Bölüm 69

16.5K 1K 256
                                    

Merhabalar♡
Gecikme için özür dilerim :((((((((

Barışmamız için final bölümüyle birlikte yayınlayacağım :)))))))))

Hadi bölüme geçelim♡ şarkıyı açmanız dileğiyle


Sabahın erken saatlerinde alarmı kapatıp güne başladım. Ah, hayır bu cümleyi kullanmıyordum artık. En azından üniversiteye kadar da kullanmayacaktım. Alarım falan yoktu.

Yeni odamın en sevdiğim özelliği karşıdaki duvarda saat olmasıydı. Gözümü açtığım gibi saati görebiliyordum telefona gerek duymadan.

Saat on bire geliyordu. Tatilin koşulsuz şartsız en sevilen özelliği sınırsız uykudur. Ama tabii ona da sınır koyan şeyler bulunurdu. Mesela açlık.

Eğer aç olmasaydım daha da uyurdum. Yatağımdan kalkıp dışarı baktım pencereden. Şehir çoktan canlanmıştı. Yollar arabalarla, insanlarla doluydu. Eski evimizdeki gibi burada pencerem boş alana açılmıyordu. Ayrıca onuncu katta olduğumuz için baya yüksekti. Bu yüzden arabaların sesi odaya az geliyordu.

Elimi yüzümü yıkadıktan sonra, çizgi desenli eşofman altımı ve mavi renk tişörtümü giyinip mutfağa geçtim. Dayım daha uyuyor olmalıydı. Akşamlar geç geldiğinde sabahları geç kalkardı.

Buzdolabını açıp kahvaltılık malzemeleri çıkarmaya başladım. Sofrayı kurmaya koyuldum. Bir yandan çaydanlığı suyla doldurup kaynatmaya başladım.

Dayımla hayat rahat ve iyi geçiyordu. Elimizden geldiği kadar birbirimize yardımcı oluyorduk. Bazen yemekleri ben yapıyor bazen dışardan söylüyorduk. Evi ise haftada bir temizlikçi gelip temizliyordu. Zaten çoğu zaman evde olmuyorduk. Genellikle geceden geceye.

Çayda demlendiğinde dayım yaklaşık on dakikadır uyanmıştı.

"Günaydın."

"Günaydın dayı."

Geçip masaya oturdu "Neden zahmet ettin, kalkınca beraber yapardık ya da dışarda yerdik."

"Olsun, canım istedi."

Çayları bardaklara koyup ben de geçip oturdum. "Ellerine sağlık."

"Afiyet olsun."

Aç olduğum için sofrada ne vardısa hepsinden tabağıma koydum. Dayım da aynı şekilde yaptı. Sanırım o da acıkmıştı. Ve kahvaltı hazırladığım için kendimle gurur duydum 'Sanki dünyayı kurtardın. Abart biraz daha abart.'

İç sesime cevap vermedim, hâlâ küstüm ona. Hem benim için büyük ilerlemeydi . Annemin ilk gittiği zamanlar acıkınca ne yapacağımı bilmiyordum. Kaç gün yemek yemeden tostla falan günlerimi geçirmiştim. Onca sorunun arasında bir de yemekle uğraşıyordum. Şimdi en azından patates kızartabiliyordum.

Dayım elindeki çay bardağını masaya bıraktı. "Emre nasıl? İşlerden dolayı yanına gidemiyorum."

"İyi, daha da iyi olacak."

Emre'nin hasta olduğunu öğrendiğim gün yıkılmıştım. O gün kriz geçirdiğinde ise sanki diğer dünyayı görmüştüm. Cehennemi.

Pencerenin önünde doktorların Emre'yi hayatta tutma çabasını seyrettiğim yerde bayılmışım korkudan. Hemen başka bir odaya almışlar beni de iğne yapmışlar.

Kendime geldiğimde oda bomboştu. Elimin üstünde bir iğne vardı. Bitmeyen serumu umursamadan iğneyi çıkarıp attım ve koridora koştum. İlk gördüğüm şey Anıl ve Kaan'nın duvara yaslanarak tavanı seyretmeleri olmuştu.

Dönence/ texting Tamamlandı.Where stories live. Discover now