BÖLÜM 29

238 38 441
                                    

Herkese merhaba arkadaşlar. Size yeni bölüm getirdim. Biraz gecikmeli oldu gibi ama olsundu. 

Bu arada güzel haberlerim var sizlere çok yakında. O zaman ilkiyle başlıyorum. Artık Elvin'in yeni bölümlerini her hafta pazar günleri atacağım. 

Şu sıralar biraz yoğunum ama yeni bir hikaye yazıyorum. Elvin bittikten sonra onu da sizlerin beğenisine sunacağım. Umarım yeni hikayemi de çok seversiniz. Ben çok heyecanlıyım.

Lafı fazla uzatmadan bölüme geçiyoruz. Keyifli okumalar:) 

Lütfen oy atmayı ve yorum yapmayı unutmayınız!!! 

Bölüm Şarkıları: 

Billie Eilish "Lovely"

Taylor Swift "Willow"

Ariana Grande "Dangerous Woman"

*** 

19.12.2020 İstanbul

"Ne kadar az bilirsen o kadar iyi uyursun." Der Gorki. Açıklamasını Sartre yapar, "Uyursan gece biter, uyuyamazsan sen." Son olarak da noktayı Freud koyar. "Çok uyumak kaçmaktır, uyuyamamak ise yakalanmak."

Az bildim, geç fark ettim. Belki de daha önceden öğrenmem hiçbir şey değiştirmeyecek, daha kötü şeylere sebep olacaktı. Bilmiyorum. Az bildiğimden mi kaynaklanmıştı bu zamana kadar uyumam?

Ayakta uyutulmuştuk. Şimal ve ben ayakta uyumuştuk. Usta bir yalancı katildi bizi ayakta uyutan. Şimdi o usta ve yalancı katili biz ayakta uyutuyorduk. Bu yüzden uyumuyorduk.

Benim yaptığım kaçmak mıydı bilmiyorum? Bildiğim tek bir şey var intikamım için yas tutmaktan kaçtığımdı. Aslında buna kaçmak da denemezdi. Sadece erteliyordum.

İnsan nasıl erteleyebilir birinin yasını tutmayı? Sanırım hiçbir zaman bunun cevabını bulamayacaktım. Ama bunu da o adam öğretmişti bana. İntikamı, yalanı ve daha birçok şeyi ondan öğrenmiştim.

Bana asla sevmeyi, dürüstlüğü, saygıyı o öğretmemişti. Bunları ben kendim öğrenmiştim. Bana baba olmak istemişti ama babamın katili olmuştu.

Ben yakalanmayacaktım. İntikamımı alana kadar asla ona yakalanmayacaktım.

Bilgisayardaki flaş belleği çıkarıp masaya koydum. Leyla odasındaydı. Çizim yapıyordu. Ben de videoları yedeklemiştim. Fazla video olduğu için işim uzun sürmüştü. Bu da beni acıktırmıştı.

Mutfağa gidip karnımı doyurmam gerektiğinden koltuktan kalktım. Yavaş adımlarla mutfağa ilerledim. Mutfağın soğuk zeminine bastığımda içim ürpermişti.

Buzdolabını açtım. Sandviç hazırlamaya karar verdim. Üşengeçlik bir gün başıma dert olabilirdi. Peyniri, salamı ve kaşar peynirini alıp tezgâha koydum. Ekmek sepetinden sandviç ekmeğini aldım. Malzemeleri ekmeğe yerleştirdim ve biraz tost makinesinde ısıttım. Böyle daha güzel oluyordu.

Ekmeğim hazır olunca tost makinesinden çıkardım ve bir ısırık aldım. Gerçekten tadı çok güzel olmuştu. Yemeye devam ederek salona döndüm. Canım sıkılmıştı. Bu yüzden biraz telefonumla oyalanmaya karar verdim.

Eski resimlere bakmak için galerime girdim. Karşıma önce yeni resimler çıkınca şaşırmadım. Bugün şirkette çektiğim resimlere göz gezdirmeye başladım. Arşivde çektiğim sözleşmenin resimleriydi. Bunları yarın Şimal'e göstermeliydim.

Resmi sağa kaydırdığımda hesaplar karşıma çıktı. Ben bunu unutmuştum. Şimal'in verdiği güzel haberden sonra aklımdan çıkmıştı benim. Seher Özer kimdi, benim öğrenmem gerekiyordu. İsim çok fazla tanıdık geliyordu ama hiçbir şekilde çıkaramıyordum.

ELVİNWhere stories live. Discover now