20. Bölüm " Rüya "

33.8K 1.7K 116
                                    

Bir buçuk saatin sonunda nihayet arabaya binip tekrar yola devam edebilmiştik.
Ben az önceki hareketim yüzünden utançla başımı öne eğmiş bir vaziyetteydim. Erva ise hiç konuşmuyor sessizce camdan dışarıyı izliyordu.
Ortamın sessizliğini bozan Toprak oldu.

" Eee hanımlar bu ne ya ikinizin de suratı asık. Hadi ama yapmayın böyle. Ben hergün bunlarla uğraşıyorum zaten. Önemli birşey değil."

Toprağın konuşmasının ardından Erva kendini zorlayarak küçük bir gülümseme yerleştirdi suratına.
Bense aynısını yapamadım. Çünkü o son cümle aklımda yankılanıp duruyordu.

" Ben hergün bunlarla uğraşıyorum zaten "

Ne kadar basit değil mi. Yalnızca birkaç kelime. Ama bu birkaç kelime benim içime öyle oturdu ki. Öyle yaktı ki yüreğimi...

Evet asker olduğunu biliyorum.
Evet işinin tehlikeli olduğunu da biliyorum. Ama ne bileyim buna bizzat şahit olunca çok acıdı yüreğim.

Erva' nın elime tutuşturduğu telefonla bölündü düşüncelerim.
Hemen ekrana baktım.
Yengem...

Erva çoktan telefonumu alıp yengemi aramıştı bile.
Ahh ben bu kıza neden şifremi gösterdim ki ....
Erva 'ya göz devirip telefonu kulağıma yerleştirdim. Boğazımı temizleyip tatlı bir dille konuşmaya başladım.

" Yengeciiim. Selamın aleyküm. Şey bugün Erva'nın evinde kalabilir miyim? Lütfeeen bak yenge lütfen. "

Nefes almadan , yengemin konuşmasına fırsat vermeden devam etmiştim. Bu da benim yöntemlerimden biri işte.

" Tamam. Sen sus yeterki. Neyse kapatıyorum işim var. Ama bak sakın şımarmayın , çıldırmayın Rabia teyzeni de sinirlendirmeyin. Hadi selam söyle Allah'a emaneet."

Ya kaç yaşına geldim hâlâ şımarmayın diyor. Ama kadın da haklı biliyor Erva ile benim bir araya gelince kafayı yediğimizi.

Rabbime şükürler olsun ki yeni bir sorunla karşılaşmadan eve varabilmiştik. Erva arabadan iner inmez ' Ben çıkıyorum.' diyip kaçtı.

Toprak ise yanıma doğru yürümeye başladı. Bense başımı eğip bekledim.

" Eylül ben yarın seni eve bırakayım istersen. Zaten işim var onu hallederim öğlene doğru da seni alırım. "

" Sen zahmet etme ben giderim Toprak. Zaten yarın tatil. Şimdi bir de buraya gelmekle uğraşma."

" Sen hiç bana zahmet verir misin Eylül. Hiç sorun değil. Ben yarın seni ararım. Haydi Allah'a emanet ol."

Deyip arabaya bindi. Tam bir çocuk gibi ne diyeceğimi dinlemiyor bile.
Ne yapayım içimden söylemekle yetindim ben de.

' Kendine dikkat et Toprak. Allah'a emanet ol.'
.
.
.
Soluk soluğa çıktığım dört katın sonunda yüzünde sinsi bir gülümseme ile Rabia teyze karşıladı beni.

" Ne o kız kocandan ayrılamadın mı? "
Dedi alaycı bir ses tonuyla.

Bense utandığımı belli edercesine elimi yüzüme kapatıp
" Yaa ne alakası var. Dört katı sürünerek çıktım resmen." Deyip içeri kaçtım.
Erva'nın babasına da selam verip odaya girdim.
Rabia teyze yemek yememiz , çay içmemiz için ısrar etse de biz namazlarımızı kılıp uyumaya karar verdik.
Gün içinde olanları ve Erva'nın kararını utana sıkıla anlattık. Rabia teyze ise adeta ' Tamamdır , gerisi bende kanka.' Der gibi değişik hareketler yapıp uzaklaştı.

Biz de son olarak birkaç sayfa Kur'an okuyup yatağa girdik.

İkimiz de düşünceli düşünceli yatıyorduk. Erva da benim gibi odasının tavanını yıldızlarla donatmıştı.
Yıldızları izleyerek uyumayı çok severim eskiden beri.

SINIR |Tamamlandı|Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin