BÖLÜM 20

632 298 883
                                    

Herkese merhaba arkadaşlar.

İki hafta aralıklarla bölüm atmaya alıştım sanırım istediğim sayıya ulaşmama çok az kalmıştı ben de bölümü atayım dedim. 

Sizleri çok bekletmeden hemen bölüme geçelim. Şimdiden keyifli okumalar :)

Unutmadan söyleyeyim. Vote atmayı ve yorum yapmayı unutmayalım!!!

Bölüm Şarkıları: 

Yüzyüzeyken Konuşuruz "Ölsem Yeridir"

Sezen Aksu "Seni Kimler Aldı"

Onur Can Özcan "Çilingir"

İkilemi çözemedim hala, ama yok ki sorasım
Ne zaman buradaydın ki şimdi kaybolasın?

*** 

-Şöyle diyordu bir yazıda:

"Nasıl ki yediklerimizi seçmemiz gerekir... Seçmezsek bedenimize zarar verir... İnsanları da seçmeliyiz. Çünkü yanlış insanlar ruhumuza zarar verir. Bize iyi gelen insanları biriktirmeliyiz. Asıl zenginlik budur."

Seçemiyor işte insan. Yanlış kararlar alıyor çoğunlukla. Bunda iyi niyetimizin de etkisi olabilir. Pek tabi sevmek de bir etkendir.

Bize iyi gelen insanları seçeceğiz diye bencil olmamalıyız. İnsanları sadece bize iyi geliyor diye yanımızda tutmamalıyız. Karşımızda kim olursa olsun, bize nasıl geliyorsa aynı şekilde karşılık vermeliyiz.

Daha dik ayakta durabilmek için...

Biz doğru insanı ararken bazen çok fazla yanlışa düşebiliyoruz. Gözümüz ne doğru ne yanlış kestiremiyor. Durum bu olunca da çabuk kanabiliyoruz.

İnsanlar, çok iyi rol yapabiliyorlar. Bu yüzden kim iyi, kim kötü, kim yalancı anlayamıyoruz.

Doğru kişiye veya kişilere ulaşmak için seçici olmalıyız. Pek tabii abartıya kaçmadan ancak önce kendimiz iyi olmalıyız. Böylece hem ruhumuz hem bedenimiz huzurlu olsun.

Öylece bomboş oturuyordum. Elimdeki kalem ile okuduğum kitabın satırlarını çizmeye başladım. Şu anki ruh halimi anlatan daha başka iyi bir cümleye rastlayamazdım.

"Ben şu anda iki ayrı insanım... Biri her şeye ağlıyor. Öbürü her şeye gülüyor."

Yakup Kadri Karaosmanoğlu...

Günlerdir ne uyuyabiliyorum ne yemek yiyebiliyorum. Ağlasam gözyaşım akmıyor. Konuşsam sesim çıkmıyor. Sanki ıssız, karanlık, soğuk bir yerdeyim ve orada tek başımayım.

Tıpkı çocukluğumdaki gibi... Fakat o zaman sesimi duyan vardı. Şimdi sesimi ben bile duyamıyordum.

Sevdiğim adamdan 2 haftadır haber alamıyordum. Telefonum çalsa acaba Demir mi diye hemen koşup açıyordum ama her seferinde ayrı bir hüsran yaşıyordum.

Geçen hafta telefonundan gelen sinyal üzerine bir dağ başına gitmiştik. Her tarafı karış karış aramıştık. Sonunda da sadece arabasına rastlamıştık bir uçurum kenarında.

Korktum. Arabasının orada fakat kendisinin içinde olmayışından deli gibi korktum. Bin bir türlü senaryo geçti aklımdan.

Anahtarı bile üzerindeydi. Arızalandı mı diye kontrol edildiğinde ise hiçbir sorun görünmüyordu. Arabada hiçbir hasar yoktu.

Peki, neden gitmişti o uçurum kenarına?

İşte ben bir haftadır bu soruya cevap arıyorum. Ve ben bir haftadır bu soruya yanıt bulamıyorum.

ELVİNWhere stories live. Discover now