Bölüm 54

21.9K 1.3K 179
                                    

İyi okumalar dilerim:)

Umarım beğenirsiniz.

Hadi bölüme geçelim♡

"Hay ben böyle işin! Nasıl kaybederiz amına koyayım!"

"Adama bir adım daha attırsaydık kazanmıştık. Kazık gibi yapıştı kaldı çizginin sınırına."

Sesleri duyuyordum ama algılayamıyordum. O neydi?

"Ahenk?" adımı duyduğumda zorla sese döndüm. Ece'ydi. "İyi misin? Kızarmışsın." Yüzüme endişeyle bakıyordu. Etrafıma baktım. Herkesin gözü bendeydi. Sol ayağım çizginin bir adım ötesindeydi.

"Ben..." kekelememek için fazlasıyla efor sarfediyordum "Yoruldum, fazla güç sarfedince... öyle oldum. Sıcak, çok sıcak."

"Hava sıcak," dedi Emre yanıma gelerek "Ayrıca sevgilim haklı, onu çok yordunuz." Dedi teessüf eder gibi "Bizim kadar marifetli takımın karşısında şansınız zordu." Marifetli kelimesine vurgu yaptı. "Hadi gel oturalım biraz."deyip beni sofranın yanına doğru götürdü.

Diğerleri bizi boş verip oyunu tartışmaya başladılar. En son Duyduğum Anıl'ın hile yaptınız demesiydi. Emre'yle ikimiz oturup, ona döndüm. En son duyduğum şeyi söyledim "Hile yaptın!"

Omuz silkti "Hiç de bile. Arabada konuştuğumuz gibi kimsenin ruhu bile duymadan seni öptüm."

Kimsenin ruhu duymamıştı ama benim ruhum sarhoş olmuştu. Şarap çeleğine düşmüştü sanki. İç sesimin nerede olduğunu bile bilmiyordum.

Emre biraz yaklaştı, çapkınca yüzüme baktı "İstersen yine öpeyim. Yine kimsenin haberi olmaz."

"Sen azıttın iyice." dedim aceleyle "Oyunu hileyle kazandınız, öpücüğünle konsantremi bozdun!"

Tabii tabii dercesine kafasını salladı. "Biz kazanacaktık, ben de işin içine biraz heyecan kattım, bu kadar."

Kabul etmek istemesem de kazanacağımız yoktu. Başta o kadar çizgiye yaklaştıra bilmemiz Emre'nin planıydı. Takım arkadaşlarına böyle söylemişti ama kim nereden bilebilirdi ki bu beni öpmek için oyundu.

Ellerini çimenlerin üzerine koyup, vücudunu geriye doğru yaslamıştı. "Ne isteyeceksin benden?"

"Emre kalk hadi gidiyoruz." Kaan'ın sesiyle onlara döndük. Yanlarına gittiğimizde bizim takım burunlarından soluyordu.

"Neden binmiyorsunuz arabaya?" diye sordum Ceren, Anıl, Can ve Ece'ye.

"Hiyle yaptınız dediğimiz için bizi arabalarında istemiyorlar. Bunu da cezaya çevirdiler. İki kilometre yürüyeceğiz!" Ece bunları anlatıp sinirli bakış attı arabadakilere.

"Bizim takımda Can durmalıydı en önde. O zaman kazanırdık." Anıl'ın gözleri kısıldı. Diğerleri arasında sohbet yine kızışırken Anıl yanıma geldi "Kurada Emre ve sen çıktınız. İlginç. Yoksa... Siz bir şey mi yaptınız?"

"Hayır."dedim gözlerimi kaçırmamaya çalışarak. Bir şeyi de anlama be Anıl!

"Yok yok, bir şeyler olmuş size. Tesadüfe bak kurada yalnız ikiniz çıktınız."Dudaklarını büktü "Bu ilişkinin sorumlusu bendim. Siz nasıl benden habersiz bir şey yaparsınız?!"

"Anıl, yok öyle bir şey."

"Var, var. Ama siz görürsünüz ben gideyim herkese söyleyeyim."

Anıl'ı seviyordum ama bu yanları çileden çıkarıyordu insanı. Kolunu tuttum. "Eğer söylemezsen sana seninle ilgili sır veririm. " Söylediklerimle gözleri parladı adeta.

Dönence/ texting Tamamlandı.Where stories live. Discover now