Bölüm 3

35.2K 1.8K 64
                                    

Duru'yla pasta-börek yapıp film izleyerek geçen bir hafta sonundan sonra pazartesi ikimizin de suratı asıktı. O okula gitmek istemiyordu. Bense annemin yanına... Benimki daha affedilemez sanki. Bilmiyorum, biraz suçlu hissediyorum açıkçası ama ne yapayım. Hayatımın en büyük klişesi :'O günden sonra hiçbir şey eskisi gibi olmadı.'
'O gün' için birkaç seçenek var aklımda. Ablamın hamileliğini öğrendiği gün diyebiliriz mesela ya da Duru'nun doğduğu gün ya da Duru daha bir yaşındayken ablamın öldüğü gün... Hayatımın miladı olarak hangisini söylemem daha doğru olur bilemiyorum ama annem eskisi gibi değil işte. Dolayısıyla yanına gitmeyi hiç mi hiç istemiyorum. Babama söz vermeseydim keşke. Neyse, o benim annem sonuçta değil mi? Saçmalamayı bırakıp hazırlanmaya başlamalıyım yani. Annemin yanına yataktan kalktığım gibi gitmeyeyim canım. Gerçi onun için pek de fark edeceğini sanmıyorum. Aman, ben hazırlanayım da...

Kısa süreli bir koşuşturmanın ardından kapıda Duru'yu beklerken buldum kendimi. Ben ondan geç kalkıp daha erken hazırlanabiliyorum da... Ve on saatte hazırlanmasına rağmen her seferinde bir şey unutmayı başarıyor Duru Hanım. Neyse ki ne unuttuğunu son anda hatırlayabiliyor. Tabi her seferinde eve dönüp unuttuğu şeyi alması için beklemem gerekiyor. Üstelik evden çıkmadan önce kırk kere de soruyorum bir şey unutmadın değil mi diye. O an hayır diyen Duru Hanım beş dakika içinde 'Teyze, geri dön!' diye bağırmaya başlıyor. Neyse ki bugün arabaya binmeden hatırlayabildi. Bu da bir şeydir.

Duru'nun koşarak geldiğini görünce arabaya bindim ben de. Okuluna vardığımızda onu arabadan uğurlamak yerine bir değişiklik yapıp sınıfına kadar götürdüm bugün. Evet, anneme gitmekten ne kadar kaçarsam o kadar iyi düşüncesindeyim hâlâ. Geciktirebildiğim kadar geciktiriyorum.

''İyi dersler kuzucum.'' deyip öptüm kuzucuğumu yanaklarından. Bu arada birkaç arkadaşı gelip yanımızda durdular. Duru da beni öptü. Tam sınıfa girerken beni yerime mıhlayacak o cümleyi kurdu.

''Çıkışta görüşürüz annecim.''

Bir süre sınıfa doğru boş boş baktım.

Anne dedi değil mi?

Öğretmeninin gelmemiş olmasını fırsat bilip sınıfına daldım. Bütün kafalar bana çevrildi anında.

''Durucum bir gelebilir misin canım?''

Bütün sınıf merakla bizi izlerken Duru kafa sallayıp geldi yanıma. Sınıftan çıkıp koridorda boş bir köşe bulduk.

''Duru, ben az önce yanlış mı duydum yoksa sen bana anne mi dedin?''

Duru'nun yüzüne baktığım an yanlış duymadığımı anlıyordum zaten yine de cevap vermesini bekledim.

''Yalan söylemek kötü bir şey biliyorum teyze. Ama... Sınıfta herkesin annesi var. Benimse... Sen varsın işte.''

''Tamam tatlım, anlıyorum seni ama teyzen olduğumu söylesen kimse sana kötü bir şey söylemezdi ya.''

''Arkadaşlarım seni görünce annem olup olmadığını sordular. Ben de hayır, annem öldü diyemedim. Üstelik seni çok beğeniyorlar teyze. En genç sensin. Diğerlerinin anneleri daha yaşlı. Annen çok güzelmiş falan dediler. Ben de hayır diyemedim işte. Özür dilerim.''

Ağlayarak bana sarılınca daha fazla üstüne gitmemeye karar verdim. Annesizliğin onu yaraladığını tabi ki biliyordum ama beni annesi olarak tanıtması... Bundan haberim yoktu işte.

''Tamam kuzucum, ağlama.''

''Özür dilerim teyze ama lütfen arkadaşlarıma söyleme. Yalan söylediğimi öğrenirlerse benle oynamazlar bir daha.''

Anne YarısıWhere stories live. Discover now