Bölüm 57

17.6K 1.3K 483
                                    

İyi okumalar dilerim)) müziği açabilmeniz dileyiyle♡

Zeminin soğukluğuna aldırış etmeden spor salonunda yan yana oturuyorduk. Dizlerimi kendime çekip kollarımı etrafına sarmıştım. Kafamı koluma yaslayıp Emre'ye bakıyordum.

Emre bir bacağını kendisine çekmiş diğerini ise öne doğru uzatmış, boş gözlerle karşıyı izliyordu. Basketbol oynadığı için saçı terlemişti.

"Neyin var Emre? Neler oluyor? Lütfen bana anlat."dedim sesimin sakin olmasına özen göstererek.

Emre'den bir süre ses gelmedi. Sadece önüne bakıyordu. Bu hali beni iyice tedirgin etti. Ellerimden destek alarak Emre'ye doğru kaydım. Dibine kadar girdim. Elimi koluna koydum. "Emre, beni korkutuyorsun. Piknikten geldiğimizden bu yana hiç iyi değilsin. Bana anlatmıyorsun derdini, kafanı bir şeylerin kurcaladığı belli, neden böyle yapıyorsun? Neden benden saklıyorsun?"

Benle bir şeylerini paylaşmadıkça kendimi değersiz hissediyordum. Yanında olmak yetmiyordu, sırlarını benle paylaşmadığı sürece. Okulda beraberdik, telefonda konuşuyorduk, çatıda buluşuyorduk fakat benimle konuşmuyordu.

Söylediklerim işe yaramış olacak ki bana döndü. Gözlerinde anlam veremediğim duygular dolup taşıyordu. Elimin altındaki kolunu çekti. Bir elime bir de Emre'nin çektiği koluna baktım. İkinci seferdi benden kaçıyordu.

Sinirlerimi bozuluyordu. Hareketine bozulduğumu belli etmeden, konuyu açmadan kapattım. İlla bir gün sorardım bu kaçmalarının sebebini, hatta benden çektiği o parmaklarını tek tek ısırırdım ama şimdi bozuntuya vermeden elimi kendi kucağıma koydum.

"Ahenk seninle konuşmam gereken bir konu var."

"Şükürler olsun sonunda konuşmaya karar verdin."dedim rahatlamış ifademle "Dinliyorum seni."

Sustu. Anlamıyordum bu kadar zor olanın ne olduğunu! Bir konuşsa ikimiz de rahatlayacaktık. Hayır yani neden uzatıyor bu kadar?!

Gözlerini bir kez sıkıca yumup açtı. Bunu güç toplamak için yapıyordu sanırsam. Dudakları aralandığında beklentiyle yüzüne baktım "Ahenk ben-"

Spor salonunun kapısının açılma sesi geldi. O tarafa döndük. Anıl ve Kaan kapının önündeydiler. Onlara takılmadan yüzümü devam etmesi için Emre'ye döndüm.

Emre ise Anıl ve Kaan'ın yanında konuşmak istemedeğini sorduğu soruyla belli etti. "Sonra konuşalım. Akşam çatıya gelebilir misin?"

"Tabii, gelirim."

"Kalkalım." Kendisi kalkıp elini bana uzattı. Kalkıp üzerimi temizlerken kapının yanında olan Anıl ve Kaan yanımıza gelmişlerdi.

Kaan "Oğlum, n'oluyor sana?"diye sordu.

"Öylesine."dedi Emre yüzüne bakmadan.

Anıl araya girdi "Öylesine olsa, bağrılır mı sınıfın ortasında?"

"ANIL SEN BİR SUS!" Emre'nin sesi salonda yankılandı. Yerimde zıplamamak için zor durdum.

Anıl'a baktım. Yüzünde en az ben ve Kaan kadar afallamış ifade vardı. Bizden farklı olarak en yakın arkadaşından bunu beklemediği için hayal kırgınlığını da barındırıyordu.

Bu bağrımanı ne ben, ne Kaan ne de Anıl bekliyorduk. Acaba Emre ne yaptığının farkında mıydı?

Kendisini toparladı fakat sesi normal çıksa bile kırıldığını anlamak zor değildi. "Bana niye bağırıyorsun?"

Emre açıp kenara bıraktığı siyah kravatını boynuna geçirdi. "Çok konuşuyorsun çünkü."

"Emre!"dedi Kaan uyarır gibi.

Dönence/ texting Tamamlandı.Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin