BÖLÜM 27

274 63 385
                                    

Herkese merhaba arkadaşlar. Umarım hepiniz çok iyisinizdir. Malum sebeplerden ötürü hepimiz için zor dönemden geçiyoruz. Hal böyle olunca daha çok dikkatli olmamız gerekiyor. 

Her neyse, karamsar konuşmayı hiç sevmem. Umarım en kısa sürede her şey normale döner. 

O zaman sizlere keyifli okumalar. 

Oy vermeyi ve yorum yapmayı lütfen unutmayın arkadaşlar. Sizlerin düşünceleri benim için oldukça önemli. 

Bölüm Şarkılar: 

Tuğkan "Belki De"

Madrigal "Neden Diye Sorma" "Bizim Olsalar Yeter" "Anı"

*** 

08.12.2020 İstanbul

Mo Willems şöyle der:

"Eğer kendini yanlış bir hikâyenin içinde bulursan, ayrıl."

İnsan ne zaman anlar yanlış bir hikâyede olduğunu? Yanlış bir hikâyenin içinde olduğunu bilen ve bunu bilerek sürdüren birinin mutlu olabilme ihtimali var mıdır?

Yanlış bir hikâyenin içinde olduğumu fark ettiğim an ayrılmadım. Bilerek ve isteyerek sürdürdüm o hikâyeyi. Mutlu da olmadım. Ancak, benim hikâyem fark ettiğimde başladı. Korkmadığımda, inandığımda, vazgeçmediğimde başladı.

Asla affetmedim., affetmeyeceğimde. Çünkü insan affederse tekrar yara alabilir. Fakat benim bedenim, tek bir yarayı daha kaldıramayacak kadar çürüdü. Bana yaşattıklarını, yaşatacaklarını unutmayacağım. Aldığım dersi kaybetmemek için her gün kendime hatırlatacağım.

Kişi kandırıldığını hissedince mi yalan söylemeye başlıyordu yoksa yalan söylemek için kandırılmış olmasına gerek var mıdır? Her ikisi de yalan söylemek için bir bahanedir. Günün sonunda o yalanı söylemiş oluyorsun. Nedeni ne olursa olsun.

Benim bir bahanem yoktu. Bir bahaneye ihtiyacım da yoktu. Yalan söylemek zorundaydım. Hayır, yalan söylemek, bir kere de ben kandırmak istiyordum. Bu yüzden, "Şimal Hanım, bir dava için emniyete gitmiştim ya o yüzden gelmiş. Birkaç bir şey sorması gerekmiş." Diyerek Demir'in yanına yaklaştım.

İnanması için gerçekçi bir yalana ihtiyaç duymuştum. Emniyete gideceğimizi zaten biliyordu. İnanmaması için bir sebep göremiyordum. Ya da inanması için dua ediyordum. Bilmiyorum.

"Ne davası? Kimin davası bu, bu kadar önemli olan?" diye sordu. Tam da ondan bekleneni yapmıştı. Bir kere de sorgulama be adam. Tam söze atlayıp bir yalan daha söyleyecekken Şimal konuştu.

"Paylaşılması yasak bir dava Demir Bey. Ne yazık ki bilgi veremeyeceğiz." Dedi Şimal. İşte benim ikizim. Şu an alnı tam öpülesi duruyordu.

O böyle bir şey söylemeseydi belki ben Demir'in daha çok sorgulaması gereken bir şey söyleyecektim. Sessiz bir oh çektim. "İlginç." Dedi Demir. Pardon, ilginç olan ne paşam? Dava yani bu, gizli olabilir pek tabii.

"İlginç olan nedir Demir Bey?" diye sordu Şimal. Ne yapmaya çalıştığını anlamadım. Sorgulamayıp gitmesi gerekiyordu tam şu anda.

"Siz organize suçlarla ilgilenmiyor musunuz? Elvin'in daha önce organizenin işleri ile ilgilendiğini görmemiştim." Diyerek sorgulamaya devam etti Demir.

Haklıydı. Çünkü ben daha önce organize suçlara dair davaları almamıştım. Mali, ticari davalarla ilgilenirdim. Diğerleri ağır suçlar olduğundan beni endişelendiriyordu. Ama artık endişelenmeyi bırakmıştım bu konuda. Artık cinayet, kaçakçılık, organize, dolandırıcılık, narkotik... Bu tür davalarla da ilgilenecektim. Hatta ilgilenmeye Reşat Sarsılmaz'dan başlamıştım bile.

ELVİNHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin