Bölüm 54

6.2K 429 9
                                    

Oy ve yorumlarıyla yanımda olan herkese teşekkürler :)

Sabah olduğunda Özgür'ün gelmeyeceğini kabullenip kalktım. Kuzucuklarıma kahvaltı hazırlamam gerekiyor sonuçta. Her zaman kendime hatırlattığım gibi anneler böyle yapar.

Kızlar uyandığında onlara Özgür'ün erkenden şirkete gitmesi gerektiğini söyledim. Bozulsalar da pek üstünde durmadılar konunun.

''Durucum, bugün okul çıkışı seni baban alacak. Dün siz uyuduktan sonra konuştuk.''

Bu arada bu da aklıma babamla konuşmam gerektiğini getirdi. Çünkü o da Olcay'ın anne babasıyla konuşacaktı. Buna gerek kalmadı. Yine istiyorlarsa toplanıp yemek yesinler tabi. Dostça ilişkiler kursunlar da ileride bir sorun yaşamayalım.

Kendimi Olcay'la evleniyor gibi hissettim. Ya da boşanıyor gibi. Biraz karışık.

Sonuçta bir çocuğu paylaşacağız. Bu pek de normal bir durum değil ha?

''Babaannemle dedem de olacak mıymış?''

''Bilmiyorum kedicim, olabilir. Sen buluştuğunuzda babana sorarsın. Bu arada ona Melisa'dan bahsedebilirsin. Ve bizim Özgür'le evlendiğimizden de. Ben dün gece ona anlattım.''

Gözleri sevinçle parladı kediciğin.

''Artık sır değil mi? o zaman bence siz iyi anlaşmaya başladınız babamla di mi teyze?''

Sonunda, evet. Adama sağlam bir tokat gerekiyormuş ben bilememişim.

''Evet, zaten küs değildik. Yanlış anlaşılmaları çözdük. Baban Türkiye'ye dönmeyi düşünüyor şimdi. Seninle daha çok vakit geçirebilmek için.''

''Yaşasın! Ben hepinizi çok seviyorum teyze. Hepinizi birden görecek olmak beni mutlu ediyor,'' dedi tam da çocuklara özgü saf bir sevinçle. Sonra saymaya başladı ''Seni, babamı, Özgür'ü, babaannemle dedemi, anneannemle dedemi bi de Melisa'yı. Sahi Melisa da benimle gelsin mi?''

Mükemmel fikir. İkinizi başına salarsak Olcay belki de vazgeçip kaçar ha?

''Melisa'yı babanla tanıştırabiliriz kedicim ama şimdi değil. Hem siz okula geç kalmıyor musunuz? Hadi marş marş.''

İkisi de güzelce hazırlandı. Bu arada Melisa önceden gittiği anaokuluna devam ediyor. Özgür'ün yaşadığı yere çok uzak değil zaten. Konuştuğumuz uzman, düzeninin tamamen değişmesinin daha yaralayıcı olacağını söylediğinden en azından okul rutinini bozmayalım dedik. Bebeğim zaten bir sürü şey atlattı kendisi çok anlayamasa da.

Kızları okullarına bıraktıktan sonra babamı arayıp gelişmeleri anlattım. Her şeyin yolunda olduğuna çok sevindiğini söyledi. Tabi Özgür'ü ona anlatamadığım için her şey yolunda zannediyor. Aslında telefonu şöyle açabilirdim ''Merhaba baba, Duru'nun velayetini paylaşıyoruz. Ama sen evlilik konusunda kafamı karıştırdığın için Özgür'le konuştum ve şimdi muhtemelen bir yerlerde evliliğimizi bitirmek için imza falan topluyor. Seni seviyorum görüşürüz.''

Mükemmel bir konuşma olurdu.

Babamla konuştuktan sonra bir süre ne yapacağımı bilemeden arabada oturdum. Şimdi hiçbir şey olmamış gibi işe mi gitmeliyim? Eve gitsem ev de Özgür'ün. Arasam mı acaba önce? Gerçi arayıp ne diyeceğim ki? Ben boşanmak istemiyorum desem bile beni dinliyor mu acaba? Ayrıca şimdi Olcay olayı halloldu diye boşanmak istemiyorum zannedecek. Harika. Yangın var diye bağıracağım şimdi.

En sonunda hiçbir şey yokmuş gibi işe gitmeye karar verdim. Ben niye düşünüp kafayı yiyorum ki? Çıkayım karşısına da azıcık o kafayı yesin. Bu arada boşanmayla ilgili tek söz söylemeye kalkarsa da kulaklarımı elimle kapayıp şarkı söylemeye başlamayı düşünüyorum. Tam bir yetişkin çözümü değil mi? Geçen yine harika çözümler üretiyorum.

Anne YarısıWhere stories live. Discover now