Hiç Yaşamamış

63.1K 1.3K 375
                                    

►Merhaba. :) Bilmecenin cevabını çoğu kişi bildi ama ilk "grungless" cevapladı. Cevap: Zincirin hala kapıda takılı olduğunu görür.Bu yüzden ablasının eve girmiş olması imkansız.

Bir şey daha var, Yeliz'in (Yeliz_007) yazdığı bir korku hikayesi var.Okumak isteyenler dış bağlantıdaki linke tıklayarak okuyabilir. :)

Öğretmenimiz Robert bize bir hikaye anlattı.

Şey... Aslında tam bir hikaye değil. Gerçek bir olaya dayanıyor. Robert o zamanlar 20 yaşındaymış.

"Sabah uyandığımda hava çok güzeldi. Haberlerde muhabir fırtına olacağını ve mümkünse güvenlik için kimsenin evden çıkmaması gerektiğini söylüyordu. Pencereden dışarı baktığımda hava gayet iyiydi, hiçbir kar fırtınası belirtisi yoktu. Golf kulübündeki işim için hazırdım.

Evden çıktım ve golf kulübüne geldim. Burası evime oldukça uzaktı ama buna alışkındım. Kar yapmaya başlayana kadar her zamanki gibi çalıştık. Kar yağmaya başladıktan birkaç dakika sonra yollar kalın bir kar tabakasıyla kaplandı. Bende dahil olmak üzere işi bıraktık. Arabama bindim ve eve sürdüm. Bir süre kar temizleme araçlarını takip ederek gitmeye çalıştım fakat bir süre sonra bu imkansızlaştı. Kar çok fazla sertti.Ne kadar çabalasam da son olarak arabayı durdurdum.

Birkaç dakika sonra arabadan indim ve ev bulmak için bakınmaya karar verdim. Ama burası terk edilmiş gibiydi.Herhangi bir ev göremiyordum.

Bu noktada sınıf güldü. Film veya kitap klişesi diye düşündü. Hocamız hikayesini anlatmaya devam etti.

Sonunda etrafıma baktığımda bir şey gördüm. Bir kilometre uzaklıkta bir ev var gibi görünüyordu. Yol biraz uzundu ama arabayla gidemezdim. Eve yaklaştığımda zafer duygusuyla yürümeye devam ettim. O an orada kamyon gördüm, kar temizleme aracına benzemiyordu. Arabanın kapısı ardına kadar açık ve rüzgar nedeniyle sallanıyordu. İçeriye baktığımda kimse yoktu. Hiç kimse. Belki de şoför arka koltukça kestiriyordur diye düşündüm.Bakmadım ve eve doğru yaklaştım.

Sonunda evin önüne gelmiştim. Baktığımda oldukça eski ve karanlık bir evdi. Biraz korkmuştum ama bir şeyler yapmak zorundaydım. Yavaş yavaş merdivenlerden yukarı yürüdüm. Şimdi kapının önündeydim. Duyduğum tek şey kendi kalp atışlarım ve rüzgarın sesi.

Kapıya vurdum.

...cevap yok.

Tekrar çaldım.

Yine kimse cevap vermedi.

Umutsuz bir şekilde başka bir ev bulmaya karar verdim. Tam kapının önünden gidecektim ki bir şey fark ettim.

Değişik bir şey...

Sallanan bir koltukta, korkuluk oturuyordu. Tipik bir korkuluktu ama gitmemi söyler gibi bakıyordu. Sonra içeri girdim, aniden burnuma bir koku doldu. Berbattı. Biraz öksürerek kendime gelmeye çalıştım. Ama daha dikkatli baktığımda derisini gördüm.

Titreyerek merakla ona yaklaştım ve aslında korkuluk olmadığını fark ettim. Cesetti. Cildi mosmordu. Korkunç bir durumdaydı. Şok oldum, evin arkasından ayak sesleri duydum.Hareketsiz ve sessizce bekledim.

"Kim var orada ?" oldukça yaşlı bir adam bağırdı. Gelen yaşlı bir çiftçiydi.

 "Siz de kimsiniz ? Ne yapıyorsun burada ?"

"Efendim...bu ceset mi ?" titreyerek sordum. Adamda titriyordu ve şoktaydı. Ben neredeyse kusacaktım.

Adam aniden dehşet içinde bağırdı :"Terry !"

Cesedin karısı olduğunu anladım.

"Terry! İyi misin hayatım ? Terry! " Adam cesedi sarstı ama faydası olmadı.

"Yardım edin lütfen... Bir şeyler yapmalıyız! "

Sadece başımı salladım, titriyordum.

"Eşimi içeriye taşımama yardım et! Çabuk! Ona yardım edebiliriz! " Kadını soğuk tahta zemine bıraktık.

"Burada kal, polis çağıracağım." Adam koridordan geçerek uzaklaştı. Cesedin yanında onun gelmesini bekledim. Ev oldukça eskiydi. Mobilyalar yoktu ve merdiven örümcek ağlarıyla kaplıydı. Işık vardı ama yinede karanlıktı.

Adamı bekledim ve artık polisin gelmesini diledim.

Beş dakika geçti.

On dakika.

...on beş, yirmi dakika geçti.

Hala cesedin yanında ayakta bekliyordum. Sonunda koridorda adamı takip etmeye karar verdim. Koridora girer girmez telefon kablolarının kopuk olduğunu fark ettim. Terlemeye başlamıştım. Adam hiçbir yerde yoktu.

Panikledim ve arka kapıdan kaçtım. Nereye gittiğimi bilmiyordum sadece kaçmam gerekiyordu. Uzun ve yorucu bir koşudan sonra küçük süpermarket gördüm. Daha hızlı koşarak oraya ulaştım ve içeriye girdim. Kasiyer kız şaşırmış bir şekilde bana bakarak ne olduğunu sordu.

Daha fazla ısrar ettiğinde derin bir nefes aldım ve anlattım. Kız anlattıklarımı duyunca şok oldu.Hemen polisi aradı ve birkaç dakika içinde geldiler. Polis arabasına bindim ve geri eve doğru gittik. Oraya vardığımızda, polisler hazırlanarak hızla evin içine girdiler.

Ancak eve girdiklerinde kimse yoktu.

Ceset yoktu.

Duvarlar paramparça değildi.

Araştırmadan sonra hiçbir şey çıkmadı.Ne bir ayak izi ne bir saç teli ne de parmak izi.

Sanki kısa süre içine terk edilmiş gibiydi, kamyon bile yoktu.

Neye benzediklerini anlattım ama kimlikleri bulunamadı.

Birkaç yıl sonra dava kapatıldı çünkü hiçbir şey bulunamadı.

Polislere durumu sorduğumda bir anda sustular.Sonra derin bir nefes alarak cevapladılar :

 "Üzgünüz.Onlar hiç yaşamamışlar."

Kısa Korku Hikayeleri (Kitap Oldu)Where stories live. Discover now