4. Bölüm "Sözlüyüz"

64.4K 3.5K 665
                                    

[DÜZENLENDİ]

Sabah ezanının sesi ile göz kapaklarımı araladığımda başıma saplanan ağrı ile ellerimi şakaklarıma götürdüm.

Korkunç bir ağrı saplanıyor gözlerimi açmama bile engel oluyordu. Zor da olsa yorganı iteleyip ayağa kalktım. Perdenin ucundan dışarıya baktığımda havada hala karanlık hüküm sürüyordu.
Parmaklarım tül perdenin ardından tekrar başımı buldu. Saçlarımı geriye doğru savurup küçük bir topuz yaptım. Uyku mahmurluğu ile yalpalayarak abdest almak için banyoya yöneldim.

Namazımı kıldıktan sonra uyku tutmadığı için bir süre Kur'an okuyup ardından kahvaltı hazırlamaya koyulmuştum.

Çayı koyup menemeni yaptıktan sonra, henüz sofrayı hazırlamadan yengemi mutfak kapısının önünde gördüm. Benim kendi isteğimle birşeyler yaptığımı gördüğü için ilginç bir surat ifadesi ile bakıyordu. Başımı iki yana sallayarak onun mutfağa girmesini izledim.
O sofrayı hazırlarken ben de ekmek almak için hazırlanıp çıktım.

Kaldırım taşlarının çizgilerine basmamaya çalışarak yürüdüğüm yolun sonunda telefonumun sesi ile elimi cebime götürüp ekrana baktım.
Tanımadığım bir numaraydı. Açmadım. Ardından mesaj sesi doldurdu kulaklarımı.

053× : Eylül aç  telefonu.
053× : Benim Toprak.

Telefon tekrar çaldığında açarak kulağıma götürdüm. Hiçbir şey söylemeden konuşmasını bekledim.
" Eylül." dedi boğuk bir sesle. Arkasından konuşan birkaç erkek sesi duydum.

" Efendim." diye mırıldandım. Sesimi ben bile zor duymuştum.

" Susun lan bir!" diye yanındakilere bağırdığında ben bile sıçramıştım telefonun ardından. Birkaç saniye sessiz kaldığında bir kapı sesi duydum.

"Eylül ben şimdi sana mesaj falan atacağım, az önce attıklarımı sil. Dedem hala inanmıyor, ısrar ederse mesajları falan göstereceğim."

" Tamam." dedim az öncekinden farksız bir ses tonuyla.

"Yarın geliyoruz."  Derin bir nefes vererek söylediği cümleyle ben de aynısı gibi bıkkınca bir soluk verdim.
Binanın önüne gelmiştim içeri girmeden kapının önünde beklemeye devam ettim.

"Bir sorun var mı? Yani eğer sen..." diye konuşmaya devam ettiğinde tamamlamasına izin vermeden cevapladım. "Hayır bir sorun falan yok." dedim hızlıca.

"Tamam o zaman." Sesi boğuk çıkıyordu. Hep mi böyleydi bilmiyorum ama hayran olunacak cinsten bir ses tonu vardı. Birkaç saniye bekledik öylece. Derin bir soluk aldığını işittim.

"Kapatıyorum." der demez kapattığında şaşkınlıkla ekrana bakakaldım.

Delici bakışlarımla göz devirip telefonu cebime atarak içeriye girdim.
İnsan bir görüşürüz falan derdi. Allah'a emanet ederdi.

Merdivenleri bir bir çıktığımda telefonun tekrar titemesi ile bir basamakta durup elime aldım. Yine mesaj atmıştı.

Toprak: Günaydın 09.34
Eylül : Günaydın 09.34
İstemsizce başımı iki yana sallayarak güldüm. Konuşma buradan ileriye gitmeyecekti. Emindim. Belki her gün iyi geceler, günaydın mesajı atardı, ondan ilerisi gelmeyecekti.

Eve girdiğimde yengem çoktan sofrayı hazırlamıştı. Biz sofraya oturduğumuz an telefonum tekrar çaldığında fakir olmasam alıp duvara firlatma isteği ile dolup taşmıştım. Ama sakin kalarak ekrana baktığımda Erva olduğunu gördüm. Eve yakın olduğunu bir isteğimiz olup olmadığını sorup kapattıktan sonra kahvaltıma devam ettim.
Son lokmamı almamla zilin sesini duymam bir oldu.
.
.
.
.
Erva'ya herşeyi en ince ayrıntısına kadar anlattığımda kâh sinirden delirdi kâh şaşırdı. Ama son kanaati kesinlikle saçmaladığımızdan  yanaydı. Defalarca kez emin olup olmadığımı sorduktan, defalarca kez vaz geçirmeye çalıştıktan sonra pes etti.

SINIR |Tamamlandı|Where stories live. Discover now