Bölüm 27

20.9K 1.3K 118
                                    

Saati gördünüz mü? 😱😁
Benden beklenmeyecek performanslar 🙈😄

''Ben Olcay.''

İsmi duyduğu an yüzünün şekli değişti Duru'nun. Biz babasının ismini ona söylemiş miydik ki? Özellikle söylemedik diye hatırlıyorum.

Duru bir bana bir Olcay'a baktı. Sonra yanıma gelip kulağıma fısıldayarak içimi acıtan o cümleyi kurdu: ''Teyze, babam mı yani?''

Daha fazla sessiz kalamadım. Kendi kendime kurduğum savunma mekanizmamdan çıkıp bir açıklama yapmamın zamanı geldi çünkü. Ben susunca hiçbir şey değişmeyecek çünkü. Ben yokmuş gibi davranırsam Olcay yok olmayacak.

''Evet, kuzucum. Neden gidip sarılmıyorsun?''

Gözlerim dolsa da ağlamamak için kendimi tuttum. Olcay ve Duru sarılırken onlara bakamadım. Kafamı havaya dikip birkaç saniye derin nefesler aldım. Şu ağlama halinden kurtulmam lazım.

''Yani sen benim babamsın değil mi?'' dedi Duru sarılma faslından sonra. Ardından kararsız bir yüz ifadesiyle bana döndü.

''Biliyordu değil mi? Özgür ona söylediğini söylemişti.''

Bir dakika, ne?

''Özgür'le ne zaman konuştun sen?''

Duru'nun yüzü şekilden şekle girdi bir bana bir babasına baktıktan sonra yine yanıma gelip kulağıma fısıldadı. ''Sizi konuşurken duydum. Ama babama söyleme lütfen.''

Söylenecek bir şey yok ki. Duru'nun utanmasını gerektirecek bir şey de yok. Yan odada uyuyan Duru'ya rağmen yeri göğü inleterek bağıran bendim. Benim yüzümden babasının ismini duydu ve şimdi de tuhaf bir şekilde öğrenmiş oldu. Biz hiçbir uzmana danışamadan.

''Neler oluyor orada?''

Olcay'a gıcık olmam haksızlık mı acaba? Bir zamanlar çok kibardı. Özellikle bana karşı. O zamanlar ondan hoşlanıyordum. Ya da öyle sanıyordum. Ama şimdi kızımı elimden almaya gelmişken... Ona karşı hissedebileceğim tek duygu nefret oluyor. Evimden kovmak istiyorum. Hatta evin dışına çıktıktan sonra da takip edip bir köşede kıstırıp...

''Babama kek ikram edelim mi teyze?''

''Edelim Durucum. Mutfakta, her zamanki yerinde duruyor. Sen getirmek ister misin?''

''Tamam,'' dedi kedicik heyecanla.

''Poğaçalardan da koy kedicim.''

Hevesli bir halde kafa salladı ve mutfağa geçti. Duru gider gitmez ses tonumu olabildiğince düşürüp ''Ne işin var burada? Bu kadar çabuk...'' diye sordum sinirle Olcay'a.

O ise benim kendimi yememden zevk alırcasına yamuk bir gülüş yerleştirdi ağzına.

''Dün suratıma kapatmayacaktınız Defne. Duru'nun iyiliğinden endişe ettim ve ilk uçakla geldim.''

''Ne?!'' dedim ister istemez. Duru'nun iyiliğinden endişe mi etmiş? Elimde kalacak. Yemin ederim elimde kalacak.

''Olcay, ne saçmalıyorsun sen? Burası Duru'nun başına bir şey gelebileceği son yer.''

Tam o sırada Durucuk seslendi mutfaktan.

''Teyze, meyve suyu da koyalım mı?''

''Geliyorum kedicik.''

Olcay'a baktığımda hâlâ sırıtıyordu. Bizim evde fare zehri var mıydı ya?

Mutfakta Duru'ya yardım ettim ve birlikte Olcay için tabak hazırladık. Yanına da meyve suyu koyduk tabi. Ben bir tane de Duru için hazırlarken Duru babasına götürdü elindeki tepsiyi.

Anne YarısıWhere stories live. Discover now