BÖLÜM 40

228 16 2
                                    

Merhaba arkadaşlar. 

Finale son bir kaldı. Ve ben aşırı duygusalım. Resmen ilk kitabım son buluyor. Ama finalde çok şaşıracaksınız. Sizi sürprizler bekliyor. Ayrıca finalin ucunu açık bırakacağım. Çünkü ben Elvin'e bir son yazamadım. 

Bir sonu olmayacak. Siz Elvin'in son cümlelerini okuyup sürdüreceksiniz. Ve böylece Elvin hep yaşayacak. 

O halde bölüme geçelim. Keyifli okumalar:)

Oy atmayı ve yorum yapmayı unutmayalım lütfen!!!

Bölüm Şarkıları:

Cem Adrian "Ben Seni Çok Sevdim"

Emir Can İğrek "Dargın"

Yedinci Ev "Sevsene Beni"

***

27.04.2022 İstanbul

Siz hiç uçsuz bucaksız bir çölün ortasında kaldınız mı?

Ben o çölün tam ortasındaydım işte. Susuzluğum beni öldürürken bir çeşme bulmuşçasına tutunmuştum onun dudaklarına. Beni yaşatmasına izin vermiştim.

Ben de içmiştim onu. Onun beni içtiği gibi...

Nasıl oluyor da kaçtığım bu adama teslim olabiliyordu her bir hücrem? Nasıl oluyor da kendimi hep onunlayken buluyordum?

Yokken bile vardı. Bunu yokluğunda anlamıştım.

Hapisteyken.

Her gün benimleydi. Bedeni değil ama ruhunu yanımda taşımıştım. Evime almıştım. Masama oturtmuştum. Hastaneye bile onunla gitmiştim ben. Belki ondan bir can içimde tekrar yeşerir umuduyla.

Ama olmamıştı işte.

Ne onu yanımda tutabilmiştim, ne de ondan bir canı içimde yeşertebilmiştim. Üstelik bir daha gerçekleşmesi imkânsız olan o canı istemeye de devam ediyordum.

Bir insan kaç defa can verebilirdi? Ya da bir insanın ruhu kaç defa yara alırdı?

Saymayı bırakalı çok olmuştu. O kadar çok şey yaşamıştım ve yaşatmıştım ki benden geriye bir ben kalmamıştı artık.

Ne acı insanın içinde kendisini hissedememesi. Öyleydi. Ben kendimi bile hissedemiyordum. Hastalığım gün geçtikçe daha çok sarıyordu beni. Yeniliyordum.

Tutunabileceğim dalım vardı. Ama onları da ben tek tek kırıp bütün yollarımı kapatıyordum. Ben adım adım ölüme yürüyordum.

Şifa kaynağımı da bırakıp gitmiştim. Susuzluğuma son verme zamanı geri gelmişti öyle değil mi? Çünkü buna çok ihtiyacım vardı. 

Dudaklarımı yavaşça dudaklarından ayırdım. Bakmadım yüzüne. Bakamıyordum. Gözlerine baktığımda gördüğüm şey bendim. Kendimi görüyordum karalarında.

Her zamanki gibi...

"Özür dilerim." Dedim tekrar. Dile kolay öyle değil mi? Söylemesi zor iki kelime. Yaptığım yanlışın özrü olur muydu? Olamazdı. Bunu onu gördüğüm ilk an anlamıştım. Ben hayatım boyunca yapmadığım yanlışı tek bir gecede ona yaşatmıştım. Ve bunun bir özrü olamazdı.

"Özür mü?" diye sordu kaşları çatılmış olmalıydı. Görmedim. Ellerimle oynuyordum. Daha doğrusu titremesini durdurmaya çalışıyordum.

"Bu kadar mı yani? Özür dilerim. Lan, ben suçsuz yere bir yıl hapis yattım. Ne için? Söyle bana ne için?" dediği an kafamı kaldırıp gözlerine baktım. Suçsuz yere demişti. Evet, suçsuz sayılırdı çünkü sarhoştu. Kendinde değildi. Ama birini vurmuştu. Öz babasını öldürmüştü.

ELVİNHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin