Az önce Eylül'ün tuttuğu boşta kalan elini yeşil kalın askeri kemerinin üzerine koyup lafa girdi.
" Gel ben sana espriyi göstereyim."dedi.
Elini kemerinin üzerinden çekip göğsünün üzerinde yazan yazıyı işaret etti.
" Bak bakalım burada ne yazıyor...
Selamın aleyküm° Bol yorumlarınızı bekliyorum° Edibe'nin son bölümüne 300 küsür yorum gelmişti. Sınır'a bir 500 gelir diye umuyorum.
Yazar yazmaz atıyorum. Sonra düzenleyeceğim. Hatam varsa affola.
Keyifli okumalar•
Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.
Toprak'tan
Bir elimle ağrıyan başımı ovalayarak odanın kapısını açıp içeri girdim. Bedenim artık iflas bayrağını çekerken ruhum da yorulmuştu.
Neden, aklıma nasıl geldi bilmiyorum ama Eylül'ün telefonunu gördüğüm an burada karşılaştığımız ilk gün söylediği sözler gelmişti aklıma. Videolar kaydedip deli gibi konuşuyorum demişti. Aklıma aniden düşen şey ile telefonu elime alıp kaydettiği videoları aramıştım.
Yanımda olsa asla izin vermezdi benim onları izleyip üzülmeme. Ama ben açıp hepsini tek tek izlemiştim. Döktüğü her damla göz yaşına benimkiler eşlik etmişti.
Hepsi bittiğinde ne yapacağımı şaşırmış bir şekilde, uzunca ekrana bakakalmıştım. Gitsem ona sımsıkı sarılsam, anlardı gözlerimden. Özür dilesem, yalvarsam o da üzülürdü benimle. Tek birşey kalmıştı geriye. Devam etmek...
Onun çektiği acıları anlatıp gün yüzüne çıkararak tekrar acı çekmemesini sağlamak. Benim içim yansa da onun yüreğine su serpmeye devam etmek...
Ben üzülürsem onun da üzüleceğini biliyordum. Ve o üzülmesin diye içime ağlıyordum.
O videolardan sonra hiç görmemiştim onu. Yoğun olduğum için yemeklere inememiştim. Birkaç kez ona verdiğim ikili telsizden sesini duymuştum sadece. Çocuk gibi bir köşeye geçip benimle konuşmuştu.
Gözüm masanın üzerine bıraktığım telsize ilişince tebessüm ederek elime aldım. "Yüzbaşı Toprak'tan minik anneye." dedim iki kez.
Şuan bunu sadece o duyuyordu ama yanında biri varsa duyma ihtimali vardı. Benim umrumda değildi ama Eylül'ün böyle bir durumda kıpkırmızı olup utanacağını biliyordum.
"Toprak." diyen sesi ilişti telsizden. Ardından kıkırdadığını duydum. Anlaşılan yanında kimse yoktu.
"Özledim seni." dedim bir yandan da saate bakış atıp. Şimdiye kadar çoktan gelmesi gerekirdi.
"İşim bitti. Geliyorum hemen." dedi nefes nefese.
Telsizi geri bırakıp masanın üzerini toparladığım sırada kapı açıldı ve gülen yüzü girdi görüş açıma. Onu görür görmez bir tebessüm yer edindi yüzümde.
Birkaç hızlı adımda yanına gidip kollarımı hızla beline sardım. İlk birkaç saniye şaşırsa da sonra o da kollarını sardı boynuma. Bir elimi belinden çekip hemen yanındaki kapıyı kilitleyerek geri beline sardım.
