Bölüm 29

19.7K 1.2K 81
                                    

Ben uzaklardayken okunma sayımız 100K olmuş 😌 O zaman dans!💃🏻
                 

''Günaydın Durucuk,'' diye Duru'nun odasına girerek her sabahki rutinimi uyguladım. Sözler değişebiliyor tabi ama ana fikir aynı. Duru uyanmamak için direnecek ben de önce güzellikle sonra katakulliyle onu kaldırıp okula götüreceğim. Bizim evde düzen kedicik birinci sınıfa başladığından beri böyle ilerliyor. Artık tembel genleri için suçlayabileceğim bir babası var tabi. Tek fark bu.

''Teyze, okul tatilmiş bugün desem inanır mısın?''

''Teyzeye yalan söylemekten tutuklatırım seni kedicik.''

''Uff! Ne olurdu inansan? Ben çok yoruldum bugünlerde. Bence okula gitmeyebilirim.''

''Yok ya? Hemen kalkıyorsunuz küçük hanım.''

''Tamam sen git. Sen kahvaltıyı hazırlarken kalkacağım ben,'' deyip yorganı kafasına kadar çekti kuzcuk. Çok inandırıcısın Durucum.

Ben kediciğin yorganını kaldırmak üzere hamle yapıyordum ki Özgür ''Günaydın Durucum,'' diye bir giriş yaptı odaya. Duru onun sesini duyunca yorganı atıp gözlerini kocaman açarak baktı Özgür'e.

''Aa Özgür? Teyzem ben uyuduktan sonra seni gönderdi sanmıştım. Nasıl ikna ettin onu?''

Güne başlamak için nasıl güzel bir cümle değil mi? Teyzesinin inadını bilen kuzucuğun hali bir başka oluyor tabi.

''İkna konusunda fena sayılmam Durucum,'' deyip sırıttı Özgür. Benden koluna bir yumruk yedi bu hareketinden sonra. Özgür bir şey diyemeden araya giren kuzucuk bugünlerde alışkanlık haline getirdiği şekilde teyzesini satıp Özgür'ün yancılığını yaptı ve ''Şiddetle bir şeyleri çözemezsin teyze,'' dedi bilmiş bilmiş.

''Haklısın Durucum, birden oldu.''

Konuyu uzatmamak lazım. Hem ne diyeyim şimdi kediciğe? Özgür de hak ediyor ama mı? Ya da çocuk gibi ilk o başlattı deyip mızmızlanayım. Nasıl güzel bir anne profili değil mi?

''Tamam, bir daha olmasın. Hadi şimdi öpüşün barışın.''

Ne? Yok yok, bu kızın kastı bana. Bilmiş bilmiş bakıyor bir de yüzüme.

Özgür'e dönüp anlamasını umarak başımla işaret verdikten sonra gıdıklamak üzere kediciğe yöneldim. Özgür'le birlikte bir güzel gıdıkladık bilmiş hanımı.

''Seni bilmiş kedicik, bir daha teyzeye bilmişlik taslamak var mı yok mu?''

''Yok! Pes!'' deyince bıraktık küçük hanımı. Biz bıraktığımızda hâlâ gülüyordu.

''Biz mutfağa geçiyoruz, sen de hazırlan gel kedicim. Uykun açılmıştır herhalde artık,'' dedim odadan çıkarken.

''Sayenizde açıldı.''

Kafamı iki yana sallayıp çıktım odadan. Bu bilmiş kediyle ne yapacağım ben?

Her şey yolunda gidip Özgür'le kahvaltı hazırlarken birden telefonum çalmaya başladı. Tanımadığım bir numaraydı. Dikkatli bakınca dün arayanla aynı numara olduğunu fark ettim.

''Kim arıyor?''

''Bilmiyorum ki. Dün de aramıştı ama açmamıştım. Kayıtlı değil.''

''Ver bakayım bana,'' deyip elimden aldı telefonu Özgür. Şimdiden koruyucu tavırlara başladık ha? Hoşuma gitmedi desem yalan olur. Tabi abartmasın da...

Özgür telefonla konuşurken ona yapışıp dinlemeye başladım ben de. ''Koray?'' deyince bi rahatlama geldi. En azından tanıdığım biriymiş. Başıma bir dert daha açmayacağım.

Anne YarısıWhere stories live. Discover now