Dönence/ texting Tamamlandı.

Bölüm 28

İyi okumalar dilerim tüm Davetsizlerime:))))

Güzel oy ve yorumlarınızı benden eksik etmeyin lütfen:)

Umarım şarkıyla dinleyebilirsiniz:)

Demek sevdiği çocuk Kaan'mış.

Omuz silkip Ece'ye baktım.

"Omzun çıkmasın emi Ahenk. Böyle büyük bir habere omuz silkerek mi cevap verilir?!"

Gerçekten ne dememi bekliyordu anlamıyordum. Tanımadığım bir kız sırf sınıf arkadaşımı sevdiği için yılın ortasında okulunu değiştiriyor sonra gelip aynı sınıfa düşüyor, o da yetmiyor okul koridorlarında çocuğun elini tutuyor.

"Neyse asıl bomba sonrası," deyip elindeki telefonda bir şeyler yazan Gülsüm hoca'ya kısa bir bakış atıp sesini daha da kısarak devam etti "Merve Kaan'ın elini tutup bir şeyler dediğinde Kaan elini hızla çekti. Buna ne diyeceksin peki?"

Biraz düşündüm ve konuşmaya başladım "Aptallık! Koca bir aptallık. Bu kadar fedakârlık yapıp en ufak bir karşılık bile almıyorsa kendine bir yerde dur demesi lazım."

Ece dediklerime hak verdiğini belli edercesine kafasını salladı ardından konuşmaya başladı "Aynen, yani ben aşk için her türlü fedakârlık yapılmasına hak veriyorum ama Merve'nin yaptıkları gurursuzluk. Belli ki seni sevmiyor ne diye zorluyorsun."

"Kim kimi zorluyor Ece?"

Gülsüm hoca'nın sesiyle ikimiz de önümüze döndük.

Ders sonunda parmaklarımın arasında kalem olmamasına rağmen parmaklarım kalem tutuyormuş gibi duruyordu. Gülsüm hoca yeni ders anlattığında hep böyle olur. Her şeyi not etmemizi ister ve ben de ediyorum nihayetinde ise parmaklarım bu hale geliyor.

Ece'yle kantine indiğimizde sıra az olduğundan erkenden tost ve bir bardak çay alarak boş masa bulup oturduk.

Telefonumu cebimden çıkarıp bildirimleri kontrol ettiğimde hiçbir mesaj yoktu. Davetsiz sabah günaydın yazdıktan sonra biraz konuşmuştuk ama ondan bu yana hiçbir mesaj yoktu.

'Belki saçı güzel kız ile ilgileniyordur?' Sen benim iç sesimsin farkında mısın? Senin bana destek olman lazım köstek değil.

"Bak Ahenk. Merve orada."

Telefonumu masanın üzerine koyarken Ece'nin kafasıyla gösterdiği yere baktım. Girişten sağdaki masada Kaan, Anıl ve Emre oturuyordular. Merve yanlarından geçip büfeye doğru giderken onlara kısa bir bakış attı. Onlara dediğim sadece Kaan'a.

Merve'den gözlerimi çekip Ece'ye baktığımda gözlerini kısarak Merve'nin her hareketini izliyordu. Anlaşılan bu kızın sırlarını çözmeyi kafasına takmıştı.

"Ece bence sen buralarda harap etme kendini. Sen bir fotoğraf makinesi bir de not defteri al git ünlülerin hayatını araştır."

Ece bana dönüp sanki kanserin ilacını bulmuşum gibi hayranlıkla baktı. Demek ki böyle bir isteği varmış. "Aslında gelecek için öyle planlarım var. Bence insanların hayatını en ince detayına kadar, eksiksiz, doğru bir şekilde öğrenmekte bir sanat bebeğim."

'Ben ikna oldum Ahenk.'

Tostundan bir ısırık alıp "O değil de Gülsüm hocanın dersinden 59 aldım." deyip dudaklarını büzdü.

Evet arkadaşlar sınav sonuçları yavaş yavaş açıklanmaya başlamıştı ve ben bugün 79 aldım. Evet iyi ama her zaman 90 üstü aldığımı hesaba katarsak iyi olma sınıfından çıkıyordu.

"Boş ver. Zaten Gülsüm hoca soruları hep çok zor soruyor sınavda bu kadar zor sorular olacağını sanmıyorum." dedim ben de tostumdan bir ısırık alarak.

"Gülsüm hoca engelini aşamıyorum bir türlü. Gidip en zor soruları bulup çıkarıyor ucubet karı! İnsaf be."

"Bunu duysa seni sürgün eder memleketten."

"Sürgün hafif kalır direkt idam ettirir."

Tostumu ve çayımı bitirdiğimde Ece'nin çayı hâlâ duruyordu. Yeniden sınıfa hapis olacağımızın belirtisi olan zil çaldığında ayağa kalktık, elimdeki çöpleri çöp kutusuna attım. Ece ise çay bardağını elinde tutarak içmeye devam etti.

Kantinden çıkıp sınıfa doğru yürümeye başladık. Merdivenlere yanına gelip yukarı çıktığımızda aniden önümüze çıkan Merve'yle Ece dengesini kaybedip son anda düşmekten kurtulduğunda elindeki çay Merve'nin beyaz gömleğinin üzerine döküldü.

Yine uzun uzun yazmaya bir şey bulamadım. Aslında düşünmüştüm ama bulamadım işte:))

Neyse siz boş verin beni, Davetsizlerim sevildiğinizi unutmayın yeter❤❤❤