BÖLÜM 16

904 515 883
                                    

Herkese merhaba arkadaşlar. Biliyorum bu bölümü çok beklediniz ve çok merak ettiniz. İstediğim okunma sayısına kısmen ulaştım sayılır diğer bölümde ancak yine de sizleri daha fazla bekletmek istemedim. 

Bölüm okunması 250 olunca diğer bölümü paylaşacağım arkadaşlar bilginize.

Vote atmayı ve yorum yapmayı unutmayın lütfen!!!

Kısa keserek sizlere bölümü armağan ediyorum. Keyifli okumalar:))

Bölüm Şarkıları: 

MFÖ "Hep Yaşın 19"

Cihan Mürtezaoğlu "Bir Beyaz Orkide"

Ezgi'nin Günlüğü "Düşler Sokağı"

*** 

 Şükrü Erbaş, "İyi bir kitap okuduğumda çevremdeki herkesi almaya zorluyorum. Fıkralar türkülerden daha dokunaklı olmaya başladı. Her gün bahçedeki çiçeklerin tomurcuklarını sayıyorum. İnsan neden yalan söyler sorusunun yanıtını hala bulamadım." Demiş Çekilme Suları'nda.

Yalan.

Neden gerçeğe daha yakın değil insan? Gerçeğe yakın değilse bile ille de yalana mı yakın olmak zorundadır?

Çok mu zor gerçekleri anlatmak? Hayır.

En az yalan söylemek kadar kolay doğru olanı söylemek. Peki, neden her fırsatta insanlar yalana başvuruyorlar?

"Kendime yalan söylemeye başladığımdan beri kimseye inanmıyorum." Demişler Çingeneler Zamanı adlı filmde.

Bir yalan söylediğinde bunun devamının geleceğini bilerek neden sürdürürler? Sürekli olarak yalan söylemek yormaz mı insanı?

Belki de bir süre sonra yalan söyleyenlerin yalanı gerçek, gerçeği yalan olmaya başlıyordur.

Her zaman gerçeğin ortaya çıkma gibi bir özelliğin olduğuna inanırlar.

Öyle ki 'yalancının mumu yatsıya kadar yanar' da demişler.

Gerçeğe hiç varmamaktansa geç varmak daha iyidir.

Bin bir çeşit senaryo geçiyordu Reşat'ın zihninden. Hiçbirinde kendisini aklayamıyordu. Olanları anlatmayı seçmek istemiyordu. Fakat başka çaresinin kalmadığını da biliyordu. 

Bu yüzden bazı şeyleri anlatmaya karar verdi. Anlatmadan önce ise şaşkınlığını gözleri önüne serdi.

"Sen... Sen nasıl?" diye konuşmaya başladı Reşat Bey.

Oldukça şaşkındı. Demir'in bunu nasıl öğrendiği konusunda hiçbir fikri yoktu. Duruşmada hiçbir sıkıntı çıkmazken ne ara bunu öğrenmiş olabilir diye düşünmeye başladı.

Biraz düşününce Şimal'in duruşmaya geldiğini hatırladı ve kendisi çıktıktan sonra bir şey olmuş olmasından şüphelendi.

"Şimal mi baba o kişi?" diye yineledi Demir sorusunu.

Reşat bu sefer çok fena faka basmıştı. Ne söyleyecek, nasıl durumu kendi lehine çevirecekti bilmiyordu.

İlk defa korktuğunu hissetti. Önce ses kaydı şimdi bu çok zorlamıştı Reşat'ı.

Şimal gerçeğini anlatmaktan başka çaresi yoktu. Şimal gerçeği?

Asla Elvin ile kardeş olduklarını söylemeyecekti. Bunu söylerse Demir onu öldürürdü. Biliyordu.

"Evet."

Demir daha çok sinirlendi.

Bir ihtimal öyle bir şey yoktur, değildir diye düşünse de yine hayal kırıklığına uğramıştı.

ELVİNWhere stories live. Discover now