Yukarı Bak

59.8K 1.1K 800
                                    

Bilmecenin cevabı : 1. satırın ilk kelimesi, 2.satırın ikinci kelimesi, 3. satırın üçüncü kelimesi, 4. satırın dördüncü kelimesini birletirince "bu gece eve geleceğim." çıkıyor. Bağırmasının sebebi bu, yani oğlu kaçarak eve geldi. İlk bilen "@Bihtersonmez2" oldu. Bu bölümde onun için olsunİyi okumalar.  :)

Arkadaşım Chris bana bir gün telefonumdaki bildirimlere bakmayı durdurup bazen yukarı bakmamı söyledi. Bende  "Sen ya da ben zaten yalnızız." derdim. 

"Ama ben senin hakkında konuşuyorum." dedi bu kez. Her zaman bunu söylemesi beni sinirlendiriyordu, bu yüzden arkadaşlığımız sona erdi.

Şimdi en başından başlayayım. Chris bana 2 saat içinde evine gelip video oyunu oynayıp oynayamayacağımızı sordu. Evet dedim, ama yollar tıkalıydı bu yüzden ormandan gitmeye karar verdi. Ön kapıdan dışarı adım attığım anda telefonum deli gibi titredi. Bir mesaj gelmişti. Ama mesajı atan ne Chris'ti ne de başkası.

Bilmediğim bir kişiydi.

Metinde rastgele birkaç sayı yazıyordu: "25, 15, 21, 23, 9, 12, 12, 4, 9, 5" Bunlar ne anlama geliyordu bilmiyordum. Spam ya da yanlış bir numara olduğunu düşünerek ormana ilerledim. Belgrave ormanı bulunduğum bölgeye göre hiçte güzel değildi. Yol gösteren işaret bile yoktu. Sadece yüzlerce uzun boylu meşe ve bazı noktalarda çalılıklar vardı.

Telefonum bir kez daha çaldı. Bir fotoğraftı. Ekranı açtığımda ormanda yürürken arkamdan çekilen bir fotoğrafım ortaya çıktı.

Arkama baktığımda kimse yoktu.

"Hımm..." yavaşça içimi çektim.

Telefonun parlak ışığına baktım ve yazdım:

"Sen kimsin ?"

Telefonum anında titredi. Okudum :

"Arkanda."

Bir kez daha arkamı dönerek boş ormana baktım.

Şiddetle ekranı açtım ve mesaj attım.

"Hiçbir şey yok. Kimsin ?Bana neden mesaj atıyorsun ?"

Bu sefer uzun bir sessizlik oldu.

"Yukarı bak."

Sadece dediğini yaptım.

Uzakta ağaçların içinden, zar zor fark edilen bir şey ya da biri kaybolmuştu. Ne olduğunu görmek için başımı çevirdiğimde ürktüm. Telefon çalmıştı.

"Haydi bir oyun oynayalım. Kaybedersen ne olacağını görmek ister misin ?"

Bunun üzerine telefonumun ekranının üzerine kırmızı bir şey damlamıştı. Kan... Yukarı baktığımda başından aşağı sallanan Chris'i gördüm.

 Başka bir mesaj.

"Güle güle Chris!"

Bu şaka olmalıydı. Şaka olmak zorundaydı. Chris bu oyunun parçalı olamaz. Telefonumu kapattım ve cebimin içine koydum. Arkamdaki hışırtı seslerinden habersiz yürüdüm.

Telefonum çaldı. Hızlıca açtığımda Chris'in fotoğrafı karşıma çıktı. Kafasının üzerinde kurşun deliği vardı. Yaprakların olduğu yere telefonu bırakarak soluk soluğa koşmaya başladım. Yeter artık.

Koşarken Chris'in cansız bedeni gözümün önünden gitmiyordu. O an cebimde garip bir ağırlık hissettim. Cebime elimi soktuğumda kendi telefonumla karşılaştım. Bu nasıl olurdu ? Yeni bir mesaj daha...

"Oynayalım mı ?"

Telefona sinirle elimle sıktım.

"Chris'e ne yaptın ?"

"Benim kadar sende cevabını biliyorsun. Şimdi, oynayalım mı?"

"Bırak peşimi. Rahat bırak beni."

"Kurallar basit. Bana mesaj et ve yaşa. Yapmazsan ölürsün. Sıra sende."

"Niçin bunu yapıyoruz ?é

Yaprakların hışırtısını duydum. Bana doğru yaklaşıyordu. Yen bir mesaj sesi...

"Yukarı bak! "

Baktım ama yine kimse yoktu.

"Lanet olası dur artık."

"Yukarı bak! "

Tekrar baktım, korkmaktan nefret ediyordum. Sadece normal bir gün gibi Chris ile video oyunları oynamak istiyordum.

Son kez bir mesaj daha geldi.

"Ssshhh..."

Ve işte sonra buradayım. Her şey bu mesajdan sonra başladı.

Bir hayaletin yazdıklarını okuyorsun.

Aslında yarı insanız.

Varlığımız belli belirsiz görünüyor.

Hepimiz buradayız.

Yukarı bak!

Kısa Korku Hikayeleri (Kitap Oldu)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin