birden paylaşıyorum:) umarım beğenirsiniz:)

İyi okumalar:)

Ellerimle yüzüme düşen saçları geri atıp yatağımdan kalktım. Annem on dakika önce 'Eğer ikinci gelişimde de hâlâ kalkmamış olursan terlikle döverim seni!' diyerek günlük tehdidini yapıp çıkmıştı.

Ama bu tehditleri seviyorum. İyi yanları da var şayet gelecekte eğer beni mafya falan kaçırırsa onların tehditleri bana sökmez mesela.

Annemi ikinci kez yormamak için kalkıp hemen hazırlandım. Okul formamı giyindikten sonra saçlarımı tarayıp en sonunda çantamı toplayıp aşağı indim.

"Günaydın." Dedim gülümseyerek ve yerime geçip oturdum.

Kahvaltımı hızlı bir şekilde yapıp evden çıktım.

Yürürken kulaklığımı takıp telefonumu ve ardınca ellerimi de cebime koydum.

Gece Davetsiz'in arkadaşı telefonu geri verdikten sonra bana sorularını sormuştu benimse en çok aklımda kalan arkadaşıyla olan konuşmamızı okuduktan sonra o kızın saçlarının gerçekten güzel olduğunu söylemesi. Ve daha da önemlisi o kızın evlerine gelip gittiği!

'Ahenk iyi düşün belki temizlikçidir.' Sağ ol iç ses nasıl rahatladım anlatamam!!!

Hafif rüzgarın etkisiyle saçlarım uçuşmaya başladığında montumun kapşonunu sadece bir metre önümü görecek bir şekilde kafama çektim. Tabii ki de beremi takmamıştım.

İç sesim kaldırımda olan taşların üzerinde zıplayarak yürürken 'Şimdi sen böyle kapşönünü sadece bir metre önünü görecek şekilde kafana çektin ya aniden önüne biri çıksa ve çarpışsanız klassik filimlerde olduğu gibi. Sonra gelecekte o kişinin Davetsiz olduğunu öğrensen. Ne komik olur. Ben o gün gülmekten ölürüm.' Dedi. İç sesime göz devirip sağa döndüğümde başka bir bedenin bana çarpmasıyla iki adım arkaya gittim.

Aceleyle kapşonumu gözümün önünden çektiğimde sağ kolunu siyah montunun üzerinden ovalayan Can'ı gördüm.

İç sesim zıplamasını durdurup şok olmuş bakışlarını bana çevirdi. 'Ahenk, yoksa...' Kapa çeneni!

"O nasıl kafa atmaktı öyle."

"Özür dilerim." Diye mırıldandım.

"Sorun değil. Sen iyi misin?"

"Evet."dedikten sonra bir an ikimiz de sustuk. Sessizliği bozmak adına konuşmaya başladım.

"Okula mı gidiyorsun?"

'Yok pavyona. Çanta falan da takmış tam pavyonluk! Ne diyeceğimi bilemiyorum sana!'

Gerçekten de biraz saçmalamış olabilirdim. Ama bunun tek suçlusu yine sensin iç ses çarpışmadan önce öyle konuşmasaydın şimdi sağlıklı düşünebilirdim.

"Evet okula gidiyorum." Allah'tan Can iç sesim gibi cevap vermemişti. "Gidiyorsan eğer beraber gidelim?"

"Yok benim yolüstü bir yere uğramam gerek. Sen git."

'Neresi orası, sen benden gizli iş mi çeviriyorsun?' Öyle bir yer yok, gerizekalı! 'Ha öyle söylesene.'

"Tamam. Ama dikkat et geç kalma ilk ders Gülsüm hoca'nın"dedi göz kırparak.

Can gözden kaybolduktan sonra ben de yürümeye başladım.

Sınıfa girip yerime yerleştiğimde öğrenciler birer ikişer giriyordular sınıfa. En son Kaan ve arkasından Merve'nin gelmesiyle sınıf tam olmuştu.

Sıra Gülsüm hoca'nın baygın sesini dinlemekteydi.

Ders başlamadan önce Ece kolumu dürttü.

"N'oldu?"

"Dersin sonunu bekleyemeyeceğim birine söylemezsem patlarım."

"Söyle artık Ece." Bu kızdan cidden çok iyi gazeteci olurdu. Harcanıyordu buralarda.

"Demin ne gördüm bil bakalım."

"Ne gördün."

"Merve Kaan'nın elini tutuyordu."

Ya diğer yazarlar nasıl da bölüm sonunda o kadar şey yazabiliyorlar. Ben yazacak bir şey bulamıyorum zkskslskfksl

Sanırım bölüm sonları içinde ayrı bir düşünmem lazım:)

Ve nihayetinde tabii ki de Seviliyorsunuz Davetsizlerim- ki zaten bunu biliyorsunuz♡♡♡

Dönence/ texting Tamamlandı.Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin