Bölüm 39

38.5K 2.3K 390
                                    

Emre'nin dudakları saçlarımdayken hafif esen rüzgarın darbelerini yüzümde hissediyordum. Keşke hiç bitmeseydi bu an.

"Lan iki dakika yalnız bıraktık ne ara bu kadar yakınlaştınız... Hem bir dakika siz ayı'yı mı izliyorsunuz? Fantezinin kaçıncı level'indesiniz?"

Duyduğumuz ses beni korkutsa da Emre korkmamış olacak ki yüzünü saçlarıma gömüp sıkıntılı bir nefes verdi.

Adım sesleri yaklaşıp önümüzde durdu. Anıl tam karşımızda, sol kolunun dirseği göğsünün altındaki diğer koluna dayalı, baş parmağı çenesinin, işaret parmağıysa yanağına yaslı şekilde bize bakıyordu.

"Şu an çocuğu tıp fakültesini kazanmış bir annenin gururu var içimde."durup beş saniye kadar düşündü "Yani Sema Teyze. Ama Sema Teyze sizi böyle görse gururdan çok kalp krizi hissini geçirir"

"Lan senin burada ne işin var?"diye sordu Emre.

"Ya oğlum sizi izlemek dururken Ahek'in evlerini gözetlemek çok sıkıcıydı ben de bırakıp buraya geldim. Hem merak etme bir şey yoktu. " Anıl dudaklarını büktü "Hem yazık değil mi bana? Tohumunu ektiğim ilişkinin büyüyüp sarmaş dolaş olmalarını görmeyeyim mi?." Deyip bana göz kırptı.

'Ahenk Anıl niye sizin evi gözetliyor. Tövbeler olsun.' Şaşkın bakışlarla ikisine baktığımda Emre ayı'ya bakıyordu. Anıl söze girdi "Ha yenge sen bilmiyorsun tabii. Seninki sen burda olduğun müddetce evde annen ve ya dayın bir şeylerden şüphelenirler diye beni oraya dikti. Bir şey olursa hemen haber vereyim diye."

Emre'ye nasıl bakıyordumsa artık Anıl "Yenge, benim kalbimi de böyle gizli kahramanlıklarıyla çaldı." Durduğu yerden ayrılıp yanımıza oturdu "Bir keresinde kafam kadar kasları olan bir çocukla kavgaya kalkıştım. Tabii o zamanlar çocuğum, şimdi ki gibi bir yumrukla duvar yıkacak güçte değilim." Gülmemek için dudaklarımı ısırmaya başladım "Kafam kadar kaslı çocuk bir yumruk koydu burnum kırıldı sandım. Ben de yapacağım en mantıklı şeyi yapıp kaçtım. Bunu gören Emre durur mu! Gitmiş dövmüş çocuğu, onu da dövmüşler tabii kaşı, dudağı patlamış üff bir görseydin ama nihayetinde çocuk ikimizden de özür diledi. O gün bu gündür kalbimi çaldı şerefsiz."

"Anıl ben senin buraya gelen aklını s..." Gözleri bana kaydığında durdu "Seveyim. Güzel güzel seveyim."

Anıl söylenileni hiç duymamış gibi yandaki bardağa uzandı "Bu senin mi? Ya da söyleme soğumuş zaten ben direkt termostan içeyim. Münasip bir yerlerim dondu da. Ee yenge beğendin mi Anonim'i? Elimizde bu vardı. "

"Fena değil."dedim gülümseyerek. Emre'nin şaşkın bakışlarını üzerimde hissetsem de ondan tarafa bakmıyordum.

Termos ve bardakların yanındaki kutunun içinde kurabiyeler varmış. Ve ben bunu Anıl kutuyu açtığında farkediyordum.

Emre kutuyu işaret edip isteyip istemediğimi sorduğunda hayır demiştim. Çünkü ne kadar bitmesini istemesem de saat geç oluyordu ve eve gitmek zorundaydım.

"Aslında ben eve gitmek istiyorum."

Olumlu anlamda kafasını salladığında üçümüzde ayağa kalktık.

"Sen nereye oğlum?"

"Sizinle gelmek istiyorum."dedi Anıl yüzüne takındığı üzgün ifadeyle.

"Çattık ya! Anıl özel gününde falan mısın? Bu ne haller?"

"Tamam lan gelmiyorum."

Ağlayan çocuğu kandırıyormuş gibi "Otur kurabiyeyle termostan çay iç sen."dedi.

İkimiz merdivenlerden inerken arkadan Anıl'ın sesini duyduk tekrardan

"Burayı toplamayacağım. Belki döndükten sonra benimle de yengem gibi ayı'ya bakarsın, kafamı omzuna koyarım..."diye bağırıyordu.

Kahkaha attığımda Emre de kendini tutamayıp güldü...

Yolda Anıl'ın ilk gün bana nasıl mesaj attığını öğrendim. Emre mesaj atıp atmamak arasında gidip geliyormuş. O sırada Anıl çıkıp biraz hava almasını teklif etmiş ama Emre kabul etmeyince elindeki kahveyi üzerine dökmüş. O üzerini değiştirdiği zaman da bana mesaj atmış.

Yol kısa olduğu için hemen varmıştık. Pencerenin birkaç metre uzağına vardığımızda durdum. Bir şeyler söylemek istiyordum. Ellerimle oynamaya başladım.

"Ben hiç böyle bir şey yaşamamıştım. Yani...kendimi hiç böyle özel hissetmemiştim."dedim gözlerim ondan başka her yere bakarken.

Başım aşağı değildi ama yüzüne de bakmıyordum. Birden ellerime deyen ellerini hissettiğimde gözlerine baktım. Parmaklarını benimkilerin arasına geçirdi.

"Şu dünyada herkes birine özel, birisi için önemli, birisinin gözbebeği ve... sen benim en özelimsin."

Seviliyorsunuz canım Davetsizlerim.

Dönence/ texting Tamamlandı.Where stories live. Discover now