Bölüm 13

21.8K 1.4K 39
                                    

Ta-tam! İşte yeni bölüm :D
-Yeni yılınızın kutlu olsun :)-

                 
Kapının önüne kadar adeta uçarak geldim. Ama kapıda biraz duraksadım. Duru'nun tepkisinden, benimle gelmek istememesinden korksam da derin bir nefes alıp kapıyı tıklattım ve açtım.

Oda boştu.

''Duru?''

Ne yapacağımı bilemeden dolaştım odanın içinde. Kapıdan görülmeyecek bir köşesi olmasa da bir umut bütün odayı taradım gözlerimle. Ben çaresizce oradan oraya dolaşırken aklımdaki soruyu Özgür sordu.

''Duru nerede Suzan Hanım?''

Suzan Hanım da ne diyeceğini bilemiyormuş gibi baktı yüzümüze ve boş odaya.

''Ömer de yok. Birlikte mi gittiler ki? Ben Engin Bey'e ne diyeceğim şimdi?''

Dizlerimin bağı çözülür gibi oldu. Duru'nun okulda olmadığını öğrendiğimde hissettiğim şeyleri tekrar hissetmeye başladım. Sadece fiziksel yorgunluk değildi bendeki. Ruhen yaşlandım Duru'yu bir daha göremeyeceğim düşüncesiyle. Odanın ortasında öylece dikilirken yardımıma yine Özgür koştu.

''Defne, gel. Çıkıp arayalım. Suzan Hanıma çaktırmadan çıkmış olmalılar. Bu çevredelerdir. Nereye gidebilecekler?''

Ben herhangi bir tepki veremeyince koluma girip ilerletti beni.

''Vazgeçtim. Sen burada otur ve eve dönerlerse diye bekle tamam mı? Ben dışarı çıkıp çevreyi arayacağım.''

Özgür'ün kelimelerinin ne anlam ifade ettiğini o an anladım. Anlamamla konuşmaya başlamam da bir oldu.

''Hayır! Saçmalama! Kızım dışarıda bir başınayken ben burada böyle oturacak mıyım? Hadi gidiyoruz.''

Suzan Hanım arkamızdan Engin Bey'e haber vereyim gibisinden bir şeyler söylese de o an durup onu dinleyecek gücüm olmadığından ne anlattığını umursamadan çıktım evden. Özgür'le birlikte çevreye bakmaya başladık. Önce dağılmayı düşünsek de Özgür benim her an bayılacak gibi durduğumu iddia edip yanımdan ayrılmamakta diretti. Ona ne oluyor, diye düşündüm bir an. Ama aklım Duru'yla doluyken bir de buna kafa yoramayacağımı fark edip boş verdim.

Tek tek bütün apartmanlara ve ara sokaklara baktık. Hava kararmaya başlamışken Ömer'in evinden bir hayli uzaklaşmaya başladığımızı fark ettim.

''Buralarda olacağına emin miyiz Özgür? Hava da kararıyor. Baya da uzaklaştık. Ya bir şey olduysa çocuklara? Bu kadar uzağa gelmeleri mümkün müydü sence? Kesin bir şey oldu. Polise gidelim. Hastaneleri arayalım. Bir şey yapalım Özgür!''

Özgür durup sarıldı bana. Kafayı yemek üzere olduğumu anladığından beni zapt etmeye çalışıyor da olabilirdi tabi. 

''Sakin ol önce. Bulamazsak haber veririz polise de. Ancak üzerinden belli bir zaman geçmeden işleme koyamıyorlar kayıp vakalarını diye biliyorum. Sabırlı olalım Defne bulacağız kızını.''

''Bulamayacağız,'' diye bağırdım kendimi Özgür'ün kollarından çekip.

''Bulsak bile asla affetmeyecek Duru beni. Ve ben suçluluk duygusundan öleceğim. Sahip çıkmam gerekirdi Özgür. Ben nasıl bir anne olabilirim ki böyle! Anne olmadığım buradan anlaşılıyor işte. Duru'yu üzüp kaçırıyorum kendimden. Ona sahip çıkamıyorum. Allah'ım, lütfen başına bir şey gelmemiş olsun. Lütfen!''

Özgür bu arada sözümü kesmek adına birkaç başarısız girişimde bulundu. Ben tabi ki şu halde onu takmadım bile. Onun bana sarılıp bulacağımızı söylemesi inandırıcı gelmiyor. Bir kere Özgür gibi gelmiyor bana. Nasıl desem, Özgür'ün tarzı değil.

Anne YarısıWhere stories live. Discover now