BÖLÜM 10

1.1K 690 697
                                    

Evet arkadaşlar sizlere rötarlı yeni bölümle birlikte geldim. Bu sefer kısa keserek hemen bölüme geçeceğim.

Lütfen vote atmayı ve yorum yapmayı unutmayalım. Keyifli okumalar...

Bölüm Şarkıları:
Kahraman Deniz "Böyle Sever" ,
Sezen Aksu "Bir Çocuk Sevdim" ,
Tuna Kiremitçi "Sana Dair"

***

Bir yerde okumuştum. Şöyle yazıyordu. "Herkes ağaç gibidir. Bin bir şekilde dünyaya gelir. Hangi ağaç olduğunu seçemezsin ama nasıl büyüyeceğini seçebilirsin."

Büyürken zorlu yollardan geçeriz. Birçok engeli aşarız. Yaralanırız, kırılırız, eğlenir, mutlu oluruz. Bazen yanlış kararlar veririz sonra onlardan ders çıkarırız. Bazen de doğru yolda olduğumuzu bilir ve o yoldan şaşmayız.

Yanlış ya da doğru insanlar ile karşılaşırız. Bu insanlar hayatlarımız dokunurlar. Yaşamımızın her bir anında izleri olur. Severiz, seviliriz. Bazen severken yoruluruz. Ama bu yorgunluk güzel yorgunluktur çoğu zaman. Öyle ki:

- "Neyi seversen o olursun. Sevgi simyadır. Asla yanlış şeyi sevme çünkü seni dönüştürecektir. Hiçbir şey sevgi kadar dönüştürücü değildir. Seni daha yükseklere, doruklara çıkarabilecek bir şeyi sev. Senin ötende bir şeyi sev." Diyordu Osho.

İnsan sevdiği kişiyle olmak ister her zaman. Onunla olmak ve onun ruh eşi olmak ister. Osho'nun da dediği gibi sevgi dönüştürür insanı. Ya iyiye ya kötüye mutlaka dönüştürür. Bu sizin elinizdedir. Doğru insan mı yanlış insan mı buna siz karar verebilirsiniz.

Doğru insanı bulduğunuzu düşündüğünüz zaman peşini bırakmamalısınız. Çünkü o doğru kişi sizi gerçekten sevecektir ve aslında o doğru kişi sizsinizdir. Bu yüzden o kişi sizin ruh eşiniz olur zaten.

Eskiden insanın başına gelebilecek en kötü şeyin bir gün kimsesiz kalması olduğunu düşünürdüm. Kimsesiz kalırsan o zaman dünyan başına yıkılır sanırdım. Ama şu an öğrendim ki bu hayatta insanın başına gelebilecek en kötü şey sevdiği insanı kaybetmekmiş. Onu kaybetme korkusuymuş.

"Hayır... Hayır... Hayır..." Çok korkuyordum. Karnının üstünde kalbine yakın bir bölgede çok fazla kan vardı. Her yere yayılıyordu.

"Demir... Demir ne olur ölme. Demir... Lütfen beni bırakma. Bak bana. Bana bak. Kapatma gözlerini yalvarırım." Dedim ve başını dizlerime yatırdım. Yanaklarından tutmuş ona yalvarıyordum.

"Yardım edin! Biri ambulansı arasın. Lütfen yardım edin." Diye bağırıyordum. Sessim son cümlemde kısık çıkmıştı. Hem ağlıyor hem bağırıyordum.

Polisler başımıza gelmişti. İçlerinden biri, "Ambulansı aradık. Siz sakin olun. Biradan burada olur." Demişti. Haldun'u içeriye götürmüş olmalılardı. O pislik herif Demir'i vurmuştu. Demir beni korumak için önüme geçmişti ve vurulmuştu.

Biliyordum. Hissetmiştim. Kötü bir şey olacaktı. Haldun'un hedefi Demir'di. Ve fırsatını kendi yaratıp Demir'i vurmuştu. Siren sesleri kulağıma ulaştığında bir oh çekmiştim. Demir' baktığımda zor dayandığını fark ettim.

Eliyle yüzüme uzandı ve yanağımı okşadı. "Şşş... Ağlama." Öksürdü. Sonra devam etti. "Dayanamıyorum ağlamana. Merak etme. Bana... Bana bir şey olmaz." Dedi. Zor konuşmuştu.

"Elvin... Ben... Ben seni..." susmuştu.

"Hayır... Hayır Demir... Demir..." diye çığlık atmıştım. Başı yana düşmüştü. "Nerede kaldı bu ambulans." Diye bağırdım etrafıma. O sırada ambulansın siren sesi daha yakınımdan gelmişti. Arkama dönüp baktığımda geldiğini fark ettim.

ELVİNHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin