Bölüm 44

13.7K 1K 63
                                    



Kocaman bir boşluğun içinde gibi hissediyorum. Ne düşüneceğimi, ne hissedeceğimi şaşırdım. İnsanlar böyle böyle deliriyor demek ki...

Çoktan gitmiş olan Özgür'ün ardından hâlâ öylece bakıyordum ki bahçe kapısından içeri birisi girdi. Dikkatli bakınca gelenin Özgür'ün yardımcısı olan teyze olduğunu fark ettim. Fatma mıydı ismi?

''Kızım, ne yapıyorsun orada öyle?'' dedi beni fark edince.

Birkaç saniye sessizlikle geçen düşünme sürecinden sonra hâlâ çalışabildiğine hayret ettiğim beynim güzel bir bahane buldu bana.

''Özgür'ün birkaç eşyasını almaya gelmiştim de... Akşam bizde kalacak.''

''Ha tamam kızım, gel sen içeri. Bir çanta ayarlarım şimdi ben,'' dedi teyze anlayışla ve birlikte eve girdik.

İçeri girince açıklama yapmaya başladı Fatma Teyze.

''Ben belli zamanlarda gelir tertemiz yaparım Özgür oğlumun evini. Bende anahtarı var o yüzden. Sana da o mu söyledi bu öğlen geleceğimi? Gerçi bendeki de soru. O söylemese nereden bilip de bekleyeceksin evin önünde.''

Teyze konuşuyordu da benim aklımda sadece tek bir şey dönüyordu o da Özgür'ün bir kızı olma ihtimali. Üstelik eski sevgilisi sorunlunun teki gibi görünüyor. Gerçek anlamda sorunlu. Kadının ifade ediş tarzı bile öyle çocuksuydu ki... Ne yazık ki sevimli türden değil. Korku filmlerinin başında ortaya çıkan ip atlarken garip şarkılar mırıldanan kızlar ne kadar sevimli olabilirse o kadar sevimli... Çocuğumuza götürüyorum diye oyalayıp bir şey yapmasın Özgür'e? Allah korusun! 2 saate gelmezsen polise haber veririm dedim de 2 saat az bir zaman mı? İstese pekala da zarar verebilir iki saat içinde. Allah'ım sen Özgür'ü de aklımı da koru ya Rabb'im.

''Kızım, bir bu gece mi kalacağım dedi bizim oğlan diyorum''

''Birkaç gün kalacak,'' dedim yaşadığımız zamana dönebildiğimde.

''Niye seni yollamış ki hayta? Gelip alsaymış kendisi. Ayıp etmiş. Tabi işi varsa bilemem de...''

Ah be teyzecim, sohbet etmek istemeni anlıyorum da ben o modda değilim ki hiç. Bırak sohbet etmeyi kafamı zor toparlıyorum. Aklım tamamen başka bir yerde.

Fatma Teyzenin hazırladığı çantayı aldıktan sonra hemen eve geçtim. İşe dönsem bile kafamı veremeyecektim ki... En iyisi eve gidip Özgür'ün gelmesini beklemek. Tabi tek başıma kurup dururken delirmezsem... Okulun bitme saati de gelmedi ki gidip Duru'yu alayım. En azından ona evlilik olayını anlatırken vakit geçerdi. Tabi hâlâ evleneceksek...

Of! Tam zamanında damladı psikopat eski sevgili. Bi de gelmiş ben anne olacağım sen de baba deyip duruyor. Boğulacağım!

Düşüncelere dalıp gidersem delirmemin yakın olduğunu fark edince ayaklandım.
Bir şey yapıp düşünmemi engellemem gerek.

Önce kalkıp bütün evi baştan sona süpürdüm. Bir tek kullanmadığımız odaya girmedim. Baktım ki hâlâ iki saat dolmamış ve bu düşünmememi sağlamıyor her zamanki kurtarıcıma yani mutfağıma koştum. Düşünmemi engellese engellese hamur yoğurmak engeller. Denedim biliyorum, tecrübeyle sabit.

Mutfakta geçen dakikaların ardından nihayet kapı çaldığında yüreğim ağzımda koştum kapıya. Özgür'ü tek parça halde karşımda görünce de anında sarıldım. Onu içeri çekerken de yüz ifadesinden neler olup bittiğini anlamaya çalıştım. Koltuğa oturur oturmaz da mümkün olabilecek en yakınına oturup aklımdakini sordum.

''Doğru mu söylüyormuş?''

Özgür derin bir nefes aldıktan sonra onaylar şekilde kafa salladı. Nefesim kesilir gibi oldu bir an. Hangi insan böyle bir şey yapabilir? Ben ablamı intiharı seçmesinden dolayı hâlâ affedememişken... Çocuğunu bırakıp gitmek bir şey çocuğunu para karşılığı satmak başka bir şey. Ablamı savunuyor değilim ama Eylül'ün yaptığı... Kalbime bir şey saplanıyor gibi oluyor. Nefesim daraldı resmen. İyi ki oturuyormuşum yoksa bacaklarım da bu halde beni taşımazdı.

Anne YarısıWhere stories live. Discover now