Hastane - Part 1

49.4K 1.2K 248
                                    

► Merhaba! Güzel bir hikayeyle geldim. Hikayeyi part halinde paylaşmaya karar verdim çünkü gerçekten uzundu. Yarın akşam kalan kısmınıda paylaşcağım., part 2 daha hareketli geçiyor. Benim çok beğendiğim bir hikaye çevirisiydi, umarım sizinde hoşunuza gider. Keyifli okumalar. :)

Paranormal olayları inceleyen bir araştırmacıydım ama birkaç ay önce hiçbir ilerleme kaydedemediğimi anladım. Yani... İstifa ettim. Kütüphanelerde çocuklara hikaye anlatan yaşlı insanları biliyor musun?

Evet, çoğu şehirde bunu para almadan yapan gönüllüler var. Ama ben şehrimde ücret alıyorum. Bu benim yeni işim! Yaşadığım o korkunç hikayeleri anlatıyorum. Şey, tüm hikayeleri gerçekten yaşadığımı söyleyebilirim. Ama bazıları başkalarının deneyimleri.

Ve ayrıca şunu da söyleyeyim, benimle ilgili olanlar gerçek. Kesinlikle gerçek.

Diğerlerinden emin değilim. Onlar arkadaşlarımın anlattıkları. Çoğu zaman dürüsttürler. Ama hiç belli olmaz. Her neyse. Başlayalım mı ?

O zamanlar doktor olmak isterdim. Hiçbir deneyimim yokken bir hastanenin "Deneyimli Hemşire Olmak" adlı bir kampanyasına katılmaya karar verdim. O zaman neden şehrin en eski hastanesini seçtiğimi bilmiyorum.

Hastaneler garip yerlerdir. Aynı zamanda üzücü yerlerdir de. Bir hemşirenin işi hastanın konforunu sağlamaktır. Bunu daha önce bilmiyordum ama ne zaman çalışmaya başladım o zaman hastaların yalnız olduğunu gördüm. Tabii ki arada aileleri ziyarete geliyor ama haftada bir kez. Sonuçta hastane otoparkları pahalı.

Bu yüzden hemşireler gidip hastalarla konuştuğunda onlar gerçekten mutlu oluyor. Konuşacak birinin olması ve birisinin sizi dinlemesi güzel şey. Ve hemşireler; onlarda çok mutlular. Hastanın aslında nasıl olduğunu öğrenebiliyorlar.

Herhangi bir hastayı tanıdıktan sonra bazıları vefat ediyor. Yani bütün çabaları... pencereden aşağı atılmış gibi oluyor. Ayrıca asık suratlı olmamak için çabalıyorsun. Sonuçta sonsuza dek böyle gezemem. Konuşmak için başka hastalar arıyorsun. Hemşire olmak gerçekten zor.

Hastanenin kapısına ilk girdiğimde kusacak gibi hissettim. Kapıların ne kadar eski olduğunu gıcırdamasından anlayabiliyordum.

Masanın arka tarafında duran kadına neden burada olduğumu açıkladım. Gülümsedi ve beni beklediklerini söyleyip odaya götürdü. İçeri girdiğimde kadın hızla ayağa kalktı ve sert gözlerle beni inceledi. Elini beline yerleştirerek "Merhaba, bugün senin başında olacağım." dedi.

Adının Norris olduğunu söyledi. Hastaneyi bana gezdirdiğinde zaman hemen geçmiş, akşam yemeği vakti gelmişti. Bir sorun olduğunu fark ettim.

"Bekle, bugün hemşire olmam gerekmiyor muydu? Sadece etrafı gezdik."

"Evet, aynen öyle. O halde gece görevi senin."

Gece görevi. Tüm hayaletlerin, şeytanların geldiği zaman. Hemşirelerin nasıl çalıştığını anlattıktan sonra beni elimde bir notla yalnız bıraktı- nota telefon numarasını karalanmıştı.

Derin bir iç çekerek, birkaç ışıkla aydınlatılmış deri koltuğun üzerinde yayıldım. İki gün önce aldığım kitabı çıkardım ve okudum. Birkaç dakika sonra ise uyuya kalmıştım.

Hemşire çağrı ışığı yüzümde parladığı an uyandım. Ürktüm, yere düştüm ve hangi odadan çağrıldığıma bakmak için uzandım. 2..0..7..

Oda 207!

Apar topar koridordan aşağı fırladım. Oda 207, diğer binadaydı, hemşire odasından çok uzakta.

Hsst, hsst, hsst... Ayakkabılarımdan çıkan sesler karanlık koridorda yankılanıyordu. Her adımımı el feneri yardımıyla atarak, dikkatlice merdivenleri çıktım.

Son olarak, oda 207'ye ulaştım. Kapıyı açtım ve  hasta loş bir ışık altında beni karşıladı. Fena titriyordu.

Adının Lauren olduğunu söyledi. Orta yaşlıydı ama saçında ne bir beyaz ne de yüzünde kırışıklık vardı. Oldukça genç ve güzel görünüyordu.

" Hemşire! Ohh, hemşire... Lütfen odamı değiştirin. Artık buraya dayanamıyorum."

Ne yapacağımı bilemeden öylece durdum. Norris'in bana ne dediğini hatırladım.

"Lütfen sakin olun. Sorun nedir? "

Titreyerek işaret parmağıyla pencereyi gösterdi.

"O... orada! "

Dışarıda korkunç bir şey yoktu. Sadece batı tarafında bir bina ve sokak lambası vardı. Şaşkın bir şekilde pencereyi açtım ve dışarı baktım.

"Burada hiçbir şey yok! " Onu geri çağırdım.

"Yemin ederim. Orada bir şey var! "

"Öyle mi ?" Pencereye tekrar baktım. "O şey ne ?"

"O... bir genç kadının parçalanmış yüzü gibiydi. Ve bozuk sesiyle ismimi söyledi. "

"Lütfen sakin olun. Bu sadece hayal gücün. "

Onu yatağına geri koydum. Sakinleşene kadar yanında bekledim. İç çekerek ayağa kalktım ve kapıya doğru yürüdüm. Arkamdan yavaşça kapıyı kapattıktan sonra hemşire odasına gittim ve kitap okumaya devam ettim. Beş dakika içince hemşire çağrı ışığı tekrar yanıp söndü.

Ahhh... Oda 207. Yine mi ?

Bu kez el fenerini almadan Lauren'in odasına gittim. Hızla kapıyı açtım ve onu yatakta titrerken gördüm.

 "H... hemşire! " dedi daha kötü bir şekilde...  

Kısa Korku Hikayeleri (Kitap Oldu)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin